• saat 22'den sonra şarap alabilir miyim korkusunun yaşanmadığı, şarap mahzenli, tuzu kuru bir evrendir.
  • buram buram kültür kokan bir evren. siz de çekin içiniz açılır.
  • bir kere bile yazisini okuyamadigim adamin yasadigi evrendir.
    sira gelmiyor arkadas, memlekette bu kadar depdebe varken, birilerinin israrla bu adamin boyle sanatsal ve kulturel yazilar yazmasina izin vermesi hayret verici geliyor. bu yuzden var lan bi hikmet okuyim diyorum yeminle sira gelmiyor. yazsin ama boyle yazilar. okumasamda kendimizi biraz normal hissedelim.
  • kültürel zenginliklerle dolu bir evrendir, kabul. ama kesinlikle "kafasını" yaşamak istediğim evrendir. bizler zorunlu emeklilik sitemi, işsizlik maaşı, kayıp kaçak bedeli, yargılanmayan bakanlar, doğudaki çatışmalar, patlamalar ile yaşarken; o şile'deki kitap fuarı, çengelköy'deki resim galerisi, daha önce hiç icra edilmemiş prokofiev besteleri, venezuella şiiri, minsk halk edebiyatı hakkında yazılar kaleme alıyor. sorsak hepimizden çok derdi vardır belki, ama insan hiç mi yansıtmaz? insan yobazlaşan türkiye ile ilgili hiç mi öfkelenmez? istanbul'da patlayan bombalar sonrası bir çift kelam niye etmez? yoksulluk gündeminde hiç mi yer almaz? hayatında hiç mi "risk almak" denilen şey bulunmaz, hep mi konforlu yaşanır? la migliore offerta'nın karakteri gibi sağlam bir "aşk riski"ne de girmemiştir bence. onun için ancak "istanbul'da patlayan bombalar almanağı", "dincilik eleştirisi yapan karikatürler koleksiyonu", "yoksulluk temalı fotoğraflar albümü" ilgi çekicidir sanki.

    hayatı tamamen "entelektüelce" olana evirmek üzerine kurulu doğan hızlan, öfke dolu bir kıskançlıkla boğuşmama neden olmuştur hep. inkarcı biri olduğu şu yazıdan ortaya çıkıyor:

    http://sosyal.hurriyet.com.tr/…stirdiklari_40100820

    bu ülkede darbeyle başbakan indiriliyor, abdülkadir selvi yeni başbakan adayları olarak bekir bozdağ, berat albayrak ve binali yıldırım isimlerini veriyor. önce bu "siyasetçiler"e bir göz kırpıyor, ardından binlerce kitap okuyup hala siyasetten anlamadığını söyleme çakallığında bulunuyor. ardından doğan bey bu siyasetçiler için girdiği tanımlamalardan yola çıkarak, narince ve çok "zekice" kendi üç b'sini anlatıyor: bach, beethoven, brahms... sen daha okuma, dinleme, izleme doğan!
hesabın var mı? giriş yap