• 15-49 yaş arasında, doğurma çağındaki her 1.000 kadın başına düşen canlı doğum sayısı..
    (bkz: secici dogurganlik)
  • bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca (15-49 yaşları arasında) doğurabileceği çocuk sayısıdır.
  • 2001'te %8,3 iken 2016'da %7,1'e düşmüştür.

    video: genel doğurganlık hızı düşüyor
  • daha da düşmesini temenli ettiğim durumdur. zira dünya nufusü 7.5 milyara dayandı. ve artık bu kadar insanı dünya besleyemeyecek duruma gelecek kıtlıklar yeni savaşlara sebep olacak bu durumun insanların bir çoğunun ölmesine sebep olacak. bunların olmaması için lütfen az çocuk yapın.
  • 2019 yılında 1.88 olan veri.
    (bkz: tuik)
  • 2015'ten beri bir kaç istisna il hariç türkiye'nin tüm illerinde azalan hede. bazı illerde 1,2'lerde. ama yine de nüfus artışı devam ediyor population momentumdan (nüfus ivmelenmesinden) dolayı, yani geçtiğimiz nesillerde doğurganlık neredeyse 7 seviyesine vardığından dolayı nüfus yenilenme oranının (2,1) altına düşsede bir süreliğine artıyor.

    edit: imla.
  • düşüş devam etmekte.

    % 1,62

    tüik doğum istatistikleri - 2022
  • küresel doğurganlık dibe vurdu ve bunun derin ekonomik sonuçları olacak

    dünyanın korkunç demografik geleceğini ne değiştirebilir?

    sanayi devrimi'nden bu yana geçen yaklaşık 250 yılda dünya nüfusu ve zenginliği patlama yaşadı. ancak bu yüzyılın sonundan önce, gezegendeki insan sayısı kara veba'dan bu yana ilk kez azalabilir. bunun temel nedeni ölümlerdeki artış değil, doğumlardaki düşüş. dünyanın büyük bir kısmında doğurganlık hızı, yani kadın başına düşen ortalama doğum sayısı düşüyor. bu eğilim tanıdık gelse de kapsamı ve sonuçları tanıdık değil. yapay zeka bazı çevrelerde iyimserliğin artmasına yol açsa da, yeni doğan bebeklerin azalması dünya ekonomisinin geleceği hakkında düşündürüyor.

    2000 yılında dünyadaki doğurganlık hızı kadın başına 2,7 doğumdu. bu, nüfusun sabit olduğu 2,1'lik “yenilenme oranı”nın oldukça üzerindeydi. bugün 2,3 ve düşüyor. gsyih bakımından en büyük 15 ülkenin tamamında doğurganlık hızı yenilenme oranının altındadır. bu, amerika'yı ve zengin dünyanın çoğunu, aynı zamanda her ikisi de zengin olmayan ancak birlikte küresel nüfusun üçte birinden fazlasını oluşturan çin ve hindistan'ı da içeriyor.

    sonuç olarak, dünyanın büyük bir kısmında minik ayakların sesi, bastonların sesi tarafından bastırılıyor. yaşlanan ülkelerin başlıca örnekleri artık sadece japonya ve italya değil, aynı zamanda brezilya, meksika ve tayland'ı da içeriyor. 2030 yılına gelindiğinde doğu ve güneydoğu asya'da yaşayanların yarısından fazlası 40 yaşın üzerinde olacak. vefat eden yaşlılar yerine konulabilecek yeni doğanlar olmadıkça nüfusların azalması muhtemeldir. afrika dışında, dünya nüfusunun 2050'lerde zirveye ulaşacağı ve yüzyılın geri kalanında bugün olduğundan daha az olacağı tahmin ediliyor. afrika'da bile doğurganlık oranı hızla düşüyor.

