• güney italya felsefesinde bulunan bu okul, mutlakiyetin olabileceğini savunur(doxa dışında)
    heraklit'in fikirlerinin tam zıttını savunduklarını söylenebilir.
    (bkz: güney italya felsefesi)
    (bkz: doxa)
    (bkz: heraklites)
  • parmenides'in ve elealı zenon'un önderliğini yaptığı okul. çoğulluk ve değişimin, algılarımızın tersine, var olmadığını ve özellikle de hareketin sadece bir yanılsamadan ibaret olduğunu savunan felsefe okulu.

    görsel
  • elea felsefesi, belli hatlarıyla pythagoras okulunun fikir olarak devamıdır. bu okulun kurucusu olan parmenides, pythagoras’ın öğrencisi ile uzun süreler bir arada bulunmuş, o kadar ki bu son derece yoksul ama olgun adama ölümünden sonra türbe yaptıracak kadar bağlanmıştır.
  • parmenides tarafından kurulmuştur. varlık kavramını tümdengelimsel bir argümantasyonla ele alıp, varlığın değişmez, ezeli ebedi bölünmez olduğu sonucuna vardılar. dünyanın sadece akıl yoluyla keşfedilebileceğini düşünerek rasyonalizmin temelini attılar.
  • merek ettiğim şu bu okullara gidip bütün gün kafa patlatanlar ne yer ne içerdi , elbette çalışmadıklarına eminim yardımlar ile mi geçinirlerdi 3 bin yıl evvel dahi olsa geçim derdi vardı sanırım, şimdiki gibi prof maaşı falan da yoktu elbette.
  • elea okulu da miletli düşünürlerle aynı doğrultuda, varlığın özünün tek bir cevherde bulunduğunu savunmuşlardır. ancak elealılar, miletli düşünürlerin ortaya attığı varlığın temeli olan cevherin ne olduğu sorunsalını, bir adım daha ileri götürerek tekil varlıkların çokluğu ve çeşitliliğinin, her şeyin temeli olan bir’den nasıl ve ne şekilde meydana geleceği sorunsalıyla uğraşmışlardır. birlik ve çokluk, varlık ve oluş, hareket ve durgunluk sorunu herakleitos’un olduğu gibi, elealıların da başlıca tartışma konusu olmuştur. ancak elealı parmenides bir ve tek olanın mutlak birliğini ve gerçekliğini öne sürdüğü şiirinde herakleitos’un görüşlerine karşı çıkmıştır. parmenides var olmayana karşıt olarak var olan varlık fikriyle yola çıkmış, var olan varlığın bir başlangıcı olamayacağı gibi bir sonu da olamayacağını, onun şimdi var olduğunu, sürekli ve bölünemez olduğunu öne sürmüştür.

    parmenides’ten önceki düşünürler, deneyimlerin düşünme yoluyla işlenmesi üzerinde dururken parmenides, düşün tarihinde ilk defa, varolanın niteliklerinin salt düşünme yoluyla irdelenmesi fikrini ortaya atmıştır. “düşünce de varlık’tan farklı değildir, çünkü varlık’tan başka bir şeyin değil, bizzat onun düşüncesidir. doğru olan yegane kavrayış bize, her şeyde değişmeyen varlığı, yani aklı gösteren kavrayıştır; diğer taraftan varoluşu, yok oluşu ve değişimi, şeylerin çokluğunu ve çeşitliliğini, yani var olmayanın bir varlığını taşıyan duyular, her türlü hatanın kaynağıdır” (parmenides, fr. 8.34ff; akt. zeller, 2008: 80).

