*

  • asıl adı multilevel marketing olan satıs sistemi. cok katlı pazarlama olarak da bilinir. ucgen seklinde buyuyen ve asagı doğru kolları uzayan bir satıs sistemidir. hem urun satarsınız, hem de yeni satıs temsilcileri bularak puan toplarsınız. ülkemizde de bu sistemi uygulayan pek cok firma vardır. bu yolla ozellikle ev kadınları ek gelir sahibi olurlar...
  • televizyonda en az 10 dakika zaman işgal eden, amerikan tarzi satis yontemi. once ürün adı geçer. sonra studyoda (bir bayan, bir bay) iki sunucu çıkar. ürün tanıtılır, olumsuz yönleri kapatılır, kullananlarla konuşulur, doktor raporları gösterilir, canlı ornek uzerinde denenir. bu denemeler genelde yanıltıcıdır.
  • geceleri boş programlarından sıkıldığım vakit, kanal kanal gezerken sık sık duyduğum kabak tadı vermiş program. söz konusu programları bilmeyen yoktur. mahmutpaşa'dan alınan araç gereç alet edavat ıvır zıvır kıl yün ü normal fiyatının 10 katına üstelik indirimli(!) şeklinde satıldığını idda eden taş bir hatun onun partneri olarakta vitamin basılmış şişme kaslardan oluşan bir dallama seçilir. üstelik tanıtılan ürün kas geliştirme, kilo verme ya da egzersiz ürünü değil bir temizlik malzemesi. iyide bu abla ve abinin işi ne ayşe teyze gibi topuz saçlı beyaz gömlekli emektar anaç bir görünüm çizen ev hanımlarımız dururken? adamlar kendileri de biliyorlar sattıkları ürünün bir boka yaramadığını fakat amaç izlettirmek olduğu için potansiyel kadın müşteriler için balon kaslı abi erkek müşteriler için de taş abla konulması sorunu kökten çözüyor. işin komik tarafı ise rol yapma yeteneği olmayan bu iki kazmanın. birbirilerini önceden tanıyormuşçasına davranmaları gerekiyor hal böyle olunca ortaya absürt konuşmalar çıkıyor. izleyen herkes hemen hemen şahir olmuştur

    - ohhh şunun nasıl da temizlediğine bir bakın...

    "gerizekalı biz ekran başından sizin gösterdiğiniz kadarını görebiliyoruz kamerayı çamaşır makinesinin içine mi sokuyorsun" diye sorma şansınız olmadığı için "helebelelhebelel" şeklinde embesilmişiz gibi davranıp izleyeceğimizi düşünen yapımcılar işi nereye kadar götürecek merak edip izliyoruz.

    - hey carl böylesini hiç görmemiştin değil mi ha?
    + ohh evet harika bir madde ben şimdiden 10 kutu sipariş ettim biliyor musun?
    - aa gerçekten mi? gerçekten harika birşey bu ürünü herkesin kullanması lazım.

    daha önce izleyiciyi aptal yerine koyan bir çok program görmüştüm fakat izleyiciye doğrudan "ahah ne kadar aptalsın" diyen bir programdı bu. söz konusu iki kereste birbirlerine komşu tribi yaparak sanki kamera yokmuşçasına ürünü öveceklerdi. durumun yapaylığı ve sıradanlığı karşısında küfür etmemek çok zor gerçekten. en iyisi zaplamak tabii ki fakat zapladığınızda karşınıza "kokulu öpüyorum sizi bacımmmm" diyen seda sayan, ne dediği anlaşılmayan kendi kendine espri yapıp gülen ibo show gibi programlar çıkınca insan kendi kendine soruyor;

    allahım nasıl bir ülkede yaşıyorum ben?
  • başlıca
    multi level marketing
    telemarketing
    network marketing
    olarak 3 e ayırabileceğimiz, dükkancılık dışında yapılan satış ve pazarlama şekli.

    telemarketingde mecra fiyatları, diğerlerinde ise titan zincirini andıran katlı pazarlamacı primlerinden dolayı fiziki bir dükkana göre kar marjları yüksektir. fakat bu ürünler fiziki pazarlarda bulunmuyorlarsa ve bir inovasyon içeriyorsa ve ürüne f/p açısından daha yüksek bir fiyat layık görülebiliyorsa indirimli satış yapılıyormuş gibi yapılabilir.

    özellikle telemarket ayağında, istisna olmakla birlikte bazı ürünler raf fiyatlarından ucuza satılmaktadır. bunun başlıca iki sebebi vardır.

    1- stok döngü hızları pazarlama ve tanıtım yanlışlarından kaynaklanan hatalardan dolayı düşük olan ürünler, rafta kapladığı yer, yada toptan anlamda rpt almadığı için yüksek karlarda satılır ve telemarketçiler bu tür ürünleri yakaladıklarında, gerçekten ucuza satış yapabilirler.
    örneğin bir tüp epoksi yapıştırıcı nalburlarda 10 tl, yapı marketlerinde 17,99 iken mighty putty'nin 3 tanesini 15 tl den tv den alabilirsiniz.

