• sabah kardeşim aradı, o 350 kalem zarar ettiren ilaçlardaki indirimi kaldırıyorlarmış, gözünüz aydın diye.

    diyemedim, piyasada 9000 çeşit ilaç var, her cuma günü bunların bir kısmında (30-40) rutin fiyat indirimleri oluyor, ara ara da böyle kamu kurum iskontosu denilen şey arttırılıyor. biz de o yüzden aylık en az 10bin masrafı olan iş yerimizi döndürecek parayı kazanamıyoruz artık. ilaçtaki kar marjı, ticaretle uğraşılıp da olabilecek en düşük seviyede olduğundan sebepli, aylık işlem hacmi 30bin olup da cebine 500 lira kalmayan, nur topu gibi, 4-6 yıllık güzide fakültelerden mezun eczacılarla dolu etrafınız, farkında değilsiniz.

    milli eğitim bakanı geçenlerde, devlet her eğitim fakültesi mezununa iş vermek zorunda değildir dedi, bakarsan haklı. başka iş yapsınlarmış, olabilir. ama sen bu başka işleri yaparken insanların ağzına zıçarsan, ben de derim ki, boşuna okumuşuz bunca sene. kenara koysa bizimkiler bu parayı ne ssk ne bağkur pirimi, ömrünün sonuna kadar temiz temiz yaşardı herkes.

    insanlar ne zorluklarla bitiriyor bu fakülteleri, işin gelip dayandığı yere bak. 4 sene kusana kadar ilaç öğrenip, sonra emzikle krem satmak için açmışız meğer bu eczaneleri. ne gerek vardı değil mi canım kardeşim, gelir sıradan bir vatandaş gibi dükkanımı tutar, sırf eczacı olduğum için bindirilen kira bedelleriyle uğraşmak zorunda kalmazdım. muhasebecime daha az öder, gelirimin hepsini göstermeyebilirdim. ha bir de yüzde 300lere varan kar marjlarıyla çalışma lüksüm olurdu. tutturabildiğine artık??

    kamu kurum iskontosu (kki) nedir?
    sosyal güvenlik kurumunun toplu alıcı olmasından aldığı güçle, ilaç üreticilerine zorunlu tuttuğu, bir ilacın perakende satış fiyatı üzerinden yapılan iskontodur. bizim ülkemizde bu tutarlar, eczaneler üzerinden tahsil edilir.

    ancak, son süreçte de olduğu gibi ilaç üreticileri bu iskontoyu aynen yansıtmaları gereken "eczacı alış fiyatına" yansıtmayabilir veya hesapta yansıtmış gibi görünse de, daha iki gün önce uyguladığı %7'lik ticari iskontoları kaldırarak, totalin %1'ini kendi cebinden, kalanını eczacıdan çıkarabilir.

    yani, olay 350 kalemle sınırlı değildir. bir hafta içinde, eczanemizde duran malın tamamı değer kaybetmiş, sağlık hizmeti veren ticari birer işletme olan eczanelerin sürdürülebilirliği imkansızlaşmıştır.

    sebebi de, yaşadıklarımızın 2011 aralık ayına mahsus vaziyetler olmamasıdır. eczacıların hatası bu duruma en başında müdahale etmeyerek bıçak kemiğe dayanana kadar idare etmeye çalışmaları, kardan zarar ediyoruz mantığıyla sürdürme gayretine girmeleridir. oysa aldığımız duyumlar doğruysa, kki oranları %76 lara ulaşacaktır. ki bu, kapatılan ssk hastanelerinin, ilaç alımlarında aldıkları ihale fiyatlarına tekabül edecektir.

    dayanamadığım şey ne biliyor musunuz, ticaretle uğraşmak kişisel bir tercihtir. sermayeni, bilgini koyarsın cebine, girersin bu işe. bakarsanız zaten, türkiyede ücretli çalışan kadar da serbest meslek erbabı vardır.

    ama hiç bir meslek grubunun kar oranları devlet tarafından belirlenmez/gasp edilmez. ticarette belirleyici olan hizmet kalitesi, güleryüz, çeşitlilik vs artıların bu durumda hiç bir belirleyiciliği kalmıyor, zira o kenteki tüm hastaların size gelmesi imkansız olduğu gibi yakın zamanda yasalaşacak asm muayene ücreti ve kutu başı 1 tl gibi ekstra ücretlendirmelerden sonra, doktora gitmek de lüks olacak.
  • mersin eczacılarının bugün gerçekleştirdiği "ilacına ve sağlığına sahip çık" yürüyüşünün basın açıklaması da gayet açıklayıcı olmuş.

    -----------
    basina ve eczaci kamuoyuna;

    değerli meslektaşlarım, sağlık çalışanları, değerli halkımız, çok kıymetli basın mensupları;

    sağlıkta dönüşüm programının son aşamasına geldik, artık sağlık alanı sonu olmayan bir yıkım sürecine girdi. ülkemiz hızla sosyal devlet olmaktan uzaklaşıyor. anayasal hak olan sağlıklı yaşam hakkı özelleştiriliyor. özellikle son birkaç ayda, meclis açıkken, meclis iradesini yok sayarak çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle “sağlık haklarımız” elimizden alınıyor. bu kararnamelerle; yabancı hekimlere çalışma izni verildi, artık halk sağlığı ithal hekimlere teslim edilecek, devlet hastanelerimizi, önümüzdeki yıldan itibaren, şirket hastanelerine dönüştürecek olan “kamu hastane birlikleri” yasası çıkarıldı. halkın hastaneleri kısa zamanda özelleştirilecek ve halkın olmaktan çıkarılacaktır. tıpkı eczanelerimizin, halkımızın eczanelerinin yok edilip, yerine uluslar arası sermayeye ait zincir eczanelerinin kurulmak istenmesi gibi. tüm bunlar sağlığın özelleştirilmesi sürecinin birer parçasıdır.

    önümüzdeki günlerde pek çok insanımız ödenen bunca dolaylı ve dolaysız vergiye rağmen genel sağlık sigortası (gss) çatısı altına giremeyecek ve bizler daha çok vergi ödemek zorunda kalacağız. 1 ocaktan sonra şu anda yaklaşık 10 milyon olan yeşil kartlı sayısının 3-4 milyona indirilmesi gündemde. yeşilkart sosyal güvenlik kurumuna devrediliyor. bunun anlamı aylık geliri 270 tl üzerinde olan kişilerin de artık prim ödeyecek olmasıdır. artık paran kadar sağlık dönemi başlıyor. sağlık alanında balayı kısa sürdü. şimdi artık sağlıkta dönüşüm programının çirkin yüzü ortaya çıkıyor. sağlık alanını oy deposuna çevirenler için, artık deniz bitti.

    mesleğimizde de telafisi mümkün olmayan kayıplar yaşamaktadır. son yayınlanan kanun hükmünde kararnameler, ilaç fiyat kararnamesi ve sağlık uygulama tebliği değişiklikleri eczacılığı yok olma noktasına getirdi.

    son yapılan düzenlemeler ile birlikte;
    türkiye ilaç ve tıbbi cihaz kurumu oluşturuldu, bu kurum ilaç ve eczacılığı hukuksal anlamda birbirinden ayırdı. ilaç meta haline dönüştürüldü ve böylece reçetesiz ilacın reklamının yapılmasının önü açıldı.

    yeni fiyat kararnamesi ile ilaç fiyatları bir defa daha düşürüldü ve eczane stoklarımızda yaşanan kayıp 400 trilyon oldu.

    kamu kurum iskontoları bir kez daha artırıldı ve oluşan zarar her zaman olduğu gibi yine eczacıya fatura edildi.

    eşdeğer ilaç uygulamasında yapılan yeni düzenleme ile hastaların ilaç alırken ceplerinden daha yüksek fark ücreti ödeyecekleri bir sistem oluşturuldu.

    halkı eczacı ile hekimle karşı karşıya getirecek uygulamalar teker teker hayata geçiriliyor. bu uygulamaların perde arkasını gören, yapılan değişikliklerin acılarını yaşayan bütün sağlık emekçileri; doktorlar, eczacılar, diş hekimleri, hemşireler, ebeler, sağlık memurları, teknisyenler hepsi mutsuz, hepsi tedirgin.

    sağlık otoritesi yani devlet bu alanı düzenleyeceğine, aksine dağıtıyor. özellikle sosyal güvenlik kurumu ilaç alanında tek alıcı olmanın gücü ile sistemi adeta terörize ediyor. sosyal güvenlik kurumu ilaç sanayisinden “kamu kurum ıskontosu” adı altında özel bir indirim almaktadır. bu özel indirim sanayiden kamuya bizimle hiç alakası olmadığı halde, eczaneler üzerinden aktarılmaktadır. normalde bir mutabakat sağlanarak uygulanması gereken bu indirim oranları son sağlık uygulama tebliği ile sgk tarafından tek taraflı olarak % 41 gibi yüksek bir orana çıkarıldı. bazı ilaç firmaları bu kadar yüksek bir oranı veremeyeceklerini beyan ederek, çoğunluğu ithal olan şeker hastaları için kullanılan insülinlerde, kanserde ve organ nakli gibi önemli hastalıklarda kullanılan, 341 kalem ilaçta bu ıskontoları vermemektedir. sgk ile ilaç sanayi arasında 17 kasım tarihinden beri devam eden kamu kurum ıskontoları kavgası, halk sağlığını tehdit edecek boyuta ulaştı, hatta tbmm’de gündem oldu. çalışma bakanı ancak bir ay sonra, yani dün, ilk kez çözüme yönelik ifadeler kullandı. son bir aydır bu sözleri dinliyoruz, artık söz değil iş istiyoruz. sadece sanayicilerin değil eczacılarında sorunlarının çözülmesini bekliyoruz. son bir ayda, doğrudan sorumlusu olmadığımız halde biz eczacılar, yine hastalarımızla karşı karşıya getirildik, yaşanan kavganın vijdani ve maddi mağduriyeti halkımız ve eczacılarımız tarafından ödendi.

    bizzat kamu eliyle ilaç hizmetleri sürdüremez duruma getirildi. yapılan açıklamaya rağmen bugün itibarı ile henüz aşılamayan sorunun çözümü geciktikçe, hastalarımızla birlikte acı çekmeye devam edeceğiz.

    “kamu kurum iskontosu” artık halk sağlığını tehdit eden bir olguya dönüştü. sgk’nın önümüzdeki yıllarda global bütçeyi bahane ederek ıskonto oranlarını daha da artıracağı açıkça ortadadır. her yıl katlanarak artan kki artık eczacıların taşıyamayacağı kadar büyük bir yük haline geldi. biz eczacılar bugün yaşanan ve gelecekte de yaşanacağı anlaşılan bu sorunun bir parçası olmak istemiyoruz. “kamu kurum iskontosu” derhal, hiç gecikmeden eczacının üzerinden kaldırılmalıdır.

    bizler eczacı örgütleri olarak bugüne kadar ülkemizde ilacın ucuz ve ulaşılabilir olmasını hep savunduk. fakat kamu, sadece ilaç giderleri üzerinden tasarruf yapmaktadır. son 7 yılda ilaç fiyatları 250 defa düşürüldü, bugün ilaç fiyatları, enflasyon ve tüm maliyet artışlarına rağmen 1998 yılı fiyatlarının gerisindedir. eczanelerimiz bedelsiz kamulaştırıldı. tüm bu fiyat düşüşlerinde eczacılarımız hem stoklarındaki ürünlerden dolayı hem de cirolarındaki daralmalardan dolayı mağdur oldu ve sağlık otoritesi tarafından yalnız bırakıldı. eczaneler eriye eriye artık masraflarını bile karşılayamaz batık işletmeler haline dönüşmüştür.

    ilaç alanında uygulanan “global bütçe” güncel değildir. bu bütçe ile sağlığın finansmanı sağlanamaz. bütçe görüşmeleri yapılırken global bütçe önemli bir oranda tekrar revize edilmelidir.

    tüm ilaç fiyat düşüşlerine ve ıskonto artışlarına rağmen halkın ilaç alabilmek için cebinden ödediği rakamlar sürekli yükseliyor. bundan 7 yıl önce halkımız ilaçlarını sadece katkı payı ödeyerek alıyordu, bugün ise 6 yıl önce 70 kuruş ile başlayan, ama artık kamuda “8” özelde “15” liraya ulaşan muayene ücretleri ödüyorlar. vatandaş neredeyse aldığı her ilaç için fiyat farkı ödemek zorunda kalıyor. hastalarımız 1 ocak itibarı ile aile hekimlerinin yazdığı ilaçlar içinde ayrıca ücret ödemek zorunda kalacak. sadece bu değil yılbaşından sonra muayene olabilmek için telefon ile randevu almak gerekecek ve bu servis içinde hastalarımızdan 4 lira ücret alınacak.

    hastalarımız bu sıkıntıları çekerken, biz eczacılar da, çalışmayan medula sistemi, ilaç fiyat farkı, muayene ücreti, reçete ücreti tahsili gibi angaryalarla uğraşmaktan ve hastalarımızla karşı karşıya getirilmekten, mesleğimizi yapamaz hale geldik.

    şimdi eczanelerimizi afişlerle donattık, mersin’in bütün eczacıları, kollarımızda siyah kurdele ile yürüyoruz. tüm yurtta pek çok eczacı odasında basın açıklamaları, faks eylemleri yapılıyor, peki ne istiyoruz;

    hastalarımız için sağlık hakkı, bizler içinse huzurlu bir çalışma ortamı istiyoruz.

    sesimizi duyurmak, sorunlarımızı haykırmak istiyoruz.

    eczanelerimizin varlıklarını sürdürebileceği yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini istiyoruz.

    dayatmalardan, baskılardan, angaryalardan bıktık, artık bunlara son verilmesini istiyoruz.

    sadece mesleğimizi yapmak istiyoruz.

    kısacası yaşatmak için, yaşamak istiyoruz.

    sesimiz duyulana, taleplerimiz karşılanana kadar mücadeleye devam edeceğiz. doktoruyla, eczacısıyla, hemşiresiyle, sağlık çalışanıyla hep birlikte sağlık hakkınız için meydanlarda olacağız. sosyal devleti yok etmek isteyenler, sağlığı özelleştirmek isteyenler, her zaman karşılarında sağlık çalışanlarını bulacaktır.

    halkımızı sağlık hakkına sahip çıkmaya, yarın çok geç olmadan bu sese kulak vermeye davet ediyoruz.
hesabın var mı? giriş yap