    hem “hem herakleitos, hem de parmenides duyuların verilerine güvenmemiş, duyulara karşıt olarak düşünmeyi temel almışlardır. ancak bunu birbirine zıt yollardan yapmışlardır. duyuların, varlığın kalıcılığıyla ilgili bir yanılsamaya yol açtığını iddia eden herakleitos, her zaman değişim halinde olan, özü değişim olan ateşi, değişmeyen kalıcı töz olarak ortaya atmıştır. buna karşın parmenides, görünüşteki oluş ve bozuluşun, duyuların yanılsamasından kaynaklandığını görmüş, onun arkasındaki değişmeyen hep var olan varlığı öne sürmüştür.

    parmenides’e göre, eğer söz edilebilecekse yalnızca “bir varlık vardır” (esti gar einai). bu değişmeyen, hep var olan varlık, parmenides’e göre, her şeyin “ortak temeli” dir (capelle, 1994: 145). varlık değişmeyen, ebedi, zaman dışı olandır. bir olan (varlık), doğmamıştır, yok olmayacaktır, değişmez, sonu yoktur, sarsılmazdır. var olan meydana gelmiş bir şey olsaydı var olmayan, bir şeyden meydana gelmiş olacaktır. yok olsaydı yerine, bir var olmayanın geçmesi gerekecektir. dolayısıyla değişmeden söz edilmez. çünkü; değişme de kısmen yok olmadır. bir, bölünebilir de değildir, çünkü eğer bölünebilirse parçaları arasına, bir olmayanın girmesi gerekir. parmenides’in görüşlerini şu dizeler özetlemektedir:

    “‘o’ vardır, olmaması olanaksızdır; ‘o’ yoktur var olmaması zorunludur.”

    parmenides bu dizelerde ifade edilen açmazı “o ya vardır ya yoktur! böylece yollardan birini düşünülemez ve ifade edilemez diye reddetmeye çünkü o doğru olanı değildir, diğeriniyse tek doğru yol diye seçmeye kesin karar verilmiştir” (capelle, 1994: 147) diyerek aşar. parmenides’in şiirlerinde tanrıça parmenides’e duyularından çok mantığı izlemesini çünkü, sadece mantıkla varlığın bir ve tek olduğunun anlaşılabileceğini vurgular. duyularsa sadece, şeylerin birbirinden nasıl ayrıldığına ve sayılarına ilişkin bilgi verir. parmenides’in varlığın mükemmel bir bütün, yani bir ve tek olarak salt düşünmeyle kavranılabileceği görüşü, ilerde platon’un idealar kuramını geliştirmesinde rol oynayacaktır. parmenides’in şiiri, saf varlık ve saf düşünme alanını, algı ve kanılar dünyasının tam karşısına koymuştur. bu alan, aynı zamanda, hakiki bilginin (episteme) zemini olan, platon’un değişmez, kalıcı idealarının ya da formlarının alanıdır.
  • elea okulu da miletli düşünürlerle aynı doğrultuda, varlığın özünün tek bir cevherde bulunduğunu savunmuşlardır. ancak elealılar, miletli düşünürlerin ortaya attığı varlığın temeli olan cevherin ne olduğu sorunsalını, bir adım daha ileri götürerek tekil varlıkların çokluğu ve çeşitliliğinin, her şeyin temeli olan bir’den nasıl ve ne şekilde meydana geleceği sorunsalıyla uğraşmışlardır.

    birlik ve çokluk, varlık ve oluş, hareket ve durgunluk sorunu herakleitos’un olduğu gibi, elealıların da başlıca tartışma konusu olmuştur. ancak elealı parmenides bir ve tek olanın mutlak birliğini ve gerçekliğini öne sürdüğü şiirinde herakleitos’un görüşlerine karşı çıkmıştır. parmenides var olmayana karşıt olarak var olan varlık fikriyle yola çıkmış, var olan varlığın bir başlangıcı olamayacağı gibi bir sonu da olamayacağını, onun şimdi var olduğunu, sürekli ve bölünemez olduğunu öne sürmüştür.

    parmenides’ten önceki düşünürler, deneyimlerin düşünme yoluyla işlenmesi üzerinde dururken parmenides, düşün tarihinde ilk defa, varolanın niteliklerinin salt düşünme yoluyla irdelenmesi fikrini ortaya atmıştır.

    “düşünce de varlık’tan farklı değildir, çünkü varlık’tan başka bir şeyin değil, bizzat onun düşüncesidir. doğru olan yegane kavrayış bize, her şeyde değişmeyen varlığı, yani aklı gösteren kavrayıştır; diğer taraftan varoluşu, yok oluşu ve değişimi, şeylerin çokluğunu ve çeşitliliğini, yani var olmayanın bir varlığını taşıyan duyular, her türlü hatanın kaynağıdır” (parmenides, fr. 8.34ff; akt. zeller, 2008: 80).

    hem herakleitos, hem de parmenides duyuların verilerine güvenmemiş, duyulara karşıt olarak düşünmeyi temel almışlardır. ancak bunu birbirine zıt yollardan yapmışlardır. duyuların, varlığın kalıcılığıyla ilgili bir yanılsamaya yol açtığını iddia eden herakleitos, her zaman değişim halinde olan, özü değişim olan ateşi, değişmeyen kalıcı töz olarak ortaya atmıştır. buna karşın parmenides, görünüşteki oluş ve bozuluşun, duyuların yanılsamasından kaynaklandığını görmüş, onun arkasındaki değişmeyen hep var olan varlığı öne sürmüştür.

    parmenides’e göre, eğer söz edilebilecekse yalnızca “bir varlık vardır” (esti gar einai). bu değişmeyen, hep var olan varlık, parmenides’e göre, her şeyin “ortak temeli”dir (capelle, 1994: 145). varlık değişmeyen, ebedi, zaman dışı olandır. bir olan (varlık), doğmamıştır, yok olmayacaktır, değişmez, sonu yoktur, sarsılmazdır. var olan meydana gelmiş bir şey olsaydı var olmayan, bir şeyden meydana gelmiş olacaktır. yok olsaydı yerine, bir var olmayanın geçmesi gerekecektir. dolayısıyla değişmeden söz edilmez. çünkü; değişme de kısmen yok olmadır. bir, bölünebilir de değildir, çünkü eğer bölünebilirse parçaları arasına, bir olmayanın girmesi gerekir. parmenides’in görüşlerini şu dizeler özetlemektedir:

    ‘o’ vardır, olmaması olanaksızdır; ‘o’ yoktur var olmaması zorunludur.

    parmenides bu dizelerde ifade edilen açmazı “o ya vardır ya yoktur! böylece yollardan birini düşünülemez ve ifade edilemez diye reddetmeye çünkü o doğru olanı değildir, diğeriniyse tek doğru yol diye seçmeye kesin karar verilmiştir” (capelle, 1994: 147) diyerek aşar. parmenides’in şiirlerinde tanrıça parmenides’e duyularından çok mantığı izlemesini çünkü, sadece mantıkla varlığın bir ve tek olduğunun anlaşılabileceğini vurgular. duyularsa sadece, şeylerin birbirinden nasıl ayrıldığına ve sayılarına ilişkin bilgi verir. parmenides’in varlığın mükemmel bir bütün, yani bir ve tek olarak salt düşünmeyle kavranılabileceği görüşü, ilerde platon’un idealar kuramını geliştirmesinde rol oynayacaktır. parmenides’in şiiri, saf varlık ve saf düşünme alanını, algı ve kanılar dünyasının tam karşısına koymuştur. bu alan, aynı zamanda, hakiki bilginin (episteme) zemini olan, platon’un değişmez, kalıcı idealarının ya da formlarının alanıdır.

    ***

    capelle, w. (1994). sokrates’ten önce felsefe. (çev: o. özügül), istanbul: kabalcı yay.

    zeller, e. (2008). grek felsefesi tarihi. (çev. a. aydoğan), istanbul: say yayınları.
hesabın var mı? giriş yap