• entry icin entry
  • beyler toplanın birsey sorucam (kız mevzusu)
    bir yıl önce tanıstıgım bır kız vardı sevgılı degıldık .kız hafif mesrep sonra ciddi bir ılıskım oldugu halde benımle arkadas gıbı konusmaya devam ettı en son swarmdan sildım ben bu kızı bana kızmıs whatsaptan engellemıs faceden de sadece silmis ( bu olay 4 ay once oluyor) numarası hala duruyor yazsam terslermı acaba napayım beyler yuzsuzluk yapayımmı?
  • henüz çaylak olarak göründüğüm için entrylerim görünmüyor olsa bile ben inatla yazacağım bir gün görüneceğini umut ederek.
  • diana pinto

    1949 yilinda dogmustur. yahudi kökenli , ıtalyan anne babanin kizidir. fransiz entelektüel ve toplum bilimci dominique moïsi ile evli olup fransa da yasamaktadir.

    abd'de eğitim görmüş ve çağdaş avrupa tarih doktorasını aldigi harvard üniversitesi'nden mezun olmustur.

    berlin duvarı'nın yıkılmasından sonra ilk pan- avrupa incelemeleri yapan belvédère, nin editörü olmustur. doğu avrupa'daki sivil toplum programları, avrupa strazburg merkezli konseyi siyasi müdürlüğü ve eski sovyetler birliği için danışman olarak çalışmistir. fulbright fellow, learned societies amerikan konseyi üyesi ve avrupa konseyi'nin dis iliskiler kurucu üyesidir.

    diana pinto çağdaş italyan sosyoloji bir okuyucu (1981) ve (iki dünya, 1991 yılları arasında) otobiyografik kitabı entre deux mondes' te yayımlandı. avrupa'da transatlantik ve ''yahudilik'' konularinda dersler vermiştir.
  • denis avey; (11 ocak 1919 - 16 temmuz 2015)

    auschwitz'de bir savaş esiri olarak tutuldu. orada yahudi tutsak ernst lobethal'ın hayatını kurtarmaya çalışıp ona kacak sigara vermistir ve bundan dolayi 2010 yılında holokost ingiliz kahramanı secilmistir.

    1919 yilinda londra disinda essex' te dogmustur, boksa merakli ve leyton teknik koleji'nde okumuş. 20 yaşındayken 1939 yılında orduya katıldı ve "desert rats" olarak bilinen 7. zırhlı tümen kuzey afrika'nın cöllerinde savasmistir.

    ıngiliz askerlerinin hapsedildigi auschwitz toplama kampi bitişiğinde ki e 715 esir kampına yerlestirilmistir.

    avey, kendisinin yahudilerin gerçek muamelesine şahit olmak için ve onlarin tutuldugu kampa girebilmek için yahudi bir mahkûm ile üniforma değiştirdiğini anlatmistir. orada 1943' ten ocak 1945 yilina kadar kalmistir.

    size söylüyorum, abartmadan biliyorum, her gün herhangi bir gerekçe gösterilmeden, auschwitz'deki binlerce mahkum öldürülüyordu. o insanlar hep masum olduklarını iddia ettiler ve en fazla 4 ay yaşıyorlardı.

    avey, daily telegraph'a bir röportaj sırasında kendisi için bir şeyler görmesi gereken tip olduğunu açıkladı:

    "arkadaşlarım bunu yapmamı istemedi, insanların her gün kelimenin tam anlamıyla öldürülmesini izledim ve bunun için birilerinin cevap vereceğini biliyordum. buraya girmek ve sorumlu kişileri bulmak istedim.

    "bir şans bir cehennem," idi ve şöyle devam etmistir: "eğer bugünkü ortamda bunu düşünürsek , bunun yapilabilecegini düsünmek bile olmaz. gülünc ve komik.
    kirmizi saclarim, mizacim vardi hiçbir şey beni durduramaz "demistir.

    tabii ki, yahudi kampına sızmak gizemli bir fikirdi. cehenneme girmek gibiydi. ama ben de öyle olduğum gibi. pervasız.

    avey birçok tutuklu gibi 1945'te "ölüm yürüyüşleri" sırasında kaçtı. kampta yakalandıgi tüberküloz hastaligina yakalanmisti. daha sonra silesia, çekoslovakya ve almanya üzerinden yöneldi. yürüyüş sirasinda tahmini 15.000 ölü mahkumu gördüm ve "yol cesetlerle dolmuştu." gibi tespit ve görüsleri vardir.

    ingiltere'ye döndükten bir süre sonra ( kaynaklar 1, 5 yil sonra diyor ) tüberküloz teshisiyle hastaneye yatırildı. auschwitz'de gördüklerini rapor haline getirme calismalari esnasinda ve sonrasinda hissettigi karsilastigi direnc ve duygusuzluk sonucunda insanlarla konusma yetisini cidde sekilde kaybetmis ve suskunluga gömülmüstür.

    1947'de auschwitz hakkındaki bilgilerimi göndermek için askeri yetkililere gittim. gözleri parlıyordu. ciddiye alınmadım. özellikle çektiğim risklerden sonra şok oldum. kendimi tamamen hayal kırıklığına uğrattığımı ve travmatize olduğumu hissettim gibi ruh halini ve yasadiklarini yansitan sözleri olmustur.

    ingiliz yazar sir martin gilbert, savaş denemelerinin bitmesinin ardından 1947'de "insanların hayatlarını sürdürebilmek istediklerini" söyledi. ortalama siviller savaşı artık tartışmamakta ısrar etmedi, ne de gazileri ya da avey gibi eski savaş esirlerinin savaş hikayelerini duymakla ilgilendiler. "çok acı vericiydi" diye belirtmistir.

    avey, tüberkülozun yanı sıra tıbbi bir hastalık olarak tanınmadan önce post travmatik stres bozukluğu (ptsd) geçirdi. takip eden yıllar için kabuslardan kurtulmayi ve savaş deneyimlerini konuşma konusunda yetersizlikle savaştı. şiddetli bir öfke, karın ağrısı ve hafıza kaybından muzdaripti. hapsi süresince dayak yediğinden, bir gözünde görme kaybı da oldu bu yara sonradan kansere yol acmis ve cam göz kullanmistir / takilmistir. avey, dayak olayının nedeni de, kampın içinde bir yahudi'yi dayak atan bir ss subayı lanetlediğinde geldiğini belirtti. memur silahını poposuna alip dogrudan fiziki siddetle avey in gözüne agir bir darbe indirmistir.

    savaş suçları savcıları daha sonra avey'in nuremberg yargılamaları için ifadelerine başvurduklarında onu bulamadılar. kızı, birinci ve ikinci eşlerine bile, savaş hakkında ki travmatik olaylardan bahsetmemis suskunluga gömülmüstür.

    "bir şeylerin olduğunu biliyordum," demistir karısı audrey.
    "doğal olarak, soru sordum , ama hiç bir cevap almadim .

    avey açıklar: "üzgün ironi i gerçeği öğrenmek icin oraya gittim, bu yüzden nazi rejiminin dehşeti ilgili herkes bir sey söyleyebilirdi. ama benim bu gördüğüm dehşeti anlatmak için 60 yıl geçti auschwitz kampları benim tüm deneyimlerimi travmatize etmistir diye bir aciklamasi da olmustur.

    o ilk savaş anilari hakkında konuşmak icin bbc yi davet edip olaylari aciklamaya baslar baslamaz, anilar cökmeye ve duyduklari seye inanmayan televizyoncular olmustur ama ticari dusunceler le bunu daha sonra belgesele cevirmislerdi.

    "tahmin" kelimesini biliyor musun? asla benim sözlüğümde yoktu. orada neler olduğunu tam olarak öğrenmek istedim. sonunda hepsinin hesaba katılması gerektiğini biliyordum. ben kendimi bir kahraman gibi hissetmiyorum. utandım, çünkü büyüdüğüm bazı ideallerim vardı.

    emeklilikten sonra savas hapsi tazminatı isteyen esk askerlerin arasında aktif hale geldi ve bu deneyimler hakkında konuşmaya başladı. 2001'de londra'daki imparatorluk savaşı müzesi'yle yaptığı bir röportajda bunları anlattı ve burada ernst için sigarayı aldığını ve ayrıca ernst'in kızkardeşi susanne'nin adını verdiğini söyledi.
    avey, birkenau'daki olaylarla ilgili ayrıntıları annesine ve kız kardeşine gizli bir kodla gönderdi. annesi bununla ilgili iki mektup göndererek savaş ofisi'ne gönderildi ancak cevap alınmadı.

    denis avey sonra uluslararası holokost anma günü münasebetiyle ingiltere başbakanı gordon brown tarafından kabul edildi, ve holokost ingiliz hero seçildi.
    ( 2010 )

    avey, hikayesini yazmak için hodder ve stoughton'la bir kitap sözleşmesi imzaladı. [23] kitap nisan 2011'de sir martin gilbert'in önsözüyle birlikte çıktı. auschwitz'e kırılan adam adlı kitap, en çok satan olmaya devam etti ve bir dizi dile çevrildi.

    charles coward ve arthur dodd: e715a'nın mahkûmları.
    leon greenman: monowitz'in ingiliz mahkemesi.
    ırma grese: nazi muhafızları "the hyena or auschwitz".
    witold pilecki: auschwitz'e gönüllü olarak giren polonya direniş savaşçısı ve witold'un raporu.
    victor perez: monowitz'in boksu ve tutsağı.

    gibi kaynaklar incelenebilir / okunabilir.
  • giremediğim olay. çaylak olduğumdan dolayı galiba. olsun, yaşıyoruz yine de.
hesabın var mı? giriş yap