*

  • somestr sonu da denir. genellikle finallerin basladigi, butun odevlerin ve yapilmasi gerekenlerin bir araya toplanip dag gibi insanin onune yigildigi, hicbir zaman gecmiycek gibi gorunen, insani stres topu haline getiren ve "gebersem daha mi iyi olur acaba?" dedirten, uykusuz, bol cafein li, gun isiginin pek gorulmedigi berbat bir surec. (bkz: olmek istiyorum)
  • bankada ya da bir şirketin finans bölümünde çalışıyorsanız kabus gibi geçebilecek bir gündür. mart, haziran, eylül ve aralık sonlarından oluşur. rotatif kredilerin dönem faizleri bugünde ödenir, ayrıca ssk ve vergi ödemelerinin de aynı günle çakıştığı düşünülürse, işlerin takibi ya da yürütülmesinin ne kadar zor olabileceğine ilişkin bir resim oluşturulabilir. bittiğinde, bitmişinizdir.
  • bitmiyooor, son yirmi dort saate giriyorum.

    bu hafta toplamda bir 30 sayfa rahat yazmisimdir ve bu tempo son birkac haftadir boyle. bitsin artik da biraz nefes alalim. pandemi falan dinlemiyorlar, profesorler abaniyorlar odevlere.

    ver kahveyi, ver kafeini !
  • benim için o kutlu gün bugündür. ulan bitti be! yehiiii ve yayyyy ve ooowww ve uffff. çabuk bitti ama beni de bitirdi şrfsz. 400 öğrenci ve üç yeni dersle resmen sandalyeli jackie chan dayağı yemiş gibiyim. akşam bölümün ufak çaplı döneme veda gibi bir organizasyonu vardı. çocuklar gelmez diyorduk (derslere gelmiyorlar çünkü), bedava pizza var diye fiti fiti gelmişler. bu kuşağı bazen anlamakta zorlanıyorum, yalan yok bazı taleplerine, hal ve tavırlarına aşırı sinirleniyorum. beni 400 öğrenciyle neden haşır neşir ettin yarebbim diye soruyorum, yarebbi cevab vermiyor. günde en az beş email. günde bazen daha çok email. aynı sorular, bin kere yine cevapla. yine cevapla. yine cevapla. sonra böyle dönem sonunda falan görüyorum hocam naber hehe diye geliyorlar (tabii burada aslında ismimle hitap ediliyor, ama denseydi öyle derlerdi). öyle zamanlarda gözüme bi sevimli geliyorlar, bi sevimli geliyorlar. o şaşkın halleri, hocam şu soruyu şöyle mi yapacaktık, hocam ama bu niye böyle. bu sefer ulan bin kere söyledik ya diye içimden isyan etmiyorum. endişelerini, korkularını kendi içimde hissediyorum. affediveriyorum. bu iş böyledir, dönem içinde kızarsın, çileden çıkarsın, bazen nefret edersin, dönem sonunda hesaplar sıfırlanır, hepsini seversin. bazısını özlersin. bazısını merak edersin, ne yaptı ne etti diye. artık en az 200 kişilik sınıflarda derin bir kişisel ilişki kurulmuyor öğrencilerle maalesef, zaten onlar da bize çok meraklı değil, ama yine de bazısıyla uzaktan da olsa kuruyorsun öyle bir gönül bağını.

    böyle böyle bir eğitim-öğretim döneminin daha sonuna geldik. bu çocukları seviyorum. bu çocukları bazen hiç sevmiyorum. ama ne olursa olsun önemsemeye devam ediyorum sanırım. sonuçta gönül insanıyız be, biz de bu iş yaşıyoruz şu hayatı.
hesabın var mı? giriş yap