• yahya kemal beyatlı'nın milli mücadele ile ilgili yazılarının yer aldığı kitabıdır. kitabın ismi bir asker türküsünden gelmektedir.
    " eğil dağlar eğil, üstünden a$am,
    yeni talim çıkmı$, varam, alı$am."

    yahya kemal'e göre mustafa kemal atatürk, türk milletinin bir milli kahramanda tecelli etmi$, ruhu, benliği, büyük kudreti ve kısaca , türk milleti'nin kendi $ahsiyetidir.
    kitapta 88 müstakil nesir ve 10.000 satırdan fazla yazı vardır. kitaba ayrıca, mısra sayısı 20 yi a$an iki de manzume alınmı$tır.
  • bu toprakların en büyük sesi muharrem ertaş'ın kalan müzikten çıkan kalktı göç eyledi albümünde bulunan bir eser. sözleri şöyledir;

    güzel izmir de duman gitmez başından
    ahdim kaldı toprağında taşında
    gündüz hayalimden gece düşümden
    yasıl dağlar geçeceğim yurduma
    gel cevap ver şu kahraman orduma

    kara taşa da benzer senin yatışın
    virane kuşuna benzer ötüşün
    düşman girdi yurdumuza yetişin
    eğil dağlar geçeceğim yurduma
    evel allah kolaylık ver orduma

    aslan yatağına da tilki giremez
    girse de gonca gülü deremez
    alçak yunan da muradına eremez
    geçme(eğil) derler(dağlar),
    geçeceğim izmir'e
    yunanları dökeceğim denize

    link: https://m.youtube.com/watch?v=b5rdzo9nbb4
  • yahya kemal beyatlı'nın kurtuluş savaşı döneminde yazdığı ve ölümünden sonra bir araya getirilen yazılarından oluşan kitabı. kitapta 1919 yılındaki çaresizlik ve umutsuzluk, mustafa kemal atatürk önderliğindeki anadolu hareketinden sonra ise ortaya çıkan umut dalgası ve heyecan hissedilmektedir. kitapta atatürk'ün o dönemde türk halkı için ifade ettiği anlam da anlatılmaktadır. bu yazıların atatürk tarafından da okunup saklandığı ve daha sonra yahya kemal'e gösterildiği belirtilmektedir. kitaptan beğendiğim bazı kısımları aşağıda kısa alıntılarla aktarmak istiyorum.

    5 mart 1921 tarihli yazıdan;
    "mustafa kemal'i bir şahıs zannedenler aldanıyorlar. mustafa kemal izmir'e efzunlar çıktığı günden evvel bir fertti. o günden beri artık bir fert değil bir timsaldir."

    10 mayıs 1921 tarihli yazıdan;
    "bir gece rumları tanıyan ve bizi seven bir ecnebi ile moda'daydım. karşıdan istanbul, mahyalarıyla, minarelerinin şerefelerindeki kandilleriyle görünüyordu. o ecnebi bu manzaraya baktı, baktı: 'bu şehir türktür ve türk olmasa insaniyet güzelliğinden bir alem kaybeder. ... rumlar bir senedir bu şehri bize yunanlı göstermek için ne çarelere başvurmadılar, kendi evlerinden sonra beyoğlu'nda türk emlakini de maviye, beyaza gark ettiler siz ses çıkarmadınız, lakin bu akşam ne sizin ne de hükümetinizin tertibi eseri olarak minareler kendiliğinden öyle bir nümayiş yaptılar ki bu şehrin milliyetini tamamıyla gösterir.' dedi."

    31 ağustos 1923 tarihli yazıdan;
    "başkumandan meydan muharebesi'nin ilk yıl dönümünü tes'it ederken hissediyoruz ki, tes'it ettiğimiz bu gün ne bir inkılabın hatimesidir, ne de bu inkılabı sevkeden adamın son eseridir; evet kuvvetle hissediyoruz ki bu da sakarya gibi bir merhaledir. bu büyük işin henüz hatimesinde değiliz. muzafferiyete kadar 'vatan'ın kurtuluş devresinde yaşıyorduk; şimdi de 'millet'in kurtuluş devresine giriyoruz."
  • yahya kemâl beyatlı, mustafa kemâl paşa’dan hemen her fırsatta “millî timsâl” diye bahseder; “mustafa kemâl, bir ferd değil, bir timsâldir.” cümlesini her fırsatta tekrarlar.
hesabın var mı? giriş yap