*

  • cok yerinde buldugum uygulama. o bölgelerin ihtiyacı zorunlu hizmet uygulaması kaldırıldıktan sonra daha da fazla artmıstır. ulkemizde gayet acık olan bir şey var ki cogu kişi zorunlu olmadıgı surece elini tasın altına koymuyor. o zaman da herkesin şikayet ettiği sorunlar bir türlü cözülemiyor. ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak nasıl cıkar karanlıklar aydınlığa diyesi geliyor insanın.
  • istanbul tabip odasi'nin konuyla ilgili basin aciklamasi ise soyledir:

    mecburi değil gönüllü hizmet

    akp hükümeti iki yıl önce "uygulamada başarılı olamadığı" gerekçesiyle ve "memnuniyetle" kaldırdığı hekimlere mecburi hizmet uygulamasını geri getiriyor. konuyla ilgili olarak hazırlanan yasa tasarısı tbmm'nin gündeminde. hükümetin bu girişimi hekimler ve tıp fakültesi öğrencileri arasında büyük tepkiye yol açtı.
    hatırlanacağı gibi mecburi hizmet 12 eylül askeri cuntası döneminde çıkartılan 2514 sayılı yasayla başlatılmış ve 1995 yılında askıya alınmıştı. daha sonra 2002 yılındaki erken seçim öncesinde dönemin sağlık bakanı osman durmuş tarafından tekrar yürürlüğe konulan uygulama akp hükümeti tarafından 2003 temmuzunda çıkarılan bir yasayla tamamen kaldırılmıştı.
    hükümet bundan iki yıl önce mecburi hizmeti kaldırma nedenini yasa gerekçesinde şöyle açıklamıştı:
    "kutsal bir meslek olan hekimlik altı yıl gibi uzun bir eğitimden sonra elde edilebilmekte, uzman olabilmek için de tıpta uzmanlık sınavını kazanmak ve 3 ile 5 yıl süren asistanlık eğitimini başarı ile tamamlamak gerekmektedir. 2514 sayılı kanunla, insanın en değerli varlığı olan sağlığın korunması, hastalıkların tedavisi ve insanın daha kaliteli bir hayat sürmesi çalışmalarında birinci derece sorumluluk yüklenen ve her türlü hastalık riskine rağmen büyük bir özveriyle görev yapan hekimlere başka hiçbir meslekte olmayan bir yükümlülük getirilmiştir.
    yine bu kanunun 22 yıllık uygulaması sonucunda; hekimlerin yurt sathında dengeli ve adil dağılımının zorlamalarla sağlanamayacağı, personelin özlük haklarının bölgelere göre özendirici hale getirilerek gönüllülük esasına dayalı bir istihdam politikasının benimsenmesinin etkin ve kaliteli sağlık hizmeti sunmak açısından daha uygun olacağı kanaatına varılmıştır."
    bu gerekçelerin altında imzası olan aynı başbakan, aynı sağlık bakanı ve aynı bakanlar kurulu üyeleri bugün tam tersi bir anlayışla hekimleri "zorla" çalışmaya tabi tutmak istemektedirler.
    türkiye sağlık sisteminin öncelikli sorunlarından biri sağlık hizmetlerine ulaşmada kır-kent, doğu-batı ve farklı sınıflar arasındaki eşitsizliklerdir ve bu sorunun çözümüne yönelik her türlü gerçekçi ve hakkaniyetli tedbirlerin hızla alınması gerekmektedir.
    ancak bu konuda gerekli adımları atmayan hükümetlerin "güneydoğu'ya doktor gönderiyorum" türü ucuz popülist girişimleri sorunun çözümüne hiçbir katkı sağlamadığı gibi hekimlerin mağduriyetine yol açmaktan başka bir işe yaramamaktadır. mecburi hizmet uygulamasının daha önceki 22 yıllık uygulamasından çıkan sonuçlar bu yöndedir ve bu gerçekler mevcut hükümet tarafından da bilinmektedir.
    ülkemizin geri kalmış bölgelerinin sağlık sorunlarını samimi olarak çözmek isteyen bir hükümet öncelikle sağlığı bütün yurttaşlar için doğuştan kazanılmış bir hak olarak kabul etmeli; kamu sağlık sisteminin yaşadığı derin krizi ortadan kaldırmak için gerekli yatırımları yapmalı ve hekimler ve diğer sağlık çalışanlarının özlük haklarını hızla iyileştirmelidir.
    akp iktidarının iki buçuk yıllık icraatları ise tam ters yöndedir. hükümet bu süre boyunca ülkenin sağlık sorunlarını çözmek için hiçbir gerçekçi adımı atmamış, kamu sağlık hizmetlerine gerekli yatırımları yapmamış, bütün enerjisini dünya bankası direktifleriyle hazırlanan ve sağlık hizmetlerini piyasalaştırmayı/özelleştirmeyi hedefleyen sağlıkta "dönüşüm" programı için harcamıştır.
    bütün bunları yaparken de "liyakata değil sadakata göre atama" anlayışıyla pervasızca kadrolaşmayı, kamu sağlık kurumlarının yöneticiliklerine kendi yandaşlarını doldurmayı ihmal etmemiştir.
    nitekim hükümetin hazırladığı bir diğer kanun teklifiyle de her türlü politik etkiden uzak olması gereken eğitim hastanelerindeki keyfi şef ve şef yardımcısı atamalarının ve kadrolaşmanın önü tamamen açılmaya çalışılmaktadır.
    zaten türkiye tarihinde ilk kez bu hükümet döneminde sağlık bakanlığı müsteşarı, müsteşar yardımcısı ve bir diğer bakanlık bürokratı eğitim hastanesi klinik şefliği gibi bilimsel bir makamı siyasi nüfuz ile ele geçirmişlerdir. keza, istanbul gibi bir metropolün il sağlık müdürlüğü'nün altı aydır boş olmasına rağmen tayin yap(a)maması ve işlerin vekaleten yürütülmesi de bu partizanca kadrolaşma uygulamalarının ürünüdür.
    bu yaşananlar ortada iken hükümetin hekimlerden "fedakârlık" beklemesi samimiyetten ve gerçekçilikten uzaktır.
    hükümetin mecburi hizmet uygulamasına gerekçe olarak ileri sürdüğü "doktorlara 9 milyar, 10 milyar maaş verdik, gene de güneydoğu'ya gönderemedik" iddiaları ise tamamen gerçek dışıdır. hükümet iki yıl önce mecburi hizmeti kaldırdıktan sonra sözleşmeli personel uygulamasını yürürlüğe koymuş ve hekimleri iş güvencesiz olarak istihdam etmeye çalışmış; hekimler de iş güvencelerinin ellerinden alınmasını kabul etmemişlerdir. telaffuz edilen rakamlar ise hiçbir şekilde gerçekleri yansıtmamaktadır.

