• mekteb-i sultani'nin official sarkisi... genelde samata gecelerinden sonra istiklal caddesinde bagira bagira söylenir....
  • (bkz: kenvelo)
  • en revenant de paris chez ma tante, en velo, en velo, velo, velo, en velo
    j'ai rencontré trois petites filles charmantes, en velo, en velo, velo....
    (özetle: paris'teki halamgillerden bisikletle dönende, 3 küçük tatlı kıza rastladım)

    diye başlayan, konulu soft-porno tadında bir takım maceralar içeren bir şarkıdır.
    gerisini unutmuşuz gitmiş...
  • uzun bir giristen sonra ortam ısınırdı bu sarkıda :
    j'ai enlevé sa petite chemisette, en velo, en velo...(kucuk gomlegini cıkardım)
    lalalalalaaalallalalalalalala la la ! (burası da sansur oluyor sarkıda ne guzel degil mi?)
  • fransızcayı beyoglu'nun arka sokaklarında ya da fransa'nin köylerinde kafayı bulduktan sonra bagırmak için kullananların -nedense- pek sevdigi bir deyimdir en vélo. (bkz: bon pour l'orient). fransızcada ise à velo denilir zira "en" içine binilen araçlar için kullanılır, en train, en voiture gibi ; üzerine binilen araç ya da binekler için ise à : à cheval, à vélo, à moto gibi. hülasa, "en vélo deyimi biraz à français'dir yani, en français degil.
  • galatasaray lisesi fransızcasıyla sözleri yazılmış bir şarkı... bu nedenle sözlerini bir galatasaray öğrencisinin yazmış olma ihtimali yüksektir..
    her satırdan sonra nakarat kısmı söylenir..
    nakarat : en velo, en velo, velo, velo, en velo

    en revenant de paris chez ma tante
    j'ai rencontré trois belles filles charmantes
    j'ai pas choisis mais j'ai pris la plus belle
    j'ai l'emmené dans ma petite chambrette
    j'ai enlevé sa petite chemisette
    j'ai dechiré sa petite culotte
    j'ai enfoncé ma grande ballonette
    et c'est ainsi qu'on a peuplé la france

    türkçe mealine gelince.. paristeki hala ya da teyzesinden ( fransızlar her ikisine de "tante" der ) bisikletle geri dönerken üç tatlı kıza rastlayan kahramanımız saçma bir ifadeyle seçim yapmadığını ama en güzelini seçtiğini söyler.. onu küçük odasına götürür, küçük gömleğini çıkarır, küçük külodunu deler ya da yırtar ve büyük "ballonette"ini sokar.. böylece fransa'nın nüfusuna bir kişi daha katılmış olduğu belirtilir ve her ikisinin de korunma yöntemlerinden haberdar olmayan fransız köylüleri olduğunu anlarız.. şarkı sözü yazarının galatasaray öğrencisi olma ihtimali konunun dallanıp budaklanmasına yol açacağından bu durumu göz ardı edebiliriz.. ayrıca bu şarkıda tartışılan bir nokta da bir rivayete göre uzun ve kocaman balon anlamındaki ballonette sözcüğü de fransız argosu açısından büyük sıfatıyla değil küçük sıfatıyla tamlanmalıdır..

    edit: o ballonette degil baillonette olmali sanirim.. yani "hançer".. yani yukarda yazdiklarim hukumsuzdur.. parabellum sagolsun..
    edit2: baillonette de değilmiş.. baionette'miş.. ve de süngü demekmiş... tekrar sağolsun parabellum..
  • hazırlık sınıfında bizzat fransız hocadan da öğrenilebilinen şarkı.***
  • izmirde güzel bir gece geçirmek isteyenlerin doldurduğu mekan. samimi persoleniyle her zaman mutlu ayrıldığımız, tekrar gidebilmek için bir hafta önce rezervasyon yaptırdığımız mekan..
  • izmir'de bulunan, üzerinde tabelası dahi olmayan, ne tanıtımı yapılan ne reklamı çıkan, sadece bilenlerin gittiği, bilinenlerin içeri alınıp, bilinmeyenlerin ise kibarca geri çevirildiği mekan.
hesabın var mı? giriş yap