• (bkz: ekmede yok dikmede yok yemede ortak akp)

    ne de olsa ecdatlarını örnek alıyorlar.
  • devrin fitnecilerinin, pâdişahlarının intihâr ettiğini söylemelerine rağmen onlara inanmayıp sultanlarının katlinin arkasından türkü yazdıkları osmanlı.

    sultan abdulazîz'in katlinden sonra halk'ın söylediği türkü. hiçbir halk sadece yemede ortak olan başındakine ölümünden sonra türkü yazmamışdır, yazmaz.

    beni tahttan indirdiler
    dört çifteye bindirdiler
    tersâneye gönderdiler

    uyan sultan azîz uyan
    bak ne hâle geldi cihân

    kolumda makas yarası
    nedir bu derdin çâresi
    yusuf'um ciğer pâresi

    uyan sultan azîz uyan
    kan ağlıyor bütün cihân
  • dadaloğlu şiiri, 'ekende yok biçende yok...'
  • bu cümleyi kullananlar özellikle yerleşik düzene geçmeyi reddeden şia etkisi altında kalmış yörüklerdi. o yüzden onların bu tür ifadeler kullanmaları çok tabii ve pek bir şey ifade etmiyor.
  • bu cümlenin söylenmesindeki bütün saik şii-alevi/bektaşi önderlerin(mesela bir otman baba vardır) yörükler üzerindeki etkisi dolayısıyle merkezi sünni devlet karşısında kendini konumlandırmasıdır. bunlar inançları itibariyle hep osmanlı'nın karşısında oldular. bu sebeble o tür laflar etmeleri beklenebilecek ve garip karşılanmayacaktır.
  • osmanlının etrak-ı biidrak dediklerinin osmanlıya cevabıdır.
  • doğrusu

    şalvarı şaltak osmanlı
    eğeri kaltak osmanlı
    ekende yok biçende yok
    yiyende ortak osmanlı

    olan anonim dörtlüğün son iki dizesi
  • tüm monarşi rejimlerinde değişmeyen kural, gariban eker biçer, hanedan yer. bu dizelerde de osmanlı denen ilkel devlet yapılanmasındaki sömürü sistemi halk deyişleriyle ifade edilmiştir.
  • ulus devlet ile hanedan devleti arasındaki devasa farklardan bihaber olan kendini osmanlı torunu sanan malların anlayamayacağı dizeler.

    hani istanbul'u fethettik, yemen'i fethettik, balkanları fethettik, şurayı fethettik vergiye bağladık falan diyorsunuz ya,

    o fethedilip vergiye bağlanan yerler ile anadoludaki insanların arasında pek bir fark yoktu osmanlı hanedanı için.

    onlar nasıl kılıçla bir hanedana boyun eğmek zorunda bırakıldılarsa, anadolu halkı da aynı şekilde bir hanedana boyun eğmek zorunda bırakılmıştı.

    osmanlı için anadoludaki köylünün tek anlamı vergiydi. osmanlı hanedanı için aldığı her topraktaki insanların anlamı vergiydi. kaynaktı.

    osmanlı ordusu anadolu halkıyla kurulmadı. anadolu halkı hiç de osmanlı aşığı değildi. anadolu halkının osmanlıyı sevmesi için bir gerekçe yoktu çünkü. bu kadar basit.

    sen mesela şuan devlete vergi veriyorsun bir ulus devlette, karşılığında oy veriyorsun, devleti yönetenleri seçiyorsun, yol, su, elektrik, ulaşım vs devletten bir şeyler görüyorsun falan.

    hanedan devletler/imparatorluklar söz konusu olduğunda sen devletten bir şey almıyorsun. ödediğin verginin bir karşılığı olmuyor. sadece asayiş, ve hukuk. hepsi o.

    asayiş de hukuk da sana hizmetten ziyade o devleti ayakta tutmak için gerekli enstrümanlar zaten.

    yani sistem aslında şu:

    buranın ağası benim bana haraç vereceksin.

    sen de köylü olarak sike sike o haracı veriyorsun.

