• türkçe'ye arı kovanının ruhu olarak çevrilen, benimse adını yanlı$lıkla "sembolik can sıkıntısının ruhu" olarak algıladığım víctor erice filmi.. ne alakaysa..
    http://www.iksv.org/…m/?content=film&sid=21&fid=159
  • usta yönetmen victor ericein 1973 yapımı ilk uzun metrajı..
    film sembolik anlatımın ufuklarında geziniyor ve seyirciyi şiirsel bir yolculuğa çıkarıyor.. saf sinemanın tadına vardırıyor.. festivalin 25.yılında seyirciye en güzel hediyelerden biri..
  • her izleyişimde yeniden hayran olup victor erice'nin önünde saygıyla eğildiğim, çocukluğun gizemli dünyasını bal rengi görüntülerle anlatan sarsıcı, düşsel, muhteşem güzellikteki film. eğer film kalbinize ulaştıysa izledikten sonra o sihirli sözcükleri sayıklarken bulursunuz kendinizi; "eğer onun arkadaşıysan, onunla dilediğin zaman konuşabilirsin. gözlerini yum ve onu çağır. ben ana'yım, ben ana'yım."
  • çocukların babayla mantar toplama sahnesinde çocukluğuma döndüren film. filme hakim olan sarı rengi es geçmeyelim. ana karakterini oynayan ana torrent'in ve ablasının performansı takdire şayan. kısacası savaş dönemi ispanyasının, iç savaşın dumanının hala tüttüğü ispanyanın küçük bir kasabasında çocuk olma durumları. frankestein'a saygı duruşu ise cabası.
    criterion dvdsini basmıştır bu arada.
  • tan kızılı sinematografisi ve geçtiği dönem itibarıyla tam bir mood filmi. sanki hep gün doğumu ya da batımı sırasında çekilmiş gibi duran, uçsuz bucaksız ovalarda koşan çocukların büyüme hikayesi, sancısı olan bu filmin aynı zamanda 1940 yılında (kelimenin tam manasıyla) zuhur eden hikayesinin ispanya açısından, iç savaşın hemen ertesinde ve ikinci dünya savaşının hemen öncesinde bir döneme denk geldiğini de söylemek lazım. o zaman tam bir geçiş dönemini yansıtan görüntüler daha da anlamlanıyor elbet. sadece teknik işçilik açısından bile nefis olsa da hayal dünyasına ihtiyaç, ölme numarasıyla kardeşi kandırmak, yastık kavgaları gibi mükemmel detaylarla da çocuk olmayı en iyi anlatan filmlerden biri olduğunu net olarak söyleyebilirim. dediğim gibi o zamanın ruhunu, kafasını anlattığından öyle belirgin bir hikayeden bahsetmek zor; arıcılıkla uğraşan babanın yazdıkları, annenin yasak aşkına yazdığı mektup gibi şeyler filmde özellikle muallak kalıyor, yani erice'nin hikayeye kattığı usta işi gizemlerden öteye gitmiyor. ancak epizodik diyebileceğimiz anlar üzerinden de film tam manasıyla beklenen etkiyi yapıyor. özetle el laberinto del fauno gibi marazalı filmleri sevenleri memnun etmeyecek "zayıf" bir hikaye gibi görünebilir, ancak geçtiği dönemi çocuk gözünden anlatmak gibi dramatik sahtekarlıklara girmeden sadece o kafayı muhteşem görüntülerle anlatan tam bir başyapıt dersem siz ne demek istediğimi anlayacaksınız zaten.
  • basit bir sembolizmle çocukarın gözünden ispanya iç savaşını anlatıyor ama öyle göklere çıkarılacak kadar kusursuz bir film olduğunu zannetmiyorum. ayrıca bu filmde baba rolünü oynayan fernando fernán gómez seneler sonra yine ispanya iç savaşını anlatan çok daha güzel bir filmde kısmen benzer bir rolle karşımıza çıkıyor.
    (bkz: la lengua de las mariposas)
  • pera müzesi'ndeki "yakın ve uzak, her 10 yıl için 1 film" gösterimlerinde izlediğim...

    "victor erice’nin bu büyüleyici güzellikteki filmi, sinema tarihinin en unutulmaz çocuk performanslarından birini de içeriyor. 1970’lerin en büyük ispanyol filmi olarak alkışlanan, görsel açıdan son derece zarif bir “uyanış şiiri” olan bu erice filmi, 1940’ların ilk yıllarında, ispanya iç savaşı’nın yankıları taşrada hâlâ duyulurken, küçük bir castilla köyünde geçiyor. bu tam anlamıyla kırsal atmosferde, altı yaşındaki ana, belediye binasında gösterilen james whale’in frankenstein’ın hayal dünyasına giriyor ve bu deneyim, küçük ana’nın çevresi hakkındaki algısını, gerçekliğe kendi yaratıcı amaçları için biçim verme yetisini sonsuza dek değiştiriyor."
  • filmin kilit noktası ana'nın isabel'e "frankenstein kızı neden öldürdü? peki, halk neden frankenstein'ı öldürdü?" sorusunun sorduğu ve verilen cevaplarla yetinmeyip araştırmaya başladığı anda gizlidir. daha sonra yeni sorular eklenir. film, bu sorulardan yola çıkarak gayet sembolik bir dille castilla kırsalında iç savaşa kıyısından şahit olan bir çocuğun kişisel deneyimleriyle bu soruları cevaplandırma ve olanları anlamlandırma uğraşısını ele alır. yakalanan görüntüler ise en sevdiğiniz ressamın en sevdiği eseriyle yarışabilecek güzelliktedir. ve küçük yavru ana ise, beyaz perdede gördüğüm en sevimli yüzdür kesinlikle. sorularına cevap bulamasın büyümek zorunda kalmasın istersiniz.
  • çocukların dünyasını gözler önüne seren, yaşadıkları şeylerden fazlaca etkilendiklerini anlatan, bence değeri anlaşılamamış, harika bir film. izlemek isteyenlerin aklında soru işareti kalmasın diye yazayım, guillermo del toro'nun pan'ın labirenti filmini yaparken bu filmden fazlaca etkilendiği bariz şekilde belli. hatta bu film için pan'ın labirenti'nin altyapısı desem yanılmam...

    --- spoiler ---

    anne ve baba, çocuklarına fazla zaman ayırmıyor. baba kendi projelerinde, anne ise gizli aşkı peşinde... bu olanlar çocukları hiç ilgilendirmiyor. kardeşlerden küçüğü rol model olarak ablasını seçiyor, onun anlattıklarını, yaptıklarını, söylediklerini önemsiyor. işte film burada gerçekten ince bir noktaya parmak basıyor ve bunu anlaşılabilir bir imgesellikle yapıyor. yönetmen sadece tek bir yerde imgesellikten uzaklaşıyor, filmin en kritik, vereceği mesajın en evrensel olduğu yerde, küçük kardeşin izlediği filmin aynı sahnesini yaşadığı yerde, göl kenarında frankestein ile oturduğu sahnede...

    bundan sonrası sizin yorumunuza kalmış. zaten yönetmen orayı uzatmadan sahneyi kapatıyor. ayrıca söylemeden geçmeyeyim, filmin asıl yıldızı küçük kardeşi oynayan ana torrent, övmemi beklemeyin sadece izleyin.

    son sözüm de yönetmene, gerçekten basit bir senaryodan harika bir film çıkarmış. özellikle sabit kamera ile oyuncunun yüzüne zoom yapması filme klas bir hava katmış ki filmin yarısından fazlasında çocuk oyuncular olduğundan bunu yapması tam bir cesaret işi. fakat yönetmen için asıl övgüm manzara ve ışık kullanımına olacak. özellikle son sahnedeki ışık kullanımı için yapacak bir iltifat bulamadım. izleyin ve görün. izlemeseniz bile sadece son sahneyi açın ve o sekans'ı izleyin. tam bir ders...

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap