*

  • konum olarak gözlerle aynı düzlemde ve beynin arka alt kısmında bulunan “efsanevi” salgı bezi...

    aslında vazifesi seratonin ve melatonin hormonlarını salgılamak olan bu doku parçası hakkında, kökeni antik dönemlere, decartes’a ve gizembilime (okültizm) kadar uzanan sayısız hikaye anlatılır...

    “üçüncü göz” ya da “aklın ışığı / light in the head” olarak da adlandırılan pineal gland’in, meditasyon yoluyla astral seyahat deneyimi yaşamak isteyen insanın fiziksel ve doğaüstü-spiritüel dünyaları arasındaki geçiş kapısı olduğuna inanılır... decartes insan ruhunun bu salgı bezinde “oturduğunu” iddia etmiştir...

    bulunduğumuz ortamın karanlık ve aydınlık seviyesi değiştiğinde, vücut saatimizin gündüz/gece ritmini ayarlamakla sorumlu olan pineal gland’in salgıladığı hormon miktarı da değişir... ayrıca gözümüzün beynimize aktardığı her görüntü sinyalinin bir tür haritası, tıpkı bilgisayardaki “cache memory” mantığıyla, geçici olarak pineal gland’de saklanır...

    kör insanların ve binlerce kilometre uçan göçmen kuşların yol bulma kabiliyeti de pineal gland’in marifetlerinden biridir...
  • uzun kemiklerin uçlarında yer alan plak şeklindeki kıkırdak yapı. buradaki hücreler bölünerek çoğalır ve kemikleşirler böylece uzama ve büyüme gerçekleşir. kızlarda 18-19, erkeklerde 21-22 yaşına kadar devam eder.
  • melatonin hormonunun salgilanmasini kendine gorev bilmi$ bez.
  • (bkz: pineal gland)
  • kozalaksı bez. güneş ışığının ve epifiz bezinin salgılarıyla, cinsellik hormonları arasında bir bağıntı olduğu tahmin edilmektedir. sabah ereksiyonun, vücudun belli bir ritmi sayesinde olduğu ve bu ritmin de güneşe bağlı olduğu varsayılıyor.
  • mal-2'nin (aka malaclypse the younger. aaka gregory hill) tanrica eris ile iletisime gecmek icin kullandigi organidir pineal gland. karsiliginda eris kendisine eski yunanlilarin biraz hazimsizlik cektiklerini ve heyecanli bir yapiya sahip olduklarini, oyle herseye inanmamasi gerektigini ve hot dog ekmegi yemesinin sakincalarini anlatmistir. pineal gland'in ne oldugu dogma i, metapyhics #3'de "the indoctrine of pineal gland" maddesi altinda etraflica islenmistir. kuskuda kaldigimizda pineal gland'imize danismamiz gerekmektedir (fnord).

    all hail eris! all hail discordia!
  • yunanca'da "pneal gland". beynin tam ortasında bir bölgede bulur, uyku ve uyanıklığı düzenlemede çok önemli bir role sahiptir. melatonin hormonu salgılar, bu madde gün içinde farklı zamanlara göre beyinde azalıp çoğalır, beyindeki seviyesi arttığında ardından uyku gelir.
  • mnkodumn bezidir.. uyutmuyor efendim.. kesiveriyor melatonini.. doğal çalar saat mübarek.. arkadaşım göz denen organla hiç mi konuşmuyosun sen beyinsiz.. yanıyor ulan uykusuzluktan.. pörtledi.. sen kalk deyince kalkmak zorunda mıyım ben?
    (bkz: cinnet anında girilen entryler)
  • kapandıklarını sandığım için altı ay kabuslarıma girmiş şeyler. basketbol oynarken düştükten sonra, bacağımdaki bir kısım kasları zedelemiş olduğumu, çektirdiğim çeşitli, röntgen, mr vs... ler sonucunda doktordan öğrenirim. o sıralarda en büyük eğlenceleri beni kızdırmak * olan ve basketbol aşkı ile uzama saplantımı kötü emellerine birçok kez alet etmiş doktor dayı-yenge ikilisi, ellerine geçen bu fırsatı değerlendirmeye karar verirler. ilgili görünüp filmlere bakar ve sonra şans eseri enteresan ama üzücü birşey keşfetmişçe birbirlerine dönerler ve hemen ardından, epifizlerin kapanmış, artık uzayamayacaksın diye fetva verirler. çocukluğun getirdiği temiz kalplilik ve saflıkla dehşete düşen bana hiç acımaz ve emin misiniz şeklindeki ısrarlı sorularıma da gaddarca kesinlikle evet, ne yapalım kader, üzülme artık, herkes uzun olamaz şeklinde cevaplar verirler. yıkılmış ben ise altı ay sonra bir bayram günü anneannemden ikilinin o gün benimle dalga geçtiklerini öğrenir ve kendilerinden olmasa da gelecekte doğacak çocuklarından öç almaya and içerim.
  • vücuttaki en gizemli organ. gizemlerine gelirsek:
    görsel

    yabancı dildeki adı pineal gland, yani türkçeye çevirirsek kozalaksı (kozalak şeklinde) olan salgı bezi. şekli bir çam kozalağını andırıyor.

    görsel

    bu beyin epifizinin 3. göz olduğu iddia edilmekte.

    öğrendiğim kadarıyla dokusal olarak da göz yapısına benzemekte (kornea, retina). tabii bir farkı var. gözlerimiz ışığa duyarlıyken, yani organın fonksiyonları ışık girdiğinde devreye girerken, pineal gland