13 entry daha
  • türk tarih kurumu'nun katkılarıyla hazırlanmış görsel bir eser gibi duran, 1986 yapımı trt dizisi. senaryosunu mim kemal öke yazmış.

    dizi, 1915 konusundaki resmi söylemin abartılı bir versiyonu gibi:

    - dizide ittihatçılar neredeyse sütten çıkmış ak kaşık gibi sunuluyor. mesela ermeni soykırımının beyni durumunda olan talat paşa, dizide, bir karıncayı bile incitmekten ürktüğü söylenen, temiz, şefkatli bir insan olarak sunuluyor. soykırımın sahadaki en etkili yöneticisi olan bahaettin şakir de temiz, vatanperver bir insan olarak karşımıza çıkıyor. ermenilerin katledilmesi diye bir şey ise kesinlikle söz konusu değil. aksine, ermenilerin türkleri katlettiği vurgulanıyor. ermenilerin katledildiğine dair her türlü iddia ise planlı ermeni yalanları olarak sunuluyor. diziye göre sadece bir tehcir söz konusu. bunun dışında da, senaryonun hemen her satırı yalan ve çarpıtmalarla dolu.

    - dizide çok sayıda mantıksızlık da mevcut. mesela dizi, 1921 yılında geçmesine rağmen, türk karakterler, 1915'te yaşananların yorumunu tarihçilere bırakmak gerektiğinden söz ediyorlar.

    - dizi, kavramlardan da habersiz. mahkeme sahnelerinde türkler bir tehcirin yaşandığını, katliamın söz konusu olmadığını, hele hele soykırım gibi bir suçlamanın kesinlikle kabul edilemez olduğunu söylüyorlar. ancak 1921 yılında ortada henüz soykırım diye bir kavram yoktu. (raphael lemkin 1915'in ardından bu kavram üzerinde çalışmaya başlamışsa da, kavramın ortaya atması 1943 yılında olmuş, soykırımın bir suç olarak tanımlanması ise, 1948 yılında gerçekleşmiştir.)

    - dizide iki tür ermeni var. birinci gruptaki ermeniler, osmanlıya sadık ve hatta komiteci ermenilere karşı türklerle birlikte mücadele veren iyi ermeniler. ikinci gruptaki komiteci ermeniler ise tamamiyle kötücül kimseler. 1915 ile ilgili bütün "yalanlar"ı zaten bu ikinci gruptaki ermeniler üretiyor. senaryonun bu ikinci gruptaki ermenileri ne denli kötücül gösterdiğine bir örnek olarak, iki komitecinin belge çalma amacıyla gece vakti savcının evine girdikleri sahne gösterilebilir. bu sahne ile amaçlanan, aslında tehlerian davasını türklerin kazanacağı, ancak ermenilerin savcının önemli belgelerini çaldıkları mesajını vermektir. ancak senaryo bununla yetinmez. şöyle ki, iki komiteciden biri, evde gece vakti havlamaya başlayan köpeği boğarak öldürmüştür. ancak işleri bitip de evden ayrılmadan önce, bu kişi kapıya gidip oradan uzaklaşmak yerine, köpeğin ölüsünü alır, savcının küçük oğlunun odasına girer ve hayvanı, yatağında uyumakta olan çocuğun yanına koyar. sonraki sahnede, uyanınca yatağında köpeğinin ölüsüyle karşılaşan çocuğun bağırışları vardır.

    - dokuzuncu bölümde, berlin'den osmanlı belgelerini getirmek üzere istanbul'a giden ali ihsan adlı karakter, geri döner. onun mahkemeye verdiği ifade, dizinin ermeni tehciri ile ilgili görüşünü de açıklayıcı mahiyettedir. ali ihsan'ın getirdiği belgelere göre, 1915'te 600,000 ermeni techir edilmiştir. bu ermenilerin 400,000'i tehcir edildikleri yerlere sağ salim varmıştır. geri kalan 200,000 kişi ise, civar memleketlere göçmüştür. bu göç yaşandıktan sonra ise, aralarında açlık ve diğer nedenlerden ötürü ölenler olmuştur. (yani ortada katliam falan yoktur, iddiaların hepsi yalandır.)

