9 entry daha
  • @jortan'a göre türk yazıtlarının (hemen) tümünde eçi amca anlamında kullanılıyormuş.

    zile'nin ileri gelenlerinden ve galiba belediyenin kültür işlerinden sorumlusu necmettin eryılmaz bir acısu dostu olup bana ve fotoğraf grubumuza aşağıdaki bilgileri sözlü aktardı. kusurlu aldığım bölümleri peyderpey düzeltebilirim, olabilecek yanlışlıklar için önden özür dilerim:

    eci, kraliçe yani ece ile kök bağı hissedilen sözcük. galiba 1864'te anşa bacı* (anşa = ayşa/aşa?) diye tokat - zile - acısu köyünden, hubyar ocağından bir kadın "ben eciyim, hatunum/katunum!" diye ortaya çıkıyor, orta anadolu'nun bütün sıraç köylerini kendine bağlıyor, etkiliyor. dedeliğe karşı çıkmış kendisi eci olmuş, soyundan gelenler baba olmuş, bu ocakta yardımcı kadınlar bacı oluyor. dokuz sayısı ses olarak domuza benzediğinden dokuz demiyorlar. dokuz denilecek yerlerde öteki sözcüğünü onun yerine söylüyorlar. örneğin on dokuz yerine on öteki. 24 nisan'da kutlanan ficenk bayramları var. aleviliğe yakın ama daha çok şaman kültürüne/dinine mensuplar. eciler acısu'da hala da var. anşa bacı'nın evi gizli, töreleri ayinleri büyük oranda gizli. eciden başka kimse anşa bacı'nın evine giremez, ecinin kocası bile. acısu'nun mezarlıkları da özgün. renkli, aile simgelerini, tamga/damgalarını taşıyan mezar taşları var. ruhuna el fatiha yazmıyor, arapça yazmıyor, ruhu şad olsun diye yazıyor. mezarlıkta bazen horoz kurban ediyorlar. bu horoz cebrail olarak kabul ediliyor. anşa bacı'nın ve ailesinin mezarlarının üstü çatıyla kaplanmış, orada cöfer (cevher?) alma denen, şifalı toprak alınan bir şöminemsi, kapaklı depocuk var. semah ve cenaze törenlerini kadınlar yönetiyormuş. sırları, gizleri saçılmasın diye dışarıya kız vermemeye çalışıyorlar, dışa kız veren aileleri galiba yola (tarikat iç halkasına?) almıyorlar. dedecileri, alevileri tam eşdeğer, kendinden saymıyorlar, alevilere alacalar diyorlarmış.

    anşabacılılar cumhuriyet döneminde iyi kötü göçebeliği bırakıp diyelim acısu'ya yerleşmişler. inançları gereği ölüm yok, döngü var ya, bunlar ne meslekte uzmanlaşmış dersiniz? geri dönüşüm mesleği denilebilecek hurdacılıkta.. tabii bu iş için ailelerin erkekleri genellikle gurbete istanbul'a çıkmışlar. istanbul'da hurdacılıktan ciddi ciddi zengin olmuşlar. bir kısmı memleket, sıla görmeye helikopterle gelebilecek hale ulaşmış. helikopter kiralamıyorlar, sahibi oluyorlar. köy evlerini villalaştıran, çok bakımlı hale getirenler olmuş. zeten genelde zile insanı da zenginleşmeye eğilimliymiş. bir duaları veya formülleri var demek.

    ***
    taa fethiye'nin çukur çeylen'inde bir uzak bağlantı çıktı: babam gençliğinde haram düşüncesiyle domuz diye küfredemez, onun yerine dokuz der, içini boşaltırmış. annemle evlenmiş. annem ondan daha dindar, kuralcı çıkmış. annemin özel isteğiyle dokuz da diyemez olmuş, kendini tutmuş. dönüştürmeyi 'hay allahından gülesi!' demeye kadar becermişti. her sözcüğe bir de çağrışımları, olası paralel ve zıt sözcüklere yol açışı açısından yaklaşırdı. örneğin fesata benziyor diye kaset sözcüğüne takardı.

    dedem ise ömür boyu küfür izinlisiydi. ağzına alıştığı küfrü hemen davet ederdi. en şaşırtıcı küfürlerinden biri "yaşıl dinini siktiğim**" diye bir kalıptı. yanılmıyorsam annem onun böyle yaşıl dinine giriştiği zamanlarda çok telaşlanır hemen 'şahit yazma allahım' diye duaya başlarmış. her iki erkeğin küfre ve şiddete eğilimi aslında kendi hayvanlarına attıkları dayaklardan belliydi.

    "birkaç yeni sözcük kapınca baştan başa iç taşlarımız, mozayiğimiz baştan şekillenmiyor olabilir mi? işte diyarbakır'ın yeni sözcükleri keçik (kız/güzel kız?) hançepek, mazgana, dengbej (deng: ses, bej: söyleyen = ses sanatçısı gibi bir bileşim). mardin'de de herkesin bilip benden sakladığı, bu yıla kadar bilmediğim abbara'yı öğrenmiştim. tokat'tan bana yadigâr akika, gıjgıj, eci ve ficenk kalmıştı." mehmet ibiş - bakışlar mayalar tarihöncesi

    (bkz: ecem/@ibisile), eje, eçi
    (bkz: hosatlı)
    (bkz: sizdehbeder)
    (bkz: zile/@ibisile)
    (bkz: aşa/@ibisile)
11 entry daha
hesabın var mı? giriş yap