*

  • izlediğim iki kişilik domuz ahırı oyununda ve en son tek kişilik "camille" oyunundaki performanslarında takdir edilesi işler çıkardığını düşündüğüm şeker hatun.
  • (bkz: tiyatro nienor)
    (bkz: camille)
  • televizyonlara ve dizilere morfin yemiş gibi gömülenler için "esas hayat sokaklarda" minvalinde çok güzel bir yazı yazmış olan tiyatrocu:

    http://www.yenikapitiyatrosu.com/…vizyon-sahipleri/
  • hakkında protesto yapılan biridir. kendisi izinsiz bir biçimde görme engelli oyuncularının provalar sırasında çektiği video ve fotoğrafları sosyal medyadan da paylaşmıştır.

    protesto sırasında yaşananların bir kısmı: https://www.youtube.com/…hlk0606n8&feature=youtu.be

    https://www.gazeteduvar.com.tr/…yonetmene-protesto/
  • protestoyu düzenleyen oyuncuların şöyle de bir manifestoları bulunmakta:

    “bu vicdan mastürbasyonuna ortak olmayacağız!
    şu andan itibaren dinleyeceğiniz ve yüzleşeceğiniz her şey bu oyunun yönetmeni ebru atilla sağay’a, ve engelliliği bir duygusal istismar amacı olarak kullanan ya da karşısındaki bireyleri sadece kafasındaki faydacılığa indirgeyen zihniyetli insanlara karşı bir protestodur.
    korkunun bizleri ahlaksızlaştırmamasına inat her türlü riskleri göze alarak haksızlıklara, pazarlama stratejisine, tehtitlere ve iki yüzlülüklere karşı hakikatı haykırmanın her zaman en görkemli estetikten daha kıymetli olduğunun bilincinde olarak bu protestoyu gerçekleştirmeye karar verdik.
    2017 yılında, mavibahçe yaşam ve alışveriş merkezi’nden mekan desteği alınarak başlanan braille okuma tiyatro atölyesi, 2 tiyatronun sahnelenmesiyle medyada yoğun bir şekilde yer almıştır, bu olumlu yansımadan ötürü 4 oyuncu, 2019 yılında bu çalışmaya dahil oldu. fakat gözlemledik ki, bu güne kadar medyada sunulduğundan farklı olarak temel tiyatro eğitimi, haftalık seminerler, braille veya herhangi bir kuram kitabının materyal olarak kullanımı sözkonusu olmamıştır.ayrıca sadece haftada iki saat yaptığımız provalardan belirli kesitleri iznimiz dışında sosyal medyasında propaganda amaçlı kullanmıştır. 2019 mart ayında çıkan haber videosunda yönetmen, bazı oyuncuları izban önünden alıp mavibahçeye götürmesini bir propaganda malzemesi olarak kullanmış; haliyle bu durum engellilerin alınması ve bırakılması gereken bağımlı insanlar oldukları algısına yol açmaktadır. uyarılarımız ve eleştirilerimiz dikkate alınmamış; bilakis, istismar hat safhaya çıkmıştır. bir taraftan oyuncular hem şevkatle yalana maruz kalmakta hem de kazanım adı altında birbirlerine karşı stratejik bir biçimde kullanılmaktadır. örnek vermek gerekirse;
    28 kasım 2019 ve 4 ocak 2020’de prova var, misafirimiz gelecek denilerek oyuncular daha önceden bilgilendirilmeden yerel bir gazeteye ve ulusal bir haber ajansı’na röportaj verdirildi. haberlere bakıldığında fotoğraflarda yusuf ak’ın görünür olduğu, lakin bu tavrı boykot etmek amacıyla röportajının yer almadığı fark edilecektir. yönetmen, yerel gazetedeki röportajında pek çok kurumdan teklif alıyoruz, gözleri görmeyen 12 tiyatro oyuncusuyla 4 proje üzerinde çalışıyoruz diyerek kamuoyunu yanıltmış, devamında görenleri eksikliği olmayan insanlar olarak dillendirerek eksik olduğumuz vurgusu yapılmıştır.
    okuma tiyatrosuyla ilişkisi olmayan arkadaşımız candeniz balkaya’nın çabalarıyla gerçekleşen bbşt’nin oyunlarında sesli betimleme imkanını yaratması, yine kendisi ve okuma tiyatrosuyla ilişkisiz otuzbeşlik.com çalışanlarının kendi fikirleri ve emekleri doğrultusunda alternatif kısa film gösterimlerini sesli betimlemeye başlaması ve izmir’de erişilebilirlik adına atılan farklı adımları ebru atilla sağay, kendi tiyatrosunun yarattığı değişim ve etki doğrultusunda gerçekleştiğini çeşitli mecralarda belirterek fikir ve emek hırsızlığına başvurmuştur.
    ağzı çiçekli adam oyununda, hayalindeki kastı yaratabilmek için; furkan kayalı arkadaşımızın talebi ve haberi olmamasına rağmen partnerliğini üstlenen arkadaşı, furkan’ın kendisiyle tango yapmayı çok istediği, ısrarcı olduğu, gibi etik dışı, hiçbir ahlaka ve insanlığa sığmayacak bir biçimde yalan beyanlarla ikna etmiştir.
    şu anki oyunumuzun afişini hazırlayan, 5 ve 7 aralık tarihlerinde gönüllü olarak tango dersi veren hocamızın sözlü ve fiziksel tacizine maruz kaldığı iddiasını 11 aralık’taki provada dile getiren yönetmen, tango hocasını ekipten çıkarmıştır. akabinde 22 aralık’ta, oyunun duyurusunu yaptığı instagram paylaşımında aynı kişiye: “kalbini açarak oyunumuz için çok anlamlı bir afiş tasarlayıp elleriyle işleyen dahi … teşekkür ederim” yazmıştır. sonrasında “neden bir tacizciye teşekkür ettiği” sorgulamasını yaptığımızda kendisini izmir’in tek feminist tiyatrocusu olarak tanımlayan ebru atilla sağay; “o kadar da büyük bir taciz değildi”, “hem onunla kavga etmemi, onunla aramı bozmamı mı istiyorsunuz?”, tacizciyi kazanıyorum, bana saygı duyuyor, zaten psikolojik problemleri var…”gerekçeleriyle meşruiyet kazandırma çabasını, ruh sağlığı sorunlarıyla karşı karşıya kalan insanları ötekileştirmesini sindiremedik.
    taciz iddiası karşısında rahatsızlığını dillendiren ve olayı sorgulamayı sürdüren furkan arkadaşımıza: “eğer olayı daha da büyütürsen sana önceden ayarlayacağımı söylediğim dans çalışma imkanlarını iptal ederim”diyerek tehtit etmiştir.
    24 aralık’ta attığı whatsapp mesajında, 25 aralık provasına arkadaşı da olan belediye meclis üyelerinin katılacağı, dekor, kostüm, lojistik desteği talepedeceğini dile getirmesine rağmen o günkü provaya içerisinde sosyal işler başkan yardımcısı, engelli koordinasyon merkezinin de bulunduğu büyük bir partinin il başkanlığından gelen heyete adımıza bağış istemesi,
    heyete, mavibahçe yönetimini “ya suriyelilerle çalışırım ya da görme engellilerle çalışırım” söylemiyle ikna ettiğini dillendirmesi bardağı taşıran sondamla olmuştur.
    ne üzücüdür ki buna tepki gösterdiğimizde, arkadaşı olan sosyal işler başkan yardımcısının günde 3 trilyon kazandığını savunarak bağış savunuculuğu yapmıştır.
    provva esnasında öfkesini alamayıp, izmir kültür platformu girişimi (ikpg)’nin son iki yaz kampında görme engelli olmamızdan ötürü bizi istemedikleri, platform üyelerini kendisinin ikna ettiği söylemiyle sürekli güçsüzlüğümüze vurgu yapan dil, bizde kopuş için kilit bir rol oynadı. yusuf arkadaşımızın emek hırsızlığına maruz kalması, ebru hanımın sürekli bizim adımıza karar alması ve paylaşmadığı kararı dayatması, başarılı tiyatro geçmişini üzerimizde dayatması ve kendisi olmadan başarılı olamayacağımızın ara ara dile getirilmesi,haksızlıklara tahammül gösteremeyeceğimizi dile getirdiğimizde yönetmenliğini sorgulama hakkına sahip olmadığımız vb. söylemler bu eylemikaçınılmaz kılmıştır.
    bizler; birilerine yardım ve şükür nesnesi olarak sunulmayı kabul etmiyoruz,
    bizler; engellileri sosyalleştiriyoruz, engelsiz bireylerle eşitliyoruz, başkör oldum gibi söylemlerle aslında engellileri tek bir alana hapsetme, ayrıştırma anlayışına karşı bedenimiz üzerinde muktedir olma, arzularını doyurma, rehabilite etme vb. her türlü metalaştırmaya inat mahkum olmayacağız.
    bizler; kendi çıkarları doğrultusunda sanatı araçsallaştırarak, bedenin ve insan onurunun hayasızca pazarlanmasını varoluş felsefeleri haline getirenlere ses çıkartıyoruz.
    bizler; bu oyunun yönetmeni dahil olmak üzere birilerinin engellileri kaldırıyorum süsü vererek farklılığımızın eksiklik olduğunu ve bunu kendisinin tamamladığını belirtmesinin, engelliliği kahramanlık veya mağdur ikilemine sıkıştırıp vicdani sömürüsünü yaparak toplumda onaylanmasının, takdir edilecek yere gelmesinin, popülerleşmesinin ve egemen olma arzusunun karşısında duruyoruz.
    yaz kamplarına katılan 4 görme engelli birey olarak, izmir kültür platformu girişimi’nden, bu oyun yönetmeninin sarf ettiği, beslendiği sağlamcı ideolojiyi körükleyebilecek söylemine karşı kendi içlerinde muhakeme edip tavır alması beklentisindeyiz.
    bizim için değil, bizimle birlikte yapılan etkinliklerde bulunmak istiyoruz. engellilere objeleştirmeyle, önyargıyla, riyakarlıkla çizilen sınırlara, bundan sonrası için de devreye sokulabilecek her türlü kirli konsepte asıl şimdi meydan okuyoruz.
    birilerinin sanat hayatını, kariyerini, projelerini ya da yaptığı herhangi bir eylemi engellilerin ya da başka herhangi bir grubun istismarı üzerinden inşa etmesini reddediyoruz.
    bir grubun daha önce yapamadığı değil; daha önce yapmadığı bir eylemi birilerinin basamak olarak kullanmasına sesimizi çıkartıyoruz.
    hakkımız olanın lütfumuz adledilmesini kabullenmiyoruz.
    sorgulamaların demogojiyle karşılık bulduğu ve kişisel çıkarların her türlü insani değerin önünde tutulduğu ortamlara saygı duymuyoruz.
    istismara istismar demekten korkmuyoruz, çünkü biliyoruz; bastonumuzdan başka kaybedecek hiçbir şeyimiz yok.
    izmir başta olmak üzere; kültür-sanat alanında üretim yapan kurumlardan, sanatçılardan, kültür aktörlerinden, insiyatiflerden, stk’lerden, insan haklarına, özellikle de engelli haklarına duyarlı örgütlerin bizimle dayanışmalarını; sonrasında karşılaşabileceğimiz yalan, iftira, karalama, itibarsızlaştırma, diğer engelli arkadaşlarımızı bize karşı kışkırtabilmee vb. potansiyeli taşıdığından yalnız bırakmamalarını talep ediyoruz.
    şunu bilmenizi isteriz ki; bugünden sonra başımıza gelecek her türlü tehlikeli durum ve engelleme, eleştirisini yaptığımız kişinin metnimizin altına imzasını attığı anlamına gelecektir.
    bir daha hiçbir grubun bu tarz muamelelerle karşılaşmaması umudunu taşıyarak, sesimize ses katacağınız inancıyla haykırıyoruz: yaşasın sömürüsüz, erişilebilir, herkes için sanat.”
  • sahnede kendisini protesto edecek görme engelli oyuncusunun elinden braille protesto metninin yazılı olduğu kağıdı zorla çekiştirerek alan yönetmendir kendisi.
  • protestoda kendisine yöneltilen eleştirileri yanıtlamak yerine, o oyunda oynamayan diğer görme engelli bireylerle samimi (?) tavırlar sergileyerek bunu bir karşı gösteri haline getirmeye çalışmış, duygusal istismarda level atlamıştır.
hesabın var mı? giriş yap