    - dizinin diyalogları fazlasıyla yapmacık ve inandırıcılıktan uzak. bu yapmacıklık, yabancı karakterlerin diyaloglarında daha da suni bir hal alıyor. bunun nedeni, bu karakterlerin ağzına, kendilerinden duyulmak istenen cümlelerin yerleştirilmesi.

    - dizinin senaryosu, ermeni soykırımına dair iddiaları çürütme amacıyla yazılmış olduğu izlenimini uyandırıyor. dizideki karakterlerin davranışları, bu doğrultuda. örneğin, bir mahkeme sahnesinde soykırımdan kurtulduğu söylenen bir kadın tanık gözyaşları içinde olanları mahkeme heyetine anlatıyor. söz konusu kadın, ifadesi sona erdikten sona yerine oturduğunda ise, kulağına doğru eğilen bir erkeğin ifadesinden ötürü onu tebrik ettiğini, ağlamasının inandırıcılığını artırdığını söylediğini ve "neredeyse beni bile inandıracaktın" diyerek latife yaptığını görüyoruz. bir başka sahnede de, üniversitedeki görevinden uzaklaştırılan bir tarih profesörünün, görevinin iadesi karşılığında mahkemede ermenilerin anadolu'nun otokton bir halkı olduğu yönünde ifade verdiğine şahit oluyoruz. dizi, bütün bunlarla, izleyicilere, ermeni soykırımının tanıklarının anılarının birer yalandan ibaret olduğu, ermenilerin anadolu halklarından biri olduğu yönündeki "iddia"ların gerçeği yansıtmadığı yönünde mesajlar veriyor.

    - yine mahkemede tanıklığına başvurulan istanbullu hahambaşı haim nahum, türklerin gittikleri yerlere adalet götürdüklerinden söz ediyor. sözleri tipik bir türk-islam sentezi çerçevesinde olması itibariyle bir parça anakronik.

    - dizide, tehcir esnasında yapılanları ülkesine bildiren abd sefiri henry morgenthau'nun ruh hastası olduğu, olmayan şeyleri hayal ederek bunları gerçekmiş gibi anlattığı iddia ediliyor.

    - sahnelerden birinde, çanakkale savaşı kumandanı alman general liman von sanders'i istanbul'da talat paşa'nın huzurunda görüyoruz. general, cepheyi bırakarak istanbul'a gelmiş. çünkü osmanlı devleti, çanakkale'nin geçilmesinden bile daha büyük bir tehlike altındaymış. zira ermeni komiteciler, ülkeyi doğu'da içeriden çökertiyorlarmış. general sanders, talat paşa'ya bir tehcir kararı almasını tavsiye ediyor. ancak talat paşa'nın gönlü buna razı gelmiyor. çetecileri tehcir ettiğini söylüyor. general sanders ise, bunun yeterli olmadığını, zira çetecilerin artık her ermeni köyünde uzantıları bulunduğunu, genel bir tehcir kararı alınması gerektiğini, bunun aynı zamanda insani bir karar olacağını söylüyor. bu şekilde, talat paşa'nın tehcir kararına aslında önce çok direndiğini, ama neticede üzülerek de olsa bu kararı almak zorunda kaldığını öğreniyoruz.

    - duruşma esnasında alman savcının sergilediği performanstan, ermeni iddialarının tamamının yalanlardan ibaret olduğunu anlıyoruz. ancak ermeni komiteciler bütün jüri üyelerini tehdit ederek tehlerian lehine oy vermelerini sağlıyor, rıza göstermeyenleri öldürüyorlar. bu şekilde, normal şartlar altında davayı kaybedecek olan tehlerian beraat ediyor.

    - dizinin belki de tek artısı, ittihatçılar ve kemalistler arasındaki organik ilişkiyi (ittihatçılıktan gocunmuyor olmaktan olsa gerek) açıkça ve gururla ifade ediyor olması.

    - wikipedia'daki soghomon tehlerian sayfasında dizi hakkında şöyle denmiş: "tehlirian's trial was adapted in the turkish film blood on the wall although it greatly differed and presents a very fictional account of the actual trial. experts dismiss the film as fiction and turkish propaganda." ama aslında tabii türkün türke propagandası.

    tema:
    (bkz: ermeni soykırımı/@derinsular)

    ana tema:
    (bkz: soykırım/@derinsular)
10 entry daha
hesabın var mı? giriş yap