    istanbul tabip odası olarak akp hükümetine çağrıda bulunuyoruz:
    eğer gerçek amacınız muhtemel bir erken seçim yatırımı olarak hekimleri kullanmak değil de, güneydoğu'da yaşayan insanlarımıza sağlık hizmeti götürmekse mecburi hizmet gibi askeri dönemin ürünü olan ve artık yap-boz tahtasına dönüşmüş bulunan girişimlerden vazgeçin ve hekim örgütleriyle diyalog kurarak hekimlerin bu bölgelerde gönüllü olarak çalışacakları özendirici tedbirleri hayata geçirmek için çalışın. aksi takdirde daha öncekilerde olduğu gibi bu girişimin akibeti de hüsranla sonuçlanmaya mahkumdur.
  • kimse zorla bir yerde çalışmak durumunda bırakılamaz. kimsenin hayatıyla, kariyeriyle, gelecek planlarıyla oynanamaz. burda adı gecenler hayatlarının çok büyük bir kısmını okumaya veriyorlar. senelerce normal çalışma sürelerinin çok üstünde çalışıyorlar. bir anda bir bürokratın veya bir siyasinin cin fikirliliği sayesinde binlerce insanın hayatıyla oynanıyor. bu ülkede çook uzun yıllar uygulandı zorunlu hizmet, hangi soruna çare oldu. sen önce sistemini düzelt, sağlıga hakettiği payı ayır bütçenden. ülkeyi iki şeritli yollarla donatacağına sağlık altyapısını geliştir. politika üret. yoksa böyle elnin altındaki insaların hayatını etkileyecek kısa dönemli işlerle bir gelişme sağlanmayacagını bu ülkedeki herkes biliyor.
    ayrıca kimse okumuş oldugu için bu ülkde bir yerlerde çalışmak zorunda değil. o zaman toplayalım mühendisleri, işletmecileri, bilmemneleri yollayalım ülkenin dört bir yanına.
  • tıp fakültesinde okuyan öğrencilerden çatır çatır tahsil edilen harçları (en yüksek kademedir dikkatinizi çekerim, hele hele ingilizce tıp okuyorsanız, tabiri caiz ise kol gibi girer) ve ceplerinden yaptıkları tonlarca masrafı düşünürsek, gayet haksız bir uygulamadır.
  • a long time ago, in a galaxy far, far away türevi nostaljik ve pseudo-idealist yaklasimlardan ziyade gercekci bir bakis acisiyla irdelenmesi gereken bir durumdur. sorun, oralara gitmek veya gitmemek degildir; sorun, 2005 yilinda insanlari 6 sene deliler gibi calisip hakettikleri diplomalarini vermemekle tehdit ederek, baska bir secim sansi tanimayarak, zorla, ve daha kalici ve etkin saglik politikalari uretmeyip sadece kendi populist cikarlarini dusunerek belli gorevlere gondermektir.

    bu bahsi gecen gorevde bir çok insanin gozunu korkutan bolgelerdeki geri kalmisligin sebeplerin bir çogunun cozumunde ekonomistler, sehir-bolge planlamacilar, mimarlar, muhendislerin de katkisi olabilir. ama "herkes yerinde otururken", doktorlarin bir kole gibi calistiriliyor olmasidir sorun.

    evet, saglikli yasam herkesin hakkidir. ama ilaç bulunamayan, en basit tibbi incelemelerin bile yapilamadigi bir yerde bir doktorun cozume bir katki getiremeyecegi asikardir. bu sorunun cozumu dahilinde elbette ki doktorlarin tayini de mevcuttur ama 2005 yilinda olmamiza ragmen saglik sisteminin herhangi bir sekilde esamesinin okunamadigi bir bölgede doktorlardan "kabilenin buyucusu" kivaminda bir gorev yuklenmelerini beklemek abesle istigaldir.
  • tip camiasi disindaki insanlarin nedense daha cok sesinin ciktigi, "gitsinler tabiiii, ne demek yahu, yuh artik pis tembeller" nidalarinin kulaklari sagir ettigi tartisma, siz efendiler ne biliyorsunuz tip hakkinda da konusuyorsunuz bu denli, siz bir tip ogrencisinin neler cektigini biliyor musunuz??? yahut bir doktorun, nasil teshis konur nasil tedavi edilir haberiniz var mi? bunlar icin sadece bir doktorun yetmedigini biliyor musunuz? aleti edevati, laboratuari, ve pek tabi bilincli hastasiyla bu islerin yurudugunden haberiniz var mi? yok elbette, susacaksiniz biz konusacagiz, size laf dusmez.
  • zaten doktoru olan bir yere tayini cikan babam sayesinde rahatlikla soyleyebilirim ki, kadrolasmadan baska bir sey degildir.
    fakir adledilen yerlerde calisan doktorlarin da deli gibi para kirdigini soylememe gerek var mi bilmiyorum. tercih meselesi. bekar ve macerasever, biraz da parasever bir doktor icin uygun olan bu hizmetler; kurulu duzeni olan en ust kademe devlet memurlari icin iskence degil de nedir?