    şimdi burada şu soruyu sormak, fark etmek çok kritik:

    fransızlar, almanlar, ingilizler bir ulus devlet olarak toplu halde 1. dünya savaşına katılmıştı.

    savaşmak zorunluydu ve savaşılmadığında, savaştan kaçarsanız sizi vurması için görevli askerler vardı taburlarda.

    savaşa katılan büyük devletler içerisinde bu üç ülkenin halkı kendini bir ulus devletin parçası olarak görüyordu. milliyetçilik vardı.

    bu da topyekün savaşı olurlu kılıyordu.

    yani elit yeniçeri gibi birlikler ile değil de, halkın sadece vergi değil asker de vermesi durumu. halk asker de veriyordu çünkü milli duygular ile bunu yapıyordu.

    peki osmanlı ve rusya'da ne oldu?

    ne osmanlı ne rusya milliyetçilikten bu devletler kadar etkilenmemişti.

    1) rusya zorla insanları askere aldı, din, milliyetçilik, slavlık falan gibi enstrümanlar kullansa da başta özünde bir ulus devlet olamadıkları için askerleri belli bir noktada savaşmayı reddetti ve devrim yaptı.

    2) osmanlı? bir devrim gerçekleşmedi.

    halkı din ile uyuttular.

    din elden gidiyor diye o kadar insan savaşlarda öldü. ulus devlet olmamamıza rağmen bu halkı çanakkale*'ye, balkanlar'a, hicaz'a, yemen'e yollayan buydu.

    din!

    sadece din!

    *çanakkale bu konuda birazcık farklı ama, ana vatanın işgal ediliyor hissi var orada. yani din olmasaydı diğer cepheleri anadolu halkı umursamazdı ama çanakkale'yi umursardı yine.

    görmesini bilene elbette burada büyük ibretler var. dedelerimize karşılığında neredeyse hiçbir şey vermemesine rağmen haraç kesen, savaş zamanları öyle ya da böyle kandırıp, ve hatta zorlayıp ölüme yollayan bu hanedanı övmek için hiçbir sebebimiz yok.

    hiçbirimiz osmanlı hanedanının torunları değiliz.

    osmanlı'nın " kaynak " olarak kullandığı insanların torunlarıyız.

    bize verdiğimiz verginin karşılığını ve yönetimde gerçek bir söz hakkını veren mustafa kemal atatürk'tür.

    türkiye cumhuriyeti bu bağlamda kesinlikle osmanlı devletinin devamı değildir. ve hatta osmanlı hanedanının tam karşısında yer alır.

    edit: şunları da yazmak istedim:

    sene olmuş 2020, 120 öncesindeki enstürman, din, hala işe yarıyor.

    bir ateist gözüyle yazıyorum, din gerçekten çok enteresan bir şey. devletler için, halkı sömürmek isteyenler için bulunmaz bir enstrüman.

    çünkü din'in çok etkili olmadığı yerlerde şu oluyor:

    ben şimdi sana şunu vereceğim peki sen bana karşılığında ne vereceksin?

    gayet doğal ve mantıklı bir ticaret bu. halklar ve o halkları yönetenler arasında.

    din devreye girdiğinde ise bu ticaret ortadan kalkıyor. toplumları kontrol etmek için tarihte hiçbir şey din kadar etkili olmadı. din bu konuda en popüler ilk afyondu.

    din etkisini yitirmeye başladığında ne oldu biliyor musunuz?

    2. afyon olarak milliyetçilik bulundu.

    günümüzde bir takım aydın gençler kendilerini din masalından kurtarabilse de malesef önemli bir kısmı milliyetçiliğin de tıpkı din gibi toplumları kontrol etmek için ortaya çıkartılmış bir afyon olduğunu göremiyor.

    bunu anlatmaya kalktığımızda bizim hdp'li merveler falan olduğumuzu sanıyorlar. kafalarında bir önyargı ile bize yaklaşıyor, argümanlarımızı, anlatmaya çalıştıklarımızı anlamamak için direnç gösteriyorlar.

    türkiye'deki çoğu ateist özünde bir avrupalı ile daha yakın hissetmelidir. ama o bir uygur türküyle kendini daha yakın hissediyor. bu bir saçmalık.

    kültürel olarak bir ermeni ile yahut bir yunan ile, kafa yapısı olarak ortalama bir avrupalıyla çok daha yakınız birbirimize.

