• ilgisi alakası olmayanın çok da ilgilenmemesi gereken farktır.

    ama yinede;

    empresyonizm: 19. yüzyılda fransa'da ortaya çıkmıştır. sanatçılar doğadaki oluşumları gerçeklikleriyle değil kendi izlenimleriyle anlatmayı hedeflemişlerdir. bu yüzdendir ki görüşler sanatçıdan sanatçıya değişir. ayrıca akım, özellikle, resimde kendini göstermiş, ışık ve renkler önemsenmiştir.

    ekspresyonizm: 20. yüzyılda almaya'da ortaya çıkmıştır. tıpkı empresyonistler gibi doğanın gerçekliğiyle değil hissedildiği gibi yorumlanmasını desteklemiştir. akımın sanatının amacı gerçekte olan çizgileri düzenleri kalıpları içten gelen şekilde değiştirmek, biçimini bozmaktır.

    en belirgin fark; çıkış yerleri ve yüzyıllarıdır.
  • empresyonizm yani izlenimcilik insanın görme duyusu ile iç dünyası arasındaki ilişkiye bağlıdır. ekspresyonizm yani dışa vurumculukta ise iç gözlem hakimdir. biraz daha açmak gerekirse;

    empresyonistler iç dünya'da hissedileni, ekspresyonistler ise dış dünya'da görülenlerin saf halini, iç gözlem yöntemiyle anlatılmak istenilen şeyi anlatır. gerçek görülen değil sanatçının yarattığıdır.

    ayrıca ekspresyonistlerde sanatta fayda anlayışı da hakimdir. fakat asla toplumcu değillerdir.
  • empresyonistler durumu algilar ekspresyonistler her ani
  • empresyonistler gerçek görüntüyü çizmek isterler ve bunun anı çizmek olduğunu düşünürler. ekspresyonistlerin ise görüntüyü çizmek gibi bir dertleri yoktur, onlar gördüklerini iç dünyalarındaki yorumlamayla kağıda aktarırlar. ama tabi resim sanatındaki akımları, tanımlar üzerinden kesin çizgilerle 2 kutba ayırmak çok da şart değildir ve ne kadar doğrudur bilmiyorum.
  • ekspresyonizm, empresyonizm'e bir tepki olarak doğmuştur. burjuva döneminin bir eseri olan empresyonizm'de gözler konuşmaz sadece seyreder; soruyu duyar ama cevap vermez, kulağı vardır ama ağzı yoktur.

    zaten burjuva dönemi insanı sadece kulaktır. dinler ama konuşmaz, ağzı yoktur. ekspresyonist ise insanlığın ağzına vurulmuş kilidi söküp atar. insanı basit bir alete dönüştüren, kendi işinin aracı haline getiren, makinelerin hizmetine sokup onu duygusuzlaştıran, ruhsuzlaştıran uygarlığa karşı bir tepkidir. makineleşmenin ve düzenin eline geçmiş olan insanlığın geri kazanılma çabasıdır.
  • emin olmamakla birlikte, (bkz: ekspresyonizm)'i (bkz: empresyonizm)in sürrealizme batırılmış hali gibi düşünmüşümdür.

    fotoğraf olarak düşünürsek empresyonist bir sanatçı fotoğrafın sadece ışık ayarlarıyla oynarken; ekspresyonist sanatçı baya manipülasyon yapmıştır.
  • kelime olarak birbirlerinin zıttı gibi görülseler de aslında fonetikte olduğu kadar kontrast kavramlar değildir bunlar. nesnel değil kişisel olmaları, gerçekleri değil o gerçeklerin algılanış biçimini ön plana çıkarmaları gibi yönlerden dolayı ikisi de avangard akımlar olarak doğmuşlardır. ekspresyonizm, bir bakıma empresyonizmin araladığı kapıyı açarak daha ileri taşımıştır.

    ayrıldıkları noktalar ise özellikle şunlardır:

    -empresyonistlerin teması genellikle doğa ve manzaradır.
    -manzarayı onlarda uyandırdıkları duygu ve izlenimle çizerler ki adları bu yüzden izlenimcilerdir.
    -resimler ekseriyetle fludur. bu yüzden resimleri daha çok bir manzaranın akılda kaldığı ya da rüyada görüldüğü hali gibidir.
    -gerçeği tamamen değiştirmez, sadece biraz bozarlar. boyutlarla, biçimlerle vs. oynamazlar.
    -ışıkla oynamayı severler.
    -açık alanda çalıştıkları için resimlerinde kısa ve aceleyle atılmış darbeler görülür.

    -ekspresyonistlerin belirgin bir teması yoktur.
    -biçim bozma ve abartı elzemdir, estetik kaygıları bulunmaz.
    -kalın çizgiler, patlayan renkler kullanırlar.
    -çizdikleri subjeye değil, onun çağrışımıyla bir duygu ifade etmeye odaklanırlar. yani subjeyi fikirlerini anlatmak için araç olarak kullanırlar hatta bazen eserde bir subje olup olmadığı bile belli değildir.
    -empresyonist eserler melankoli, özlem, yalnızlık gibi daha naif duygulardan beslenirken ekspresyonist eserlerde yıkım, bunalım, korku gibi uç duygular hakimdir. zaten ww1'in buhranıyla başlamış bir akımdır.
    -çoğunlukla atölye işi olduklarından eserlerde daha özenli ve artistik darbeler görülür.
  • müzikte çok farklıdır. empresyonist melek, ekspresyonist şeytandır.
  • empresyonizm ışığın peşindedir. genelde açık hava, manzara resimleri yaparlar ve resme başladıkları andaki ışık bozulmadan hızlıca resmi bitirmeleri gerekir. realizme karşı hatta genel olarak çizgisel üsluba karşı doğmuştur. gözlerin odaklandığı nokta dışındaki alanları, odaklandıkları nokta kadar keskin görmediğini savunur ve esas gerçekçi resimleri kendilerinin yaptığını ileri sürerler. zaten türkçesi de izlenimcilik. sanatçılar izlenimlerini resmetmişler demek oluyor bu.

    empresyonizm çağdaş sanatı açan kapıdır. ikiye ayrılır, post empresyonizm ve neo empresyonizm. post empresyonizmdeki bir çok sanatçı aynı zamanda ekspresyonist olarak da değerlendirilmektedir. mesela van gogh, gauguin. cezanne desek kübizmin fikir babasıdır. sanat çizgisel üslupla her yeri ayna yansıtmış gibi resimlemenin dışına çıkınca bambaşka yollar bulmuş kendine. bu yollar da dişli çarkları gibi birbirine geçen anlayışlar oluşturmuş diyebiliriz.

    ekspresyonizme gelecek olursak zaten türkçesi dışavurumculuk. yani sanatçı gerçeklikleri kendi duygu dünyasından geçirip değiştirip, dönüştürüp yorumlayıp, dışa vuruyor diyebiliriz.

    empresyonizmde anı, gördüğünü, izlenimlerini hızlıca ışık kaçmadan resmetmek varken ekspresyonizmde ışıkla bir kavga yok, gördüğünü resmetme telaşı yok, nesneleri kendi duygu ve düşünce süzgecinden geçirerek yorumlama, yansıtma kaygısı var. bu bakımdan ekspresyonizm zaten post empresyonizme de göz kırpar.
  • empresyonizm anı yakalamaktır. bir nevi fotoğraf çekmektir. ekspresyonizm ise anda kalamamak, düşünmek ve düşünceleri aktarmaktır. özetleyecek olursak birinde an, diğerinde süreç vardır.
hesabın var mı? giriş yap