• yakalamak, sahibi olmak..*
  • eldivenin nasıl giyildiğini anlatan cümle.
  • zorluk derecesi, ele geçirilmek istenenin akışkanlığıyla pozitif korelasyon gösterir. ve ele geçirmek, elde tutmak demek değildir. tutulamayan kayar veya düşer, tıpkı tutunamayan gibi.

    kundera'nın 'milyonda biri bulup çıkarma ve ele geçirme arzusu'na ilişkin şahane bir değerlendirmesinden bir kesit:

    "

    onlarda ne arıyordu tomas? onu onlara çeken neydi? sevişmek aynı şeyin sonsuz tekrarından başka bir şey değil midir sonuç olarak?

    hayır, hiç değil. düşleme sığmayacak bir küçük parça her zaman her sevişmede vardır. bir kadını giyinik olarak gördüğünde, elbette çıplak olarak neye benzeyeceğini aşağı yukarı düşleyebiliyordu (hekimlik deneyimi aşıklık deneyimini tamamlıyordu burada), ama düşüncenin yaklaşıklığı ile gerçeğin kesinliği arasında düşlenemez olanın yarattığı küçük bir boşluk vardı ve onun bir türlü peşini bırakmayan da bu boşluktu. hem sonra, düşlenemeyenin arayışı çıplaklığın ortaya serdikleriyle sınırlı değildir; daha da ötesi vardır: soyunurken nasıl davranacak? erkek onunla sevişirken neler söyleyecek? iniltileri nasıl çıkacak? orgazm anında yüzü nasıl bir biçim alacak!

    'ben'de özgün ve benzersiz olan şey, bir kişide düşlenemeyen ne varsa onun içine gizlenir. düşleyebildiklerimiz herkesin başkaları gibi yaptığı şeyler, insanların ortak yanlarıdır ancak. bireysel 'ben' alelade olandan farklı olan, yani önceden tahmin edilip kestirilemeyen, peçesini, örtüsünü sıyırıp açmak, fethetmek gereken şeydir

    hekimlik çalışmalarının son on yılını sırf insan beyni üzerinde yoğunlaştıran tomas, 'ben'ini ele geçirmekten daha zor bir şey olmadığını biliyordu. hitler'le einstein ya da brejnev'le soljenitzin arasındaki benzerlikler ayrılıklardan fazladır. sayılarla söylersek, dokuz yüz doksan dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz oranında benzerliğe karşın milyonda bir benzeşmezlik vardır.

    tomas’ta o milyonda biri bulup çıkarmak ve ele geçirmek arzusu bir saplantı halindeydi; bu milyonda biri saplantısının çekirdeği olarak görüyordu. saplantısı kadınlar değildi; onların her birindeki o düşleme sığmayan parçaydı; başka bir deyişle bir kadını hemcinslerine benzemez yapan o milyonda birin kendisiydi. (işte belki burada da cerrahlık tutkusu ile kadınlara olan tutkusu birleşiyordu. sevgilileriyle birlikte olduğunda bile, o hayali neşteri elinden bırakamıyordu bir türlü. onların içinde, ta derinde yatan bir şeye sahip olmak istediği için, onları yarıp açmak gereğini duyuyordu.)

    elbette, bu milyonda bir benzeşmezliği neden başka yerde değil de cinsellikte aradığını sorabiliriz. aynı şeyi, diyelim ki, bir kadının yürüyüş biçiminde, mutfakla ilgili kaprislerinde ya da sanatsal zevkinde neden bulamıyordu?

    kuşkusuz, o milyonda bir benzeşmezlik insan varlığının her alanında vardır, ama cinselliğin dışındaki bütün alanlarda göz önündedir, bu nedenle de birinin bulup çıkarmasına, neştere gerek duymaz. kadının biri peyniri yemeğin sonunda yemekten hoşlanır, bir başkası karnabahardan nefret eder ve böylelikle her biri kendi özgünlüğünü ortaya koymuş olur. ama gene de, kendi konu dışılığını, alakasızlığını sergileyen bir özgünlüktür ve kendisine pek aldırmamamız, kendisinden değerli bir şeyler beklemememiz konusunda uyarır bizi.

