hırdavatçı ^*

• hırdavat satan kişi
• acayip acayip şeyler satan kişilere verilen isim. bir şey almak istiyorsunuz ama bu öyle bir şey ki nerede satıldığı hakkında bir fikriniz yok, o zaman bir hırdavatçıya gitmenin zamanı gelmiştir. bu dükkanları gezip bir gün lazım olabilir mantığıyla ıvır zıvır almak mükemmel zevkli bir iştir. ankara ulusta bunlardan çokca bulunabilir.
• üniversitede okumaya alternatif olarak gösterilen bir meslektir. "okumayıp da ne yapacaksın, hırdavatçı dükkanı mı açacaksın" sorularına muhatap olurdu eskiden küçükler...
• (bkz: junk shop)
• eskiden ortopedistlerin testere, keser, cekic gibi seyleri temin ettigi adres.
• sanayide kullanılan her türlü makina, el aletleri, teknik ölçüm aletleri ithalatını yapan ve satan ^*, merkezi istanbul karaköy de perşembe pazarı olan, satıcılarının yüksek teknik bilgiye sahip olması gereken meslek.
  
  bir de tahtakale de kendisine hırdavatçı diyen bir başka grup jilet, çakmak, sahte saat, her türlü çin malı eşyayı satar, onlar ayrıdır. (bkz: çakı çakmak tarak her markadan jilet)
  
  sanayi tesislerini ithal markalar ile destekleyen hırdavatçılar son zamanlarda ucuz çin mallarının piyasaya girmesi ve bauhaus gibi büyük marketlerin açılması ile zor duruma düşse de ayakta kalmayı başarmış görünmektedir.
• çoğu kez hurdacıyla karıştırıldığı için "babam hırdavatçı benim" dendiğinde "ayyy yavruuummm, fakir bunlar..." anlamına gelen bakışlara maruz kalmanızı sağlayan meslek.
  
  (bkz: baba mesleği)
• george costanza'nın bir bölümde olmak istediğini söylediği meslek.
• dışarıdan pek çekici bir meslek gibi gelmesede bu işte iyi para vardır.çevremde bu işi yapanlara bakıyorumda adamlar 3-5 sene içinde köşe oldular.ufacık bir dükkanda 5-10 parça mal satanlar şimdi mini koçtaş oldular.bu da yüksek kar marjından kaynaklanır.yani şöyle eskiden bu işi yapan bi abi söylemişti 10 tanesi 3 liradan tornavida setini alırsın tanesi 3 liraya peynir ekmek gibi satarsın.
• (bkz: nalbur)