• mel gibson (william wallace) karısının intikamını almak için köyüne geri döner ve her ne kadar hangi ara köydekilerle organize olduğunu anlamamış olmama rağmen, ortalığı birbirine katar ve karısını öldüren ingiliz yavşağı yokuş aşağı yerde yuvarlayarak karısının infaz edildiği direğe kadar sürükler..ayağa kaldırır, masmavi gözleriyle adamın gözlerinin içine bakar, herkes ne konuşacağını beklerken, boğazını keser..işte bu sahne beni çok etkilemiştir..insan birşey söylemek ister, nasıl yaptın, ne istedin ondan tarzı birşeyler duymak ister ama adam son derece net..bir sn'de işini bitirir..intikam soğuk yenen yemektir derler ama hiçbirşey sıcak yemeğin yerini tutmuyormuş demekki..ilk seyredildikten 17 yıl sonra bile akıllarda kazınmış olan sahnelerdir bunlar boyle..
  • moulin rouge'dan:

    http://www.youtube.com/watch?v=whjbdggzh3o

    aslında sahnenin bu kadar yıl geçmesine rağmen tarafımdan unutulmamış olmasının başlıca nedeni tabi ki şarkısıdır.. (bkz: el tango de roxanne)
  • benim için leon'daki şu sahnedir ki,

    -spoiler olabilir bilemedim-
    yatarlarken mathilda'nın, leon'un kolunu tutup kendisine sarılttırdığı(!) an

    anladınız mı bilmiyorum ama işte ben orda ağlamaya başlıyorum.
  • donnie darko'nun son sahnelerinde yüzünde gülümsemeyle uyuyan jake gyllenhaal'dir.
  • the godfather part iii'nin sonunda mary corleone'un vurulduğu sahne de bunlardan birisidir. michael'ın şoku ve üzüntü içinde ağlayıp bağırışını görürken bir anda sesin gelmesi ile sahne çok etkileyici bir hal alır. her hareketini ailesini korumak için yaptığını düşünürek vicdanını rahatlatmaya, yaptıklarını meşru kılmaya çalışan michael'ın sonunda kızının ölümüne sebep olmuş olması da sahneye daha fazla derinlik ve anlam katmaktadır.
  • benim için gemide filminde erkan can'ın oynadığı bütün sahnelerdir.
  • aklıma ilk gelen, revolver - jake green(jason statham)'ın asansörde egosuyla yüzleşmesi.
  • truman show da kayığın en son duvara çarpması ve artık her şeyin açığa çıkması:(
hesabın var mı? giriş yap