    yalnızca cinsellikte değerli ve az bulunur olur o milyonda bir benzeşmezlik, çünkü uluorta görülemeyeceği için, fethedilmesi, ele geçirilmesi gerekir. daha elli yıl öncesine kadar, bu ele geçirme biçimi epey zaman (haftalar, hatta aylar!) alır ve ele geçirilen nesnenin değeri ele geçirmeye harcanan zamanla oranlı olurdu. ele geçirmeye harcanan zamanın çok daha kısaltıldığı günümüzde bile, cinsellik bir kadının 'ben'inin gizini içinde tutan bir kasa olmayı sürdürüyor sanki.

    demek ki tomas'ı kadınların peşi sıra sürükleyen, zevke duyulan istek (zevk fazladan gelen bir şey, işin cabasıydı) değil, dünyayı sahiplenme (uzanmış yatan dünyanın bedenini neşteriyle yarıp açmak) isteğiydi.

    "

    milan kundera - nesnesitelna lehkost byti
  • kendinden geçmeden ele geçiremezsin.
    şehri, kaleyi zaptedebilirsin, ama püskürtüleceksin.
    şehir! işgal edileceksin. püskürteceğini bilerek mi çağırıyorsun?

    "elden aldırmak" kaybetmek, kaçırmak, kaptırmak anlamlarına geliyor. elden aldırmak bir yerde ele geçirmek kalıbının zıddı veya tersi.

    "bizim kötülükten haberimiz yok, ama kötülük bizi sahiplenmiş." carl gustav jung - erinnerungen traume gedanken

    "genellikle mutluluğu mümkün kılacak şeyi ele geçirdiğimiz anda, aynı akşamda olmaz mutluluğun elimizen çalınması. çoğunlukla bir süre çabalamayı, ummayı sürdürürüz. şartları aşmayı başarırsak, doğa dıştaki savaşımı içimize taşır ve yavaş yavaş kalbimizi değiştirerek sahip olacağı şeyden başkasını arzulamasına neden olur. genellikle mutluluğu mümkün kılacak şeyi ele geçirdiğimiz anda, aynı akşamda olmaz mutluluğun elimizen çalınması. çoğunlukla bir süre çabalamayı, ummayı sürdürürüz. şartları aşmayı başarırsak, doğa dıştaki savaşımı içimize taşır ve yavaş yavaş kalbimizi değiştirerek sahip olacağı şeyden başkasını arzulamasına neden olur. (...) tabiat şeytanca bir kurnazlıkla, bizzat bu ele geçirişi mutluluğun yok edilmesine alet eder." marcel proust - a l'ombre des jeunes filles en fleurs

    "demek ki yaratıcı edim, yarattığı ya da yeniden canlandırdığı birkaç nesne aracılığıyla, dünyayı yeniden ele geçirme ereğini güder. her resim, her kitap varlığın bütünlüğünün yeniden ele geçirilişidir; her sanat yapıtı bu bütünlüğü seyircinin özgürlüğü önüne getirir. çünkü sanatın son ereği de budur: dünyayı olduğu gibi, ama sanki kaynağını insani özgürlükten alıyormuş gibi göstererek yeniden ele geçirmek, yakalamak." jean-paul sartre - edebiyat nedir

    "ele geçirerek değil, ele geçirmeyi redderek mutluluğa ulaşabiliriz." aleksandr soljenitsin

    (bkz: hapazlamak)
    (bkz: egavlamak)
    (bkz: kontrol etmek), etkilemek, etki alanı
  • kişiye, taraflara göre değişim gösterebilen eylem/tepki bütünü. örnek vermek gerekirse: osmanlı imparatorluğu'nun istanbul fethi, türk islam kaynaklarına şanlı bir fetih olarak geçse de, bizans imparatorluğu açısından bu konstantinopol'ün işgal edildiği bir eylemdir.
hesabın var mı? giriş yap