• çok boyutlu düşünmektir.kısaca tez + antitez=sentez olarak formulleştirilebilir.. işte burdaki sentez diyalektik mantıkla oluşur her düşünceye açıktır..demokrasinin tam oturduğu toplumlardaki temel düşünce sistemidir.
  • diyalektik mantık üzerine aydın çubukçu tarafından yazılmış şu eser de mutlaka okunmalıdır:

    (bkz: mantık ve diyalektik)
  • tümevarım ve tümdengelim kavramlarının var oluşundaki en büyük etkendir. bu mantığın amacı belli çelişkilerden ve tezatlıklardan gerçekleştirilen akıl yürütme biçimidir.
  • aslında tez-antitez ve sentez modeli olmak zorunda değildir. veya bu yaklaşımdan farklı tanımları da mümkündür.

    kabaca bir konu hakkındaki görüş, bu görüşten farklı bir görüş (tam tersi olmak zorunda değil) ve bu iki görüşün çatışmasından çıkan sonuç olarak da görülebilir. bu yaklaşım klasik diyalektik mantığı oluşturmaktadır. sokrat tarafından kullanılan diyalektik budur.

    modern diyalektikte ise hegel probleme soyut-negatif-somut (abstract-negative-concrete) şeklinde yaklaşmıştır ki daha çok kant'a atfedilen tez-antitez ve sentez yaklaşımı neden bir antitez gerektiğini anlatmakta yetersizdir. örneğin bütün soyut fikirlerin bir negatiflik testinden geçmesi gerekliliği ve ancak bu şekilde somut bir sonuca ulaşılabileceği ve fikrin tam olabileceği hegel'in modelinde bulunurken tez-antitez sentez yaklaşımı bu farkı kapsamamaktadır.

    hegel tarafından kullanılan bir örnek şu şekilde ifade edilebilir. örneğin varoluş diyalektiğinde öncelikle saf varlık (sein) soyut bir tanım olarak karşımıza çıkar. ardından bu fikrin somutlaştırılması için negatif bir yaklaşıma ihtiyaç vardır ki buna da hiçlik diyebiliriz (nichts). şimdi, var olmak kavramına gelecek olursak aslında var olmak aynı zamanda yok olmaktır da (örneğin aslında yaşamak yavaş yavaş ölmektir ) dolayısıyla varlık ve yokluk birlikte var oluşu ifade ederler.

    marks ise kendi tanımı ile hegel'in yaklaşımının tam tersini diyalektik olarak ifade etmektedir. marks'a göre, hegel'in diyalektik yaklaşımı, "gerçek dünyanın" aslında insanın dış dünya algısından ve dış dünyaya ait düşüncelerinden ibaret olmasıdır. yine marks'ın iddiasına göre, marks bunun tam tersine, diyalektiğin aslında, insanın ideal olanı tanımlarken, materyalist dünyanın insan aklına ve aklındaki düşünce şekillerine dönüşümünden ibaret olduğu görüşündedir.

    daha sonraları terim yine anlam kaymalarına uğramıştır. mesela lenin'e göre marks'ın "diyalektik materyalizmi" (terim de lenin'e aittir), aslında tarih ve sosyal bilimlere materyalist yaklaşımın uygulanmasıdır. hatta "tarihsel materyalizm" ve "diyalektik materyalizm" terimlerini aynı anlamlarda kullanmaktadır. oysaki ikinci yaklaşım doğanın felsefesi olurken ilk yaklaşım tarih felsefesi olarak görülmektedir.

    bu doğa'nın (nature) diyalektik olması kavgası biraz tartışmaya da sebep olmuştur. mesela eugen düring, çıkıp doğanın diyalektik olmasına karşı çıkmış ve bu karşı çıkışı temel alan kendi sosyalizm yaklaşımı, marks'ın yaklaşımına bir alternatif olarak sunmuştur. o sıralarda das kapital'i yazmakla meşgul olan marks'tan bu konuda yeterli ilgi ve cevap gelmemesi üzerine sahneye engels çıkmış ve anti-dühring ile marksizme ilk önemli katkısını "olumsuzunun olumsuzu" yaklaşımı ile yapmıştır. bu yaklaşımın ilginç yanı ise engels'in bu yaklaşımı anlatırken tarihsel süreci eleştiriyor olmasıdır. kendi ifadesine göre aslında gerçeği görmek bir çocuğun bile yapabileceği çok basit bir iştir. tek yapılması gereken, eski idealist felsefenin gizem perdesini aralamaktır.

    marks'ın daha sonra newyork times'ta yayınlanan ve engels'e gönderdiği bir mektupta diyalektik konusunda yazdığı yaklaşım ise oldukça ilginçtir. marks, bu mektupta, biraz diyalektiğin yardımı ile söylediklerinin tam tersi olsa bile her zaman haklı olduğunu ifade etmiştir.
  • diyalektik yöntemin, düşünce yasalarına uygulanması.
hesabın var mı? giriş yap