• doğrudur. en kültürlü medeni taraftar olan amcamınoğlu recep şu an beşiktaş' ta.

    bu saatte ne yabıyor acaba orada diye düşünmüyor da değil insan. bin metro'ya dön bağcılar' a len. bitiyor maç.
  • rommen rakkamıyla birr.

    i) 3 sene beşiktaş'ta okudum. bir dönem orada kaldım. çoğu zaman oraya gittim, orada takıldım. beşiktaş insanı genel olarak türkiye ortalaması üzerinde kültürlü ve medeni dersem, değillenmem için beşiktaş'ta yaşayan en gerizekalı adam alınıp, türkiyenin herhangi bir yerindeki en mükemmel insanla karşılaştırılır. gerek yok. beşiktaş'a giderek gözlemleyebilirsiniz. esnafı, sakini, gecesi ve gündüzüyle görebilirsiniz. bu sakinlerden herhangi bir takım taraftarı olanları sadece beşiktaş'ta oturdukları için medeni ve kültürlü kabul etmek pek zor olmaz. ancak maç zamanları ve aynı zamanda mabed*de taraftar olamayacak derecede andaval olan kimseleri görmek mümkün.

    rommen rakkamıyla ikki.

    ii) eğer en kültürlü ve medeni taraftarın beşiktaş'ta olması denerek kast edilen en kültürlü ve medeni taraftarın beşiktaş taraftarı olmasıysa, coğrafyamızı genişletmiş oluyoruz ve önermemiz, diğer taraftarların kültür ve medeniyet algısına müdahale etmiş oluyor. zaten bunu ölçmek için genel-geçer bir kriterimiz olmadığından bir iddiadan öteye gidemez. yine kendi gözlerinizle görmeniz gerekiyor. görmek için gazeteler, televizyon gerçekten yetmiyor söz konusu olan asla sadece futbol olmayan futbol olunca. medyanın ne kadar dıştan ve içten pazarlıklı olduğu gerçeğin sugötürmezinden. pankartlar, açıklamalar, etkinlikler, sloganlar, şarkılar düşünüldüğünde yine de profil olarak -sadece türkiye'de değil- avrupada da öne çıkıyor beşiktaş taraftarı ve çarşı.

    kahve kültürünün henüz bu kadar laçkalaşmadığı ve kahvede siyasetin futbolla beraber konuşulduğu dakikalarda, saniyelerde tanıdım ben hemen her yaştan taraftarı. benim en sevdiğim futbolcu rıza*dır. çok basit bir sebebi var: tüm takımın üniversite mezunu olduğu dönem, -sanırım- ilk okul mezunu (orta okul da olabilir emin değilim) olan rıza, kaptandı. sadece beşiktaş forması giydi. saygı abidesiydi. takım yense de yenilse de futbolcuya küfredilmezdi. ayağına edilir, topa edilir, hakeme edilirdi. ilk diğer taraftarlarda görmüştüm öyle küfürleri.

    ve bir el hatırlıyorum. bütün stat küfrediyor. ama nasıl küfrediyor. bir başkan ayağa kalktı, elini kaldırdı. biri öldü o an sanki. tüm stat susmuş, tüm küfürler durmuştu. çıt çıkmıyordu statta. süleyman seba'ydı bu. yani, kültürlü ve medeni olmanız gerekmiyordu, saygılı olmanız kafiydi.

    maçlarda isabetli çakmak atışlarından söz eden rakip taraftarlar dinledim sonra, ölümlere kadar gidiyordu. -koliklik uyuşturucu ve alkol ve keyif verici şeylerde kalmadı. nasıl keyif alamıyordunuz bundan? oysa sergen'in frikiğiydi benim için henüz lisasından da monasından da haberimin olmadığı mona lisa sanatı.

    bugün, insanlar şeref ve haysiyetlerini iyi paraya satıp daha sonra şeref ve haysiyet satın alıyorlar. gezi olaylarını geçelim, sporda da böyle. tahtada eşit uzunlukta iki çizgi varsa, birini kısaltmak için siliyorlar. kötülüyorlar yani çizgilerden birini, zarar veriyorlar. halbuki silgi kullanmadan da bir çizgi kısaltılabilir: tebeşirle diğer çizgi uzatılarak. kendini geliştirerek olur o. yapıcı olmak lazım.

    ben severim beşiktaş taraftarını. beşiktaş insanını. beşiktaş'ı. siz de sevin. ama sadece anlatın. karşılaştırmayın. ne gerek var?
hesabın var mı? giriş yap