    ne zaman fark edeceksiniz bilemiyorum,

    bir dincinin filistinlileri kendinden görmesi onlar için üzülmesi falan ile sizin uygur türkü, türkmen vs edebiyatı yapmanız arasında hiçbir fark yok.

    etnik benzerliğiniz tarihsel bir bilgiden öte hiçbir anlam ifade etmiyor.

    ama anlatamıyorsun işte. ne zaman konu hakkında 3-5 bir kelam etmeye kalktığında insanlar senin sosyalist olduğunu, feminist olduğunu, hümanist olduğunu, hdp'li olduğunu falan düşünüyor.

    milliyetçilik farklı farklı formlarda var olan bir şey. tek formu yok.

    türkiye'deki milliyetçiler genel olarak bu ayrımın farkında değil. etnik milliyetçiler ile sivil milliyetçilerin argümanlarını harmanlıyorlar. milliyetçiliği tek formda olan bir şey zannediyorlar.

    etnik milliyetçiysen türk kavramı türklük kavramı senin için önemlidir. etnisite bunun önemli bir parçasıdır.

    türk olmayanlara türküm dedirtmek ne kadar sivil milliyetçi söylemlerle yapılsa da eylemsel olarak etnik milliyetçi bir asimilasyondur. türkiye cumhuriyetinde yaşayan insanlar olarak türklüğe, türk milliyetçiliğine ihtiyacımız yok. yanlış anlamayın avrupalı'lar bu coğrafyayı uzun süre turkey, bizi de turkish olarak çağırdılar. etnisiteye bakmaksızın.

    türkiye cumhuriyetinde yaşayıp türküm demenin hiçbir yanlış yeri yok. ve hatta doğru bile. en mantıklısı. anatolian demektense turkish, turk, türk demek daha mantıklı.

    kızdığım nokta ben türküm demek istemeyene zorla bunu dedirtmeye kalkmanız. böyle bir baskı oluşturmanız. bu ancak etnik milliyetçi bir motivasyonla yapılabilir. etnik milliyetçi afyona tabi olmayan insanın bunu yapması için bir sebep yok. kendisini bu ülkenin bir vatandaşı görüyorsa ve türk kelimesi ile rahat değilse öyle ifade etmesin. türkiye cumhuriyeti vatandaşıyım desin. önemli değil. bizi esasen ilgilendirmez.

    yine ayrıca, burada kendimize türk dememiz, diğer turkic milletlerden gelen insanlar ile olan ortak çıkarlarımızı önemsememizi, onlar için bir şeyler hissetmemizi gerektirmez. ışid'in içinde bu turkic milletlerden gelen önemli miktarda insan vardı hatırlatırım.

    türkiye cumhuriyeti vatandaşları olarak ortak çıkarlarımız için hareket etmemiz yeterli. bu ülkede yaşayan herkes için önemli olan tek şey bu devletin sınırları içerisinde vergi veren bireyler olduğumuzun farkına varmak. aynı ülkenin vatandaşı olmak, aynı sınırlar içerisinde yaşamaktan öte birbirimiz için bile ekstra bir anlamımız olmaması lazım.

    bize ne türkmenlerden bize ne uygurlardan bize ne türklükten?

    bu sadece bir afyon.

    ama anlatamıyorsun işte. gerçek olan, önemli olan tek şey türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmak ve bu devlete vergi veren insanların ortak çıkarını umursamak. buna ekleyeceğin her bir ekstra anlamsız.

    etnik milliyetçi argümanlar kullanan insanlar tıpkı din gibi bir enstrümanın kurbanı olduğunu anlamalı artık.

    edit2: entry olur da biraz popülerleşirse benim türk olmadığımı falan iddia edecek olanlar olacak, peşinen ifade edeyim:

    anne tarafım yüzlerce yıldır anadoluda, manav olarak ifade edilen türkler, yerleşik hayata yörüklerden önce geçmiş bir türk boyu. baba tarafım 200 yıl kadar önce falan kırım'dan gelmişler. onlar da kırım türkü. muhtemelen etnik olarak kanımın bozuk olduğunu falan iddia eden insanlardan daha türküm.
  • şalvarı şaltak osmanlı
    eğeri kaltak osmanlı
    çalışırken tek başına
    yiyişte ortak osmanlı
    ...
    ege’de tekerlemesi söylenirdi evvelden...
hesabın var mı? giriş yap