*

  • periyodik olarak depresyona giriş, nüksedip duran saldırganlık, kendine acıma hissi gibi semptomları olmakla beraber yan etkileri de halsizlik, bulantı, baş ve mide ağrılarıdır... yan etkilerin devam etmesi halinde serotonin salgılatıcı bir şeyler yapılması tavsiye olunur... konunun uzmanları malum durumda olanların çevresindekilere "bırakın ne isterse yapsın, ne isterse yesin" uyarısında bulunuyor...
  • doyurulmamış arzunun en bilindik semptomlarından biri de kişiyi muntazam aralıklarla karamsarlaştırarak, sonunu getirmeye takati kalmadığından yarım kalmaya mahkum yazılar yazmaya sevk etmesidir... çünkü hakikaten doyurulmamış veyahutta yitirilmiş arzular, hatırlamaya meyl ettikçe arızileşen şeylerdir genellikle... misal bu da boyle bir yazıdır:

    " umut koymali yitirilmişliklerin adini...

    karamsar benliğime bir kez daha hayran kaldım bu aralar doğrusu! içimdeki çaylak-çatlak çocuk kararmadı henüz iyi ki... 'en sevdiğim şeylerden biraz araklamadan yapamam ben' diyor çocuk, bunu da söyleyeyim ki vicdan huzuruyla pervazsızca yazmak kabil olsun. bunca girizgah kafi gelmez elbet ama canım bir an önce, en çok kendimi kanatarak, yazmak istiyor...

    ne yazık ki 'iki yüzüyle cıkıyor karsımıza hayat.
    bir sözcük sessizliğin kanadı oluyor' belki (bazen)...
    'ateş de pay alırmış ya kendine soğuktan' işte öyle!
    istiyorum ki; artık 'hic dokunulmasın ruhumun incinen yerlerine, uyanmasın hiç icimdeki yaralı hayvan'. ama olmuyor işte!
    bilinmeyecek şey mi ki 'kimse yok ruhun kimsesizliğine'...
    'dağılıp gidiyor sanki' hersey...
    'icimi sızlatacak hicbirsey kalmamış' gibi...
    çaylaklığın nirvanasını yaşadığımız 'çocukluk geri döner mi, unutulur mu? hasretim ve anlamsızlığının farkındayım'. işte bu ya acı olan!
    en çok da hassasiyetimin doruklarında iken 'gecmiş ile simdi arasında yitirilecek geleceğin sessizliği icinde herseye ve herkese selam!' diyerek 'ruhumun derinliklerine gömmek istiyorum' bana ve hayata dair her ama her şeyi.........

    bunalım....

    her ne kadar öcü gibi duruyorsa da müthiş bir duygular harmanı ve kendini tanıma sürecinin en nefis evresi... yani bu dönemi iyi
    değerlendiren kendini bulma yolunda en acı fakat en hızlı adımı atmış oluyor aslında (mevlana bile şu anki şöhretini, birzaman veya bir anki buhrandan kurtulmak için yarattığı mevlevi felsefesine borçlu. kafka, hermann hesse, nietzsche ve daha bir çoğu... hatta belki hepsi bunalımın gücüyle varoldu....)

    herneyse umuyorum bana da hediyemi verecek..."

    iyisaatteolsunlar da şöyle demişti bir zaman :

    “ kırılganlıklarımız! dengemizin dinamitlenmiş iki ayağı... hoyrat yanılsaması yaratan acemi kalpler, acır dururmuş (bazı bazı) geriye baktıkça...."
hesabın var mı? giriş yap