*

  • bir hikaye.

    eksik kurşun
    cengiz doğumuna dair hiçbir şey hatırlamasa da kendisine anlatılanlardan tahmin edebiliyordu, doğduğu gün evi nasıl bir telaş, heyecan ve mutluluğun aldıgını. ebeveynlerinin ilk kez o gün şiddetli olmasa da tartışmış olmaları bile gölgelememis o günkü heyecanlarını. annesi oğluna eski bir savaşci olan kara murat sebebiyle murat adını koymak, babası da edebiyata karşı duyduğu vefayı oğluna yaşar adını koyarak ödemek istiyordu. neyse ki bir dostları hem geçmiş zaman savaşcısı ve modern zaman yazarına ait olan bu ismi bularak, isim tartışması bir kavgaya dönüşmeden son bulmuştu.

    cengiz'in emeklemeye daha 3 aylıkken başlamak istemesı sahip olduğu cesaretinin; 8 aylıkken de konuşmaya başlamasıyla da edebi yönünün yüksek olacagı belliydi çoklarınca. hatta 1 yaşına gelmeden bilinçli adımlarla çok hızlı koşabilmesi ne kadar atik ve çevik olacağı konusunda herkesin bu bebeğe gıptayla bakmasına sebep oluyordu.

    cengiz önce yaşları, sonra sınıfları atlamaya başladı. 10 yaşına geldiginde çevresinde sevilen bir çocuktu ve yaz tatilinde gittiklerı denizde boğulmak üzere kurtardığı bir çocuk sebebiyle de kahraman... okulda da hep en başarılılar arasında yer aldı, okuldaki tek kusuru heyecanına yenilip izinsiz konuşmasıydı ara ara.

    yıllar yılları kovaladı ve bir gün kendine siper ilan ettiği yerde buldu kendini. cephe gerisinde neler olduğunu düşündü, daha dün gibiydı siperinden kalkmasını sağlayan bir ateşkese benzettigi ara. o arada arkadaşlarıyla olan gülüsmeleri, oyunları. simdi ara bitmis, verilen ara adeta sirenleri andıran bir sesle kesilmiş, kalakalmıştı elinde cephanesi hemen yanında teçhizatları ve o an geçtikçe çok ihtiyacı olacak matarasıyla.

    cengiz kendisini 3. dünya savaşının çıkmayacağına inandırdığı günleri gelmişken buldu aklına. simdi bunun değil "kahramanlıklarımın" konuşulması gerek diye düşüncelerini degiştirdi. "bitirmeliyim bu savaşı" bu savaşın uzun yıllar anlatılacağını, bir yerlerde bu savaşı birilerinin ders alarak okuyacağına olan inancı tamdı.

    savaş o kadar hızlı ilerlemisti ki çalan sirenlerin sesinden sonra. her şey sanki gözünün önünde cereyan ediyordu. cephe her iki taraf icın de çok kısa bir süre sonra düşebılirdi. patlamaları çok yakınındaymış gibi hissediyordu. vurulanlar, düşen uçaklar, ölenler, uzvunu kaybedenler hepsi gözlerinin önündeydi. kendisıne gülmeyeceklerini bilse, cephede olan biteni hayal ederken şarapnellerden korunmak icin kendisıni arkasındaki çok sevdiği, aynı mahallede büyüdüğü, aynı okullara gittiği kan kardeşinin üstüne kapaklaması an meselesiydi.

    girdiği savaşın kırılma noktası gelip çatmıstı, bu savaş bitmeliydi. savaşın ikinci kez başlamasından beri, kendine siper ettiği yerden kalkamamıstı. önce matarasını açtı, arkadaşlarının dalgınlığından yararlanarak çok az kalan suyunu içti saklanarak. cepheye atılmamak icin hiçbir bahanesı kalmamışti artık.

    kısa bir aradan sonra kan ter icindeydi yine. ellerinin terini elindekileri bırakamadan silmeye çalıştı. simdiye kadar siperinden kalkmamasıyla bile destan yazdığını belirten bir tavırla etrafını süzdü.. bitirmeliydi ve o öldürücü vuruşu yapıp noktayı koymalıydı bu yazdıgı destana. kaldırdı basını gömdüğü siperden, birazdan neler olacağını tasarladı zihninden. ve büyük bir aşkla silahına sıkı sıkı sarıldı, silahı ateşlemedi, bir kez daha davrandı "hayır bitemez" diye çok cılız bir sesle haykırmak istedi. bozulmus olabileceğini düşündü ve o an hatırladı heyecanla mermilerini nasıl sactığını... savasın sonu olacaktı dedi. yazdıgı destanı kendi eliyle teslim ettiğini düşündü. cesaretini topladı, o sessizligin tam orta yerinde.son kurşunu sıkamımıs askerin silahına mermi takviyesi yapmak istemesi gibi bağırdı yine o her zamanki izinsiz konuşmasıyla. "0,5 ucu olan var mı?"
hesabın var mı? giriş yap