• fransız ihtilalinde ortaya çıkan bir siyasi grup. liderliğini jacques roux yapıyordu. paris komününün içinden çıkan bu grup jirondenlerin devrildiği ve jakobenlerin iktidara geldiği 1793 yazında oldukça kuvvetliydi. seksiyonları ve komünü arkasına alan roux robespierre'in jakobenlerine karşı muhalefetteydi. spekülatörlere ve istifçilere karşı terör ve gıda maddeleri için genel tavan fiyat istiyordu. jakoben hükümet onu tutukladı. roux hapiste intihar etti. böylece öfkeliler hareketi sahneden çekildi. ancak devam eden günlerde baldırı çıplaklar bu isteklerde direndiler ve sonunda bu kanunlar çıkarıldı.
  • türkçe’ye öfkeliler, gözüdönmüşler ya da kudurmuşlar olarak çevrilebilecek bu grup (-ki ben “öfkeliler”i tercih ediyorum) fransız devrimi’nin yarattığı ateşli siyasal atmosferi anlamak için kritik önemdedir. önce hatırlayalım: 1791'de haiti'deki isyan ile kolonilerden gelen malların kesintiye uğraması, sürekli kağıt para basılması ve para değerindeki düşüş, mevsim şartlarının getirdiği olumsuzluklar, ürün kalitesindeki düşüş ve mevcut savaş durumunun neden olduğu sıkıntılar; 10 ağustos 1792 ayaklanması ile kralın tahttan indirilmesi ve köylülüğün etkin bir politik özne kategorisi olarak kendini göstermeye başlaması ile yaşanan baş döndürücü siyasal gelişmelerin belirlediği bir sosyo-ekonomik ve siyasal atmosferde fransızları neredeyse thomas hobbesu kıskandıracak bir kaos haline itmişti.

    öfkeliler hareketi paris orjinli bir oluşum olarak tecessüm etmeden bir sene önce, yani 1792'de, yukarda karikatürize ederek ortaya koymaya çalıştığımız nedenler silsilesine bağlı olarak fransa'da ''çevre''den yükselen bir isyan ve şiddet dalgası baş göstermeye başlamıştı. beauce yöresinden zengin bir dericinin çevre köylerin köylülerince öldürülmesi fransa'yı oldukça sarstı. ne var ki gömülmesi ulusal bir törene dönüştürülen bu tacirin ardından göz yaşı dökmeyenler de vardı. söz gelimi jakoben bir köy papazı olan pierre dolivier, bu duygusallık gösterilerine karşı çıkıyor ve 1792 mayısı'nda yasama meclisi'ne verdiği dilekçede öldürülen kişinin ölümü hak etmiş, açgözlü bir spekülatör olduğunu ima ediyordu. ''ülke topraklarının gerçek sahibi yalnızca ulustur.'' diyen dolivier yalnızca fiyatların denetlenmesinden dem vurmuyor mülkiyet hakkına da ciddi bir biçimde saldırıyordu. bir hayli dikkat çekici olan bir nokta da köylülerin şiddet eylemlerini savunan bu papazın mecliste yarattığı şok karşısında maximillien robespierre 'in, dolivier'yi savunan bir konuşma yapmasıydı. robespierre konuşmasında tüm bir burjuva sınıfını açgözlü bir sınıf olarak suçlarken dolivier'in görüşlerine benzer başka görüşler de ortaya çıkmaya ve hızla yayılmaya başladı. başka bir papaz köylülerine paranın ortadan kaldırılmasını ve malların ortak olmasını (''tek bir şarap mahzeni, tek bir tahıl ambarı olacak.'') öğütlüyordu. başka bir yerde, lyon'da ise bir kent sakini temel gereksinim maddelerinin millileştirilmesi için ayrıntılı bir sistem geliştirmişti. buna göre devlet hasadı sabit fiyatlarla satın alacak, daha sonra, köylüleri pazar dalgalanmalarına karşı koruma güvencesi vererek, tahılı ''bolluk ambarlarında'' depolayacak, ayrıca ekmeği de gene değişmeyen bir fiyattan dağıtacaktı. bu eşitlikçi projelerden ayrı olarak yayımlanan bir başka kitapçıkta, gururlu zenginlerin üzerine yehova'nın lanetinin yağması dileniyor ve eşitlikçi bir tarımsal sisteme atıfta bulunuluyordu

    1793 mayısı'na gelindiğinde ise yaşanan tüm bu gelişmeler ciddi bir kriz halinin içersinde yaşayan paris'te yankısını bulacak ve parisli yoksulların radikalizmi gün yüzüne çıkacaktı. gün yüzüne çıkan bu radikalizmin bir adı da ''kızıl papaz'' da denilen jacques roux ile varlet ve leclerc önderliğinde dikkatleri çeken öfkeliler hareketi olacaktı.

    1793'te paris deyim yerindeyse tam bir cadı kazanıydı. halk ciddi bir güvensizlik ve tehlike atmosferinde yaşamaktaydı. general dumoriez, avusturyalılara yenik düşmesinin ardından, mart'ta saf değiştirmiş ve kralı yeniden tahta çıkarmak ve paris'e yürümek üzere avusturyalılar ile bir ateşkes antlaşması yapmıştı. o sırada vendee'de krallık yanlısı bir ayaklanma başgöstermişti. bu arada jirondenlerin izledikleri yiyecek fiyatlarını devrim ve savaş ortamında arz ve talep düzeneği ile doğal düzeylerini bulmaları için serbest bırakma politikası, parisli küçük zanaatçıları, gündelikçileri, işçileri ve kentin nüfusunun her gün değişen ögelerini yoksulluk paydasında birleştirdi.

    işte jacques roux ve öfkeliler böyle bir ortamda, paris halkının dikkatlerini üzerlerinde toplamaya başladılar. öfkelilerin temelde söyledikleri şuydu: ticaret serbestliği karaborsacılara yaramış ve yoksulların acılarını arttırmıştır. spekülasyona son verilmesi için zora başvurulması gerekmektedir. savundukları bu görüşten hareketle öfkeliler, yiyecek maddelerine bir tavan fiyat konması konusunda ısrarcıydılar ve dağınık, siyasal bakımdan örgütlü olmayan bir grup olarak sans-culottes'lar üzerinde etkili olmaya başlamışlardı. temel vurguları eşitlik nosyonu üzerineydi. ''halkın ekmeğiyle oynayanlara ölüm!'' sloganını benimsemişler ve kaba bir sistem eleştirisine girişmişlerdi.

    öfkeliler aynı zamanda yasa ve hukuk nosyonlarını da sorguluyorlardı. söz gelimi; ''kanunların fakirlere karşı zalim olduğunu çünkü zenginler tarafından zenginler için yapıldığını'' iddia ediyorlardı. oluşan yeni ticaret aristokrasisini, büyük burjuvaziyi de kıyasıya eleştiren öfkeliler bu sınıfın feodal dönemin toprak sahibi asillerinden daha beter olduğunu savunuyorlardı. 1793 anayasası'na da, anayasanın savaştan yaralananlara, vurgunculara karşı herhangi bir düzenleme içermediğini iddia ederek, karşı duran öfkeliler; yaptıkları sistem eleştirisine ve parlementarizm aleyhtarlığına rağmen ciddi bir politik alternatife de sahip değillerdi. geçerken, öfkeliler'in söylemlerinde bulunan naif bir ''sınıf savaşımı'' fikrinin varlığına rağmen sınıflarla ya da halkla sağlıklı bir temsiliyet ve aidiyet ilişkisi kurduğunu söylemenin de mümkün gözükmediğini belirtelim.
    öfkeliler'in temel argümanlarını eşitlik üzerinden kurgulamalarına ve temel gıda maddelerinin dağıtımına ve paylaşımına, spekülasyonun ve istifçiliğin yasaklanmasına sıklıkla vurgu yapmalarına rağmen üretim konusunda ciddi ve tutarlı bir projeye sahip olmamaları da bize hareketin naif politik karakterini kavrayabilmemiz açısından önemli bir ipucu vermektedir kanımca.

    bu noktada hareketin doğasına daha sağlam bir biçimde nüfuz edebilmek için öfkeliler hareketini jakobenler ve özellikle de babeuf ile karşılaştırmak faydalı olabilir. meseleye ''yoksulların çıkarlarını savunmak'' açısından bakıldığında jakobenlerin de yoksulların çıkarlarını savunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. ancak jakobenlerin sosyal sorunlardan ziyade gözlerini siyasal sorunlara çevirmiş olduğunu ve reelpolitiliğin gerekleri uyarınca davrandıklarını da aklımızda tutmak gerekiyor. öfkelilerle karşılaştırılamayacak kadar örgütlü bir oluşum olan jakobenler ''yoksul'' kategorisinden ziyade ''küçük burjuva'' kategorisine hitap eden bir retorik geliştirmişlerdi ve politik tutumları aktüel gelişmeler tarafından belirleniyordu. öfkeliler ısrarlı bir biçimde yiyecek maddelerine bir tavan fiyat konmasını talep ederken, jakobenler önceleri bu isteği eski rejime özgü, özgürlük karşıtı bir tutum olarak görmüşler, ancak daha sonraları konvansiyondaki jakobenler öfkeliler'e tavan fiyat konusunda hak vermişlerdir.

    öfkeliler ve roux'nun ortaya attığı fikirler bize belirgin bir biçimde babeuf'ün söylediklerini anımsatsa da babeuf'ün fikirleri daha sistematizedir. babeuf öfkeliler hareketinden farklı olarak, bir alternatif ortaya koymuş ve bu alternatifi hayata geçirmeye çalışmıştır. babeuf aynı zamanda öfkeliler'in de çok vurgu yaptığı eşitlik fikrini de geliştirmiş ve şekli eşitlik-gerçek eşitlik ayrımını kavramsallaştırmıştır. öfkeliler gibi babeuf'de de tüm eşitlik ve paylaşım vurgularına rağmen üretim sorunu üzerinde ciddi bir biçimde durulduğu görülmez.

    hareket hakkında malumat için: barrington moore jr. efendinin diktatörlüğün ve demokrasinin toplumsal kökenleri, murat sarıca büyüğümüzün fransız ihtilali, server tanilli beyin dünyayı değiştiren on yıl ve mahmut garan abimizin fransız ihtilali kitaplarına bakılabilir. ha bir de anatole france’ın tanrılar susamışlardı isimli romanı okunabilir tabii.
  • (bkz: jean varlet)
hesabın var mı? giriş yap