    sorun su ki: mecburi hizmetin tek ozelligi mecburi olmasidir. devlet, doktoru gezici bir hastane ile beraber yollamamaktadir. gonderilen bolgelerin zaten hastaneleri ve doktorlari vardir. aranizda mecburi hizmete giden var mi ki "orada insanlar saglik hizmeti alamiyorr, muhtaclarrr" diye bagiriyorlar anlamiyorum.
    eger bu kadar umrunuzdaysa "saglik hizmeti alamayan" insanlar, bilgisayariniz basinda zaman oldurmeyin, gidin gonullu calisin, saglik egitimi almadan da calisabilirsiniz saglik sektorunde. gercekten.
    olmadi egitim verin, nasil olsa turkiye'nin elit, egitimli kismisiniz degil mi?
    bilmeden konusmayiniz lutfen, devlet halkini o kadar dusunuyor ki, halki kurt olan bir ilceye turk doktor gonderiyor. kurt derdini anlatamiyor tabii ki bu durumda. orasini burasini tutuyor, doktor ona gore tahmini bir teshis koyuyor.
    devletin oraya ikinci bir turk doktor degil, kurt doktor ya da tercuman gondermesi gerekiyor. saglik sorunumuz doktor eksikligi degil emin olunuz bundan, iciniz rahat olsun(eger sadece bu rahatsiz ediyorsa sizi..)
  • 21.06.2005 tarihinde meclisçe kabul edilmis uygulamadir. meclisteki doktor kokenli milletvekillerinin bu uygulamanin zararlarini anlatma cabalari populizm ruzgarlarina yenik dusmustur. ulkede bu konu uzerinde ilk danisilmasi gereken kurumlar olan tabip odalariyla en ufak bir fikir teatisi bile yapilmadan isik hizinda kabul edilmistir.

    recep akdağ’ın gecmiste osman durmus doneminde tekrar hortlatilan bu uygulamayi yururlukten kaldirirken 2003 yilinda sarfettigi “hizmeti yeterince ulaştıramadığımız bölgelerde zorunlu hizmet diye bilinen uygulamalar yerine gönüllü hizmet esasını getirmeye çalışıyoruz. sağlık komisyonumuzdan geçirdiğimiz yasa tasarısında, şu anda türk hekimlerinin üzerinde maalesef son derece olumsuz bir uygulama olarak süren zorunlu hizmeti kaldırıyoruz… ben de mecburi hizmet yaptım ama bu iki sözcüğün nasıl biraraya getirildiğine hala şaşıyorum. kavramsal olarak da son derece mahsurlu gördüğüm bir ifade ve uygulamadır...” sözlerini ise nasil aciklayacagi buyuk bir muamma konumundadir.

    sonuc olarak top su an icin ahmet necdet sezer'dedir.
  • doktorları eşşek yerine koyan uygulama, bu insanlar vatan için hem astegmen olarak bir sene askerlik yapacak, vatana olan borçlarını diger üniversite mezunlarının çogundan daha fazla yerine getirecek hem de defalarca, yüzlerce günlük, zorunlu hizmetlerde bulunacaklar. seçimler yaklaşıyor tabiki köyünde, ilçesinde, ilinde doktor bulamayanlardan oy kaybetmek istemiyor sevgili iktidar partisi.
  • kolayci insanlarini yine her zamanki gibi kolaycilik yaptigi uygulamadir..
    simdi bize *mukemmel bir tip egitimi verilior..herseyin bir algoritmasi var..hasta soyle gelirse once su testi yap sonra sunu yap sonra bunu yap..ilk 24 saatse bt cek yok daha gec geldiyse mr'a gonder..anjiografi derken...ucra bir koye gidip de laboranti anestezi uzmani hic birseyi olmayan bir saglik ocaginda calismaya baslarsam acikcasi got gibi kalacagimi dusunuyorum..hayat ders notlarinda altini fosforlu kalemlerle cizip ezberledigim gibi olmayacak cunku...

    evet gitsin doktorlar!sen yapmazsan ben yapmazsam kim yapicak..koleyiz zaten..idealist degil miyiz..evet bunca sene okumayi goze aldik degil mi..o zaman zorla istemedigimiz sartlarda da calismayi hak ediyoruz..

    ve kimse kokten cozumler getirmeye calismiyor.cunku onlarin saltanati da bitecek..koltuklarin sahipleri de degisecek..onun icin birkac ufak yasa degisikligiyle sorunu cozmek daha kolay..

    sana bilmemnekadar para veriyorum ozendiriyorum neden hala gitmek istemiyorsun diyor devlet babamiz..benim isteklerim benim gelecegim benim kurdugum hayaller kimsenin umurunda degil..ya da neden gitmek istemedigini zorunlu hizmet bolgelerine doktorlarin kimse sorgulamiyor..bunun basit bir rahatlik istegi ve buyuk sehir aski oldugu dusunuluyor.

    oysa benim gozlerim yasariyor dagin tepesindeki saglik ocaginda siir yazan yalniz doktorun hayatini okudugumda..
hesabın var mı? giriş yap