    bazı çevreciler ne derse desin, azalan nüfus sorun yaratıyor. dünya tamamen dolmaya yakın değil ve gençlerin azalmasından kaynaklanan ekonomik zorluklar çok fazla. açık olan şu ki dünyadaki emeklileri geçindirmek giderek zorlaşıyor. emekliler, ya kamu emeklilik maaşlarını ödemek için işçilerden vergi alan devlet aracılığıyla, ya mal ve hizmet satın almak için tasarrufları nakde çevirerek ya da akrabaların ücretsiz bakım sağlaması nedeniyle çalışma çağındakilerin çıktılarından yararlanıyor. ancak zengin dünyada şu anda 65 yaşın üzerindeki herkese karşılık 20 ila 64 yaş arası yaklaşık üç kişi varken, 2050 yılına gelindiğinde bu sayı ikiden az olacak. bunun sonuçları ise daha yüksek vergiler, daha geç emeklilikler, tasarruf sahipleri için daha düşük reel getiriler ve muhtemelen hükümet bütçe krizleridir.

    işçi/emekli oranının düşük olması, doğurganlığın azalmasından kaynaklanan sorunlardan yalnızca biri. bu hafta açıkladığımız gibi, gençler, psikologların akışkan zeka (fluid intelligence) olarak adlandırdığı, sorunları tamamen yeni yollarla çözecek yaratıcı düşünme becerisine daha fazla sahipler.

    bu gençlik dinamizmi, yaşlı çalışanların tecrübe ve bilgilerini tamamlıyor. aynı zamanda değişimi de beraberinde getiriyor. en genç mucitler tarafından sunulan patentlerin çığır açan yenilikleri kapsama olasılığı daha yüksektir. daha yaşlı ülkeler ve görünüşe göre onların gençleri daha az girişimci ve risk alma konusunda daha az rahatlar. yaşlı seçmenler de siyaseti kemikleştiriyor. ekonomiler büyüdüğünde yaşlılar gençlerden daha az yararlandığı için büyüme yanlısı politikalara, özellikle de konut inşasına daha az istekli oldukları ortaya çıktı. yaşlanan toplumlarda yaratıcı yıkımın daha nadir olması muhtemeldir ve üretkenlik artışını muazzam bir kaçırılmış fırsata dönüşecek şekilde bastırır.

    her şey göz önüne alındığında, düşük doğurganlık hızlarını çözülmesi gereken bir kriz olarak görmek mantıklı geliyor. bununla birlikte, altta yatan nedenlerin çoğu kendi başlarına memnuniyetle karşılanmaktadır. insanlar zenginleştikçe daha az çocuk sahibi olma eğiliminde olurlar. bugün iş ve aile arasında farklı ödünleşimlerle karşı karşıyalar ve bu durum çoğunlukla daha iyidir. düşük doğurganlık oranının toplumun başarısızlığının bir işareti olduğunu iddia eden ve geleneksel aile değerlerine dönüş çağrısını yapan popülist muhafazakarlar yanlış bir bakış açısına sahiptir. daha fazla seçenek iyi bir şeydir ve hiç kimse çocuk yetiştirmeyi başkalarına borçlu değildir.

    liberallerin daha fazla göçü teşvik etme dürtüsü daha akılcıdır. ancak bu aynı zamanda yanlış bir teşhistir. bugün zengin dünyada göç rekor düzeyde olup, tek tek ülkelerin işçi kıtlığıyla mücadele etmesine yardımcı oluyor. ancak doğurganlıktaki düşüşün küresel doğası, bir şeyler değişmediği sürece yüzyılın ortalarına gelindiğinde dünyanın genç eğitimli işçi eksikliğiyle karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor.

    insanlar sıklıkla sahip olduklarından daha fazla çocuk istediklerini söylüyorlar. istek ile gerçeklik arasındaki bu uçurum kısmen, gelecekteki çocuksuz emeklilere mali destek sağlayan müstakbel ebeveynlerin daha fazla çocuk sahibi olmayı göze alamamasından, konut kıtlığı ya da yetersiz doğurganlık tedavisi gibi diğer politika başarısızlıklarından kaynaklanıyor olabilir. ancak bunlar sabitlense bile, ekonomik gelişmenin doğurganlığın yenilenme oranının altına düşmesine yol açması muhtemeldir. aile yanlısı politikaların hayal kırıklığı yaratan bir geçmişi var. singapur cömert hibeler, vergi indirimleri ve çocuk bakımı sübvansiyonları sunuyor ancak doğurganlık oranı 1,0.

