*

  • bir cem karaca şarkısı.

    bindik bir alamete
    gideoz kıyamete
    yol dediğin yol gibi
    ulaşmalı bir yere
    biz dön baba dönelim
    geliyoz aynı yere
    bu döngü kısır döngü
    başı varda sonu yok
    dönüyom dönemiyom
    sonunda bir çıkış yok
    yerel ve genel seçim
    seçin bakalım seçin
    ki dön baba dönelim
    aynı yere gelelim
    çete çeteye çatmış
    çete çete içinde
    battık buruna kadar
    cafer getir peçete
    nush ile uslanmam ben
    etmeli beni tekdir
    tekdirden anlamazsam
    artık hakkım kötektir
    eskiden adam gibi
    oturur meze yerdik
    şimdi meze yer gibi
    oturup adam yiyoz
    o zaman siz buna
    müstehaksınız len!
    "ve bir köy kahvesi sohbeti..."
  • sarayın eğlence kaynağı olan abdi bey, üçüncü selim'in fasıl takımı çavuşlarındandır. "küpeli çavuş" diye de anılan bu muhterem, şakacı kişiliğiyle üçüncü selim tarafından pek sevilirdi. öyle şakacıydı ki, bu uğurda padişahın bir sadabad ziyareti sırasında, canından oluyordu az kalsın. abdi bey, bir arkadaşıyla şakalaşırken derenin soğuk sularında bulur kendini ansızın. yüzme bilmeyen küpeli çavuş, boğulmak üzereyken, imdadına yetişenler tarafından güçlükle kurtarılır.
    abdi bey'in üçüncü selim'den sonra gözüne girmeyi başardığı ikinci mahmut'un tahtta oturduğu 1823 yılında, istanbul limanına yanaşan bir gemiden indirilen yükler arasında, hafız hızır ilyas'ın "letaif-i enderun" adlı kitabında yazdığı gibi bir de zürafa vardır. mısır valisi mehmet ali paşa'nın padişaha armağan olarak gönderdiği zürafa, kendisini ilk kez gören istanbullu'ların şaşkın bakışları arasında çinili köşk meydanı'na getirilir. zürafanın istanbul sokaklarında yaptığı bu yürüyüş sırasında, yol kenarında toplananlar boyunu, yürüyüşünü, bakışını tanıdıkları eşe dosta benzeterek gülüşürler.
    zürafa, padişahın 27 kasım günü buyurduğu fermanla görücüye çıkar. hayvanın ağaçların yapraklarını yiyişi hayranlıkla izlenirken, habeş ahmet ağa hazırladığı senaryoyu başlatmak üzere bağırır: "zürafa müteyemmen ve mübarek bir hayvan olup onu eliyle tutarak bir kere gezdiren müslüman yeryüzünde hiçbir zarar ve ziyan görmez." sonra da, hayvandan çok korkan abdi bey'e doğru bakarak şunları söyler: "haydi, müslüman olan gelsin, zürafayı şöyle bir gezdirelim. kim bu hayvanı gezdirirse cennete gidecektir."
    padişahın "memuldür" sözü üzerine kendini eller üstünde bulan abdi bey, zürafanın üstüne oturtulur. abdi bey'in yalvarmalarından, yakarmalarından korkan zavallı hayvan huysuzlanarak ishakiye köşkü'ne doğru koşmaya başlar. bu sırada abdi bey'in padişaha seslenişi duyulur: "ahret hakkını helal eyle efendimiz. ilk menzilimiz ecel beşiğidir. işte bindim gidiyorum. elveda."
    büyük bir olasılıkla "bindim bir alamete, gidiyorum kıyamete" sözü zürafa sırtındaki abdi bey tarafından söylenmiştir. ne var ki, kıyamete giden abdi bey değil, zavallı zürafa olur. küpeli çavuş, padişahı güldürdüğü için ödüllendirilirken, zürafa, gelişinden birkaç ay sonra afrika toprağının özlemiyle kendisi için bir sirkten farksız olan saray avlusuna uzanır ve bir daha hiç kalkamaz yerinden.
    diyeceğimiz odur ki, osmanlı sarayının taşları kardeş kanının yanında, bir zürafanın göz yaşlarıyla da yıkanmıştır.

    sunay akın
  • cem karaca'nın mükemmel bir şive ile söylediği hızlı ve eğlenceli parça. amaneeenn!!
  • cem karaca'nın son albümü.. engin yörükoğlu ve uğur dikmen'le , nerde kalmıştık albümünden sonra tekrar toplanıp da yaptıkları çalışmadır.. obur dünya , kerkük zindanı, yolumuz gurbete düştü ve selda bağcan'la düet yaptıkları hudey hudey , albümde öne cıkan parçalardır..
    ve en önemlisi ustaların biraraya gelip de o muhteşem birikimlerini kullanmaları, adeta cem karaca'yı uğurlarken geride muhteşem bir albüm bırakmak için çalışmaları, dinlemekten bıkılmayan bir eser bırakmıştır..
  • baglamalari cahit berkay tarafindan calinan cem karaca albumu.
  • cem karaca'nın dinleyince sesinin nasıl olup da bu kadar taze kaldığına hayret ettiğim albümü. mükemmel.
  • heavy metal coveri cok lezzetli bir sekilde yapilabilecek $arki..ayrica höseyin ağa kismi cok orijinal sarkida.
  • köy kahvesi hikayesinin tam metni (şiveyi elimden geldiğince doğru tutturarak zira kulaktan yazdım.) aşağıdaki gibidir.

    "he bu kaave köşesinde üç beş dane başbakan oturuveemişlee. amaneen, vallahülazim biz cahana bedeliz, vaa mı bize yan bakan, hee? hee, essah diyon be hüseyin ağa, haggatten sence neoleccek bu işlee? valla noolcek, olecee bi şey yok! döneceez döneceez, ayni yere geleceez. yaum ben şimde deyyom kii, yanii, bu esas tütün tütün meselesi, tütün tütünün baş fiyatı noolcek? bu yeni gelen hökümat, acaba tütün baş fiyatlarını yüksek mi tutaa, alçak mı? ne diyon sen hele hüseyin çavuş?vallahelazim ben ne deem şindi, ben biliiim bilirim, onu söylerim: gulak verin sözüme, osmannının ipinen inmen sakin ha guyuya!"

    (ufak not, köylerde özellikle yaşlılar arasında osmanlı devlet anlamında kullanılır. nasıl da haklı oldukları konusunda da konuşurdum da, yeri değil. cem baba demiş zaten benim diyeceğimi)
hesabın var mı? giriş yap