    2- sektörel tekel.
    daha çok kozmetik sektöründe baş gösteren bu hadise, inovatif ürününüzü bir markaya satmak, yada çok büyük reklam bütçeleri harcadıktan sonra dağıtımını pg gibi firmalara aslan payını onlara vermedikten sonra imkansızdır. eğer bu inandırıcılığı doğrudan satış reklamlarıyla sağlayabilirseniz çok yüksek karlarla raf fiyatından ucuza tv de ürününüzü satabilirsiniz. buna örnek olarak dr hijy elegance ve moss for deo ürünleri ile bunların perakende sektöründe 5 katı fiyatla satılan piyasa muadillerini örnek gösterebiliriz. yada ceviz ağacı fidanının fidancılardan biraz daha ucuza kapınıza gelmesi bu pazarsal sıkıntıları telemarketingle aşabilmenizden dolayıdır

    bu sektörün en büyük aymazı ise tv nin inandırıcılığını kullanmaktır. pembe maske, nicer dicer perfect step shoes, h2o mop gibi ürünleri örnek gösterebileceğimiz bu durumda ise; sizin ürününüzün yarattığı talebi onun ismini kullanarak sahtesiyle, miş gibi yapanıyla birilerinin hemen bitirmesi ve tv ye ve telemerketing sektörüne olan inancı kaybettirmesidir.

    ayrıca internetten gazetelere, açık alanlardan tvlere, yaşadığımız her alan ve anda reklama boğulan insanları etkilemek için telemarketing reklamındaki doğrudan satış reklamlarında kullanıcı tasviri ile sınırlı kalmak şartıyla abartıya kaçmak durumunda kalan satıcılar maalesef bulunmaktadır.

    bunun dışındaki abilerin anlamak istemedikleri bir şey vardır, aslında dürüst olarak da aynı satışı yapabilecekken, telemarketing reklemlarında o ürünü kullanmayanların çektiği acı kullananların ise nirvanaya ulaştıkları yüz ifadeleriyle kalması gereken abartılı gösterimin, söylemlere ve iddialara da yansıtılması ve bir çok sanatçının da buna bilerek ben adımı kirletir miyim kardeşim söylemleriyle alet olmasıdır.

    yani ve kısaca, siz dokunmatik ekranlı java tabanlı bir telefonu 99,90 tl ye yalan söylemeden de aynı adetlerde satabilecekken, fabrikadan yeni geldim aha hidrolik kokusu üzerimde, sadece şimdi arayan 63 kişiye tanıtım amaçlı olarak 3 milyar 750 milyon sen milyar liralık telefonu 99 lira ya gönderiyorum dersen, o java telefonu hiçbir zaman almayacak kişiler tarafından tabii ki dolandırıcı olarak adlandırılırsın.
  • şimdi size 7 harfli gizli şifreyi veriyorum.
    1)i******
    2)ik*****
    3iki****
    4)ikiz***
    5)ikizl**
    6)ikizle*
    7)ikizler
  • yeni yüzyılın büyüyen ve devletler tarafından da teşvik edilen sektörü.
    çok katlı pazarlama olarak da bilinir
    (bkz: network marketing sistemi)
    bu sistem dünyada ilk amerikada, 1934 yılında california vitamin company adında ilk şirket ile başladı (daha sonra şirketin adı nutrilite products inc. olarak değiştirildi. arkadaşları rich devos ve jay van andel daha sonra amway corporation’ı kurmuşlardır)
    network marketing türkiye’de 1990 yılında yaygınlaşmaya başlamıştır.

    ülkemizde bu sektörün en çok bilinen ilk firmaları avon, oriflame, tupperway, amway...
    eskiden genelde kadınların, aile bütçesine katkıda bulunmak, ek gelir için yaptıkları işlerdi doğrudan satış. özellikle bill clinton’ın, donald trump’ın ve diğer amerika başkanlarının tv kanallarında bu sektörü desteklemesinden sonra sektörde ciddi bir büyüme başladı. (donald trump, robert t. kiyosaki ile birlikte yazdığı “ zengin olmanızı istiyoruz“ adlı kitapta da network sistemlerinden bahseder)
    piyasada yeni dönem kurulan firmalarla bayilerin (distribütör veya üye de deniliyor) kazançları iyice arttı ve kişiler artık ek gelirden ziyade ana gelir elde etmek için bu sektörde çalışmaya başladı.
    ülkemizde de en çok duyulan bu yeni firmaların başında kyani, lr, farmasi, huncalife gibi firmalar gelmekte...
    çok kaliteli üretim yapan firmalar bu satış sistemini tercih ediyor. çünkü;

    -bayiilik için dükkanlara gerek yok. her yeni üye gezici bir bayii oluyor. firmanın ürünleri, kişiden kişiye tavsiye ile tüm şehirlere çok hızlı bir şekilde tanıtma ve ulaştırma şansını yakalıyor.

    -tv, gazete, dergi vs. reklamlarının artık izlenmediği, okunmadığı, etkisini yitirdiği bir dönemde, araştırmalarla da ispatlanmış olan en etkili reklamı kullanıyorlar;
    “kişiden kişiye tavsiye”!!!
    (arkadaşınızın tavsiye ettiği kremi mi kullanırsınız yoksa reklamını bir yerlerde gördüğünüz kremi mi? arkadaşımın tavsiye ettiği kremi kullanırım diyorsanız %90’lık dilim içindesiniz)
    *önemli not: bu sektör kişiden kişiye tavsiye üzerine kurulu olduğu için kalitesiz mal üreten firmalar yok oluyor. beğenilmeyen ürün tavsiye edilmediği için satışı duruyor. dolayısıyla firma büyüyemeden iflas ediyor. bu yüzden bu sektörün firmaları, çok ama çok kaliteli ürün üretmek zorunda!

    -toptancı, reklam vs. masrafları düştüğü için firmalar kazançlarından ayırdıkları bu payı, bayilerine daha iyi bir kazanç kapısı sağlamak için dağıtıyorlar.

    -kaliteli ürün üretmek için ciddi para harcayan firma, klasik satış yöntemini kullansa (bölge müdürlükleri, depo, ana bayi, dağıtıcı, bayi yoluyla satışını sağlasa) ürünleri kullanıcıya astronomik rakamlara satılmak zorunda olurdu. oysa bu sektör, üretici ile kullanıcıyı direkt buluşturduğu için firmalar ürünlerini daha makbul fiyata satabiliyorlar.

    -daha adaletli bir yönetim kadrosu oluşuyor. torpil işlemediğinden dolayı,
    daha çok çalışan, satışı fazla olan, iyi bir ekip kurup ekibini iyi yönetebilen kişiler kariyer alıyorlar. kişiler ne kadar ciro üretirse hangi kariyere geleceği ne kazanacağı baştan belli olarak işe başlıyorlar. firmaya, bayisi ile ilgili ciddi bir şikayet gelirse, kişinin bayiliğini iptal ediyor. böylece firma kolay basit bir şekilde sistemini denetleyebiliyor. firmaların, yönetim ağında hırsızlık, adam kayırılıyor mu vs. derdi de olmuyor...

    peki devlet neden bu sektörü teşvik ediyor?

    en öncelikli nedeni istihdam edilen kişi sayısının çok fazla olması. ciddi bir sermaye gerektirmeden herkes bu sektörde kendi ticaretine başlayabiliyor, dükkan tutma, ürün depolama dertleri yok.
    sattıkları ürünlerden devlet anında vergisini firmadan alıyor. faturasız mal satışı imkansız olduğu için devletin denetim yapması kolay.

    ülkeler bu sektörde dolandırıcı firmaların olmaması için bakanlıklarında bu firmaları denetleyen birimler kurmakta. mesela göstermelik bir camdan çay tabağını 5.000 liraya satmaya çalışan, titan gibi firmaları bakanlık yakalayıp kurucularını hapse atmakta.
    bu firmaları nasıl ayırt edebileceğinize dair iki video linkini aşağıda paylaşıyorum.
    ponzi sistemler nasıl işler
    ponzi firmaları nasıl anlarsınız?

    dolandırıcıları engellemek ve bir çok insanın zihninde, kısa yoldan para kazanma vaatleriyle insanların mağdur duruma düştüğü bir sektör olarak yer etmemesi için
    14 ocak 2015 yılında çıkartılan yönetmelik ve de aynı yıl içerisinde düzenlenen tüketici kanunu ile network marketing ile titan/saadet zinciri ve ponzi sistemler arasındaki fark iyice netleşmiştir.
    dolayısıyla sektörü devlet de koruyup kollamakta artık.
    ayrıca bu firmalar kendileri de, yasal olduklarını ispatlayarak bulundukları bölgeye göre devlet kontrolündeki derneklere üye oluyorlar.
    dsd (doğrudan satış derneği [https://dsd.org.tr/ https://dsd.org.tr/] ),
    avrupa’da seldia [https://www.seldia.eu/ https://www.seldia.eu/] ),
    dünya doğrudan satış dernekleri federasyonu (wfdsa),
    dsa (the direct selling association [https://www.dsa.org/ https://www.dsa.org/] )

    doğrudan satış sektörü,
    daha kaliteli ürün üretmesinden, birçok kişiyi istihdam etmesinden, adil bir organizasyon şemasına sahip olmasından ve kişinin istediği saatlerde ve istediği kadar çalışabileceği esnek bir çalışma temposuna sahip olmasından dolayı yeni nesilin de çalışmak için tercih ettiği bir sektör.

    bu sektörde çalışmaya karar veren kişiler için firma seçerken kendilerine sormaları gereken tek bir soru var;
    “hiçbir para kazanmasam dahi, bu firmanın ürünlerini gönül rahatlığı ile ömür boyu kullanıp etrafımdaki herkese tavsiye edebilir miyim?”
    cevap evet ise kendileri için doğru firmayı bulmuşlar demektir...
hesabın var mı? giriş yap