    dünyadaki yoksulların potansiyelinin ortaya çıkarılması, daha fazla doğum yapılmadan eğitimli genç işçi açığını hafifletecektir. çinli çocukların üçte ikisi kırsal kesimde yaşıyor ve çoğunlukla kötü okullara gidiyor; hindistan'da 25 ila 34 yaşındaki aynı kesimin çoğu lise eğitimini tamamlamadı. afrika'nın genç havuzu onlarca yıl daha büyümeye devam edecek. becerileri artırmak başlı başına arzu edilir bir durumdur ve aynı zamanda daha fazla genç göçmenin, normalde durgun olan ekonomilerde yenilikçi olmalarına yol açabilir. ancak gelişmeyi desteklemek zordur ve bölgeler ne kadar çabuk zenginleşirse o kadar çabuk yaşlanırlar.

    eninde sonunda dünya daha az gençle ve belki de azalan bir nüfusla yetinmek zorunda kalacak. bu nedenle, yapay zekadaki son gelişmeler daha iyi bir zamanda gerçekleşemezdi. son derece üretken, yapay zeka destekli bir ekonomi, daha fazla sayıda emekli insanı daha kolay destekleyebilir. sonunda yapay zeka, insan zekasına olan ihtiyacı azaltarak kendi kendine fikir üretebilir. yapay zeka, robotikle birleştiğinde yaşlıların bakımını daha az emek yoğun hale getirebilir. bu tür yenilikler kesinlikle yüksek talep görecektir.

    eğer teknoloji insanlığın doğurganlık hızı azalmasının üstesinden gelmesine olanak verirse, bu tarihsel öngörülere uyacaktır. beklenmedik üretkenlik ilerlemeleri, thomas malthus'un 18. yüzyılda öngördüğü kitlesel açlık gibi demografik saatli bombaların patlamaması anlamına geliyor. daha az bebek, daha az insan dehası anlamına gelir. ancak bu bile, insan dehasının çözebileceği bir sorun olabilir.

    kaynak:
    https://www.economist.com/…nd-economic-consequences
  • insanlarin az dogurmasinin tek nedeni ulkelerin ekonomi politikalarinin, ozellikle mesela turkiye'nin, orta sinifa cocuk yapmayi imkansiz hale getirmesi. suriyelilerin cocuk dogurmasi icin elinden geleni yapan bu ulke ve iktdar turk kadinina bu ayricaligi tanimiyor. turk kadininin elindeki metrekareye dusen yasam alanini, temiz havayi, yesilligi, denizi, yuruyus alanini, kaliteli yemegi suriyelilere pakilere bilmemnelere dagitiyor. o yuzden turk kadini vergisiyle otvsiyle suriyeli kadinin 5 cocuguna bakarken kendisi bir, en fazla ikiye bakabiliyor.

    atin su sehirden 10-15 milyon kisiyi, insan gibi yasam alanlari icin metrekareye sigdirilan betonu sinirlandirin, ipsiz sapsiz insanlarin en medeni mahalleleri bile istila edip yetersiz sayidaki okullari doldurmalarina izin vermeyin, daha fazla okul yapin, al iste turk kadini kisa zamanda 1-2 yerine 2-3 yapar.

    yiginlarca, cirkinlik ve sefalet goruntusunden baska hicbir sey yaratmayan, en guzel yerleri doldurmus, milyonlarca ton beton var bu sehirde. yesilkoy havalimanindan beylikduzunue kadar mesela. bitmez tukenmez carpik curpukluk, bitmez tukenmez yiginlar. ve denizin tam kenarinda, gollerin kenarinda. aslinda dunyanin en muhtesem yasam alanlari olabilecek yerler dnyanin en cirkin en ucube yerleri haline getirilmis, ve herkes buna goz yummus. bunlar yuzunden turk kadini dogurmuyor. o beton yiginin icine kac cocuk sigdiracaksin?
hesabın var mı? giriş yap