elisa day
-
(bkz: where the wild roses grow).
-
(bkz: kylie minogue)
-
çözemediğim çocuk kadın. bekaretini kurban ettiği aşk mı yoksa kalibre kapitalist sahiplenme hisleri miydi, kirli sari varos tonundan mı göçtü yoksa aids'e mi kurban gitti ne... ama adı elisa day imiş "living dead dolls" diye adlandırılmadan önce.
(bkz: test of time) -
neslini bilmediğim çaylak. sürprizlerle dolu ve sürpriz yazarken ne kadar kasıldığımın farkında.
-
uzaklarda şimdi. istek parçalar yapmak istiyorum kendisine. kokulu selpaklara yazsam daha makbule geçerdi muhtemelen ama böyle de sever belki; önce rafet'ten o şimdi çok uzaklarda, sonra ogün sanlısoy'dan aramadım ama elim gitti telefona dizeleri çınlasın kulaklarında.
-
gecelerim uzun oluyor o yanımda olmayınca. okursa "klişen batsın" da der şimdi ama asıl batması gereken kendisinin çağrı kültürü.
-
-
lise zamanlarımda tanıştığım, messenger'da çok ilginç paylaşımlar yapan kadın. bir türlü tanışamamıştık yaşıyorsan bul beni.
-
kafası taşla ezilerek öldürülmüş kurgusal kadın karakter. çok güzel olduğu ve yaban gülüne benzediği rivayet edilir.
üç gün önce tanıştığı aşığı ile çıktığı doğa gezisinde hunharca katledilmiştir. katili savunma olarak "all beauty must die" demiş deliye yatıp cezadan yırtmaya çalışmıştır.
(bkz: kylie minogue)
(bkz: nick cave)
(bkz: where the wild roses grow) -
zamanında bir yetmişlik tekila, bir kilo limon, yeterince tuz ve bir miktar turşu ile 48 saat kesintisiz dinlediğim şarkının ana karakteri.
(şimdiki kafam olsa iki tane yüzlük rakı ile girerdim o seansa)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap