14 entry daha
  • "özgürleşme"nin yanı sıra, "özgürleşim" diye de çevriliyor türkçe felsefe, sosyal bilim vs. literatüründe. bu doğal olarak emancipatory: özgürleşmeci ya da özgürleşimci şeklinde devam ettiriliyor. ama bir sıkıntı, "emancipated"ın "özgürleşim"den türetilerek nasıl karşılanacağında. bu önemli, çünkü özgürleşme yerine sırf özgürleşimin kullanılması gerekiyor gibime geliyor. hakaten, nasıl karşılayacağız?

    sıkıntı şöyle bir ek sorundan doğuyor: ingilizce'de bu meseleye temas eden ama birbiriyle ayrımlı olan dört önemli kavram mevcut: liberation, freedom, salvation, emancipation.

    bunları birbirinden tam olarak nasıl ayırmalıyız? benim önerim şu: "özgürleşme"yi liberation'a tahsis edelim, emancipation böylece özgürleşim ile sabitlensin. freedom zaten özgürlük o konuda sıkıntı yok, salvation'a da kurtuluş diyelim (öyle deniyor genel olarak), olsun bitsin. ayrımların üzerini çizmemek için bu özel gayret zorunlu (benim önerimdeki gibi ayrılmaları zorunlu anlamında değil, ama öyle veya böyle, türkçede de bir ayrım yapmak zorunlu demek istiyorum), çünkü ayrımlar gerçek, içeriksel farklara tekabul ediyorlar. bu içerikleri aşağıdaki gibi açıklamaya çalışayım (ama bunların çok somut, kesin yargılar olmadığı, yanlışlara açık olduğunu da belirteyim):

    salvation'da hafiften bir teolojik, bir eskatalojik, ereksel çağrışım, selamete yakınsayan anlamlar var, hatta selamet olarak çevrilmesi daha doğru bile olabilir. yine aslında, "kurtuluş" kelimesi emancipation'a da çok yakın, ama salvation'ı da bir şekilde karşılamak zorundayız ve hazır yerleşmişi var, ne yapalım? malesef ulus devlet kafası dil devrimiyle halihazırdaki nefis bir zenginliğe kıyıp baştan bir dil *icat etme* projesine giriştiği için elimizdeki malzeme çok kısıtlı, kıt kaynaklarla geçinmeye çalışıyoruz resmen. (bir steve vai şarkısını dört telli bir gitarla çalmaya çalıştığınızı düşünün.) belki kurtuluş'u dudak bükerek literatüre yerleştirmek yerine, selamet'in *tam olarak* uyup uymadığını, ona alternatif beş altı farklı osmanlıca kelime ile tartışıyor olacaktık şimdi.

    freedom, epey soyut ve genel kalıyor diğerleri yanında. sanıyorum aralarındaki en kapsayıcı nitelikte olanı bu, o yüzden hakkında burada söyleyeceklerim de kısıtlı. tarifine girmeye çalışmam beni teknik bir terim tartışmasından çerçevesi şu an için fazla geniş bir felsefe tartışmasına götürecektir, onu bu terimle değil, aşağıdaki emancipation'la ve kısıtlı yapmak istiyorum.

    liberation, dediğim gibi yine "bir şeyden kurtulma" anlamı içerse de, hem o şey emancipation'daki kadar spesifik, somut, belirli olmak zorunda değil, hem de sanki o şeyden kurtulduktan sonra erişilen bir tam serbestlik göndermesi var. (aslında bana bıraksalar, liberation'ı tam olarak "serbestleşme" diye karşılardım, ama özgürleşme iyice yerleşmiş). yani sanıyorum "serbest kalma," "özgürlüğüne kavuşma" şeklinde bir içerik taşıyor liberation. mesela, kafesten "liberate" olmuş bir kuş, artık "serbestliğine kavuşmuş, özgür" bir kuştur. (umarım kavramı fazla zorlamıyorumdur).

    emancipation'ın özgüllüğü şurada: emancipation, hep verili, önceki bir kölelikten, esaretten, kısıttan, sınırdan, yokluktan kurtulmak, sıyrılmaktır, ve ardından gelen bir tam serbestlik, bir sınırsızlık, bir "özgürlüğüne kavuşma" göndermesi yoktur. örneğin, kürt bir işçi kadın, istismarcı bir romantik ilişkiden "emancipate" olabilir, ama o hala "özgür" değildir zira kapitalist üretim tarzında süregiden efendi hizmetkar ilişkisinin, ezilen kürt kimliğinin bir tarafıdır. cezaevinden çıkan bir hükümlü keza artık cezaevi koşullarından emancipated'dir, ama onu sabıkası nedeniyle hayatta kimbilir ne gibi kısıtlar, yokluklar, esaretler bekliyor olacaktır.

    örneğin, "özgür (free) bir kuş" var diyelim yine. ona "sen *neyden* özgürleştin yavrucum?" diye sormak her zaman anlamlı olmaz. ama "özgürleşmiş, serbest kalmış" (liberated) bir kuş için bu soru bir şey ifade eder.

    keza "emancipated" bir kuşa sorulacak "neyden emancipate oldun canım sen?" sorusu, her zaman, yani mecburen mantıklı ve geçerli bir sorudur, hatta kuş o soruyu adeta davet eder, ve bu sefer, o "özgür bir kuş" değildir, örneğin, küresel ev hayvanı piyasası için afrika'da tutsak alınıp satılmak üzere kıtadan kıtaya işkence koşullarında nakledilirken paris'te kafesinden kaçmış (kafesten emancipate olmuş) olabilir, ama karnı çok açtır ve insanlık doğayı fena halde işgal ettiği için bu ihtiyacını giderebileceği yeterli kaynaktan yoksundur, bu kısıtlar altında habitatından uzak bir beton yığınında yaşam mücadelesi verir (bkz: yokluğun nedenselliği). roy bhaskar'ın böyle belirli bağlamlarda çoğu zaman özgürleşme ve özgürlük yerine özgürleşim'i tercih etmesi tesadüf değildir. işi iyice somutlaştırmak gerekirse, bhaskar bu kavramı şöyle tanımlar (çeviri biraz ayaküstü oldu, hafiften kırpıldı ve kolayıma gelecek bir biçimde yapılandırıldı, eksiksiz halini merak edenler için orjinalini de koyuyorum):

    "it is my contention that that special qualititative kind of becoming free or liberation which is emancipation, and which consists in the transformation, in self-emancipation by the agents concerned, from an unwanted and unneeded to a wanted and needed source of determination, is both causally presaged and logically entailed by explanatory theory, but that it can only be effected in practice. emancipation, as so defined, depends upon the transformation of structures, not the alteration or amelioration of states of affairs. in this special sense an emancipatory politics or practice is necessarily both grounded in scientific theory and revolutionary in objective or intent."

    (scientific realism and human emancipation*, s. 171)

    -

    "özgür olmanın* ya da özgürleşmenin* nitelikli bir türü olan özgürleşim, ilgili faillerin kendilerini istenmeyen ve ihtiyaç duyulmayan bir belirlenim kaynağından, istenen ve ihtiyaç duyulan bir belirlenim kaynağına doğru özgürleştirmeleri yoluyla gerçekleşen bir dönüştürme faaliyetinden oluşur. açıklayıcı teori özgürleşime hem nedensel olarak alamet eder, hem de onun mantıksal gerekliliğini içerir ama özgürleşim yalnıca *pratikte* meydana gelebilir. bu şekilde tanımlanmış bir özgürleşim, mevcut ahvalin tadilat ya da ıslahatına değil, yapıların dönüştürülmesine bağlıdır. bu özel anlamda özgürleşimci bir politika ya da pratik, zorunlu bir biçimde hem bilimsel teoriyle temellenmiş, hem de amacında veya niyetinde devrimci olmalıdır."

    bu kavram içeriklerinin ve türkçe karşılık önerilerinin hala çok iddialı olmadığını tekrar hatırlatayım, bu uzun bahsi kapayayım artık.
21 entry daha
hesabın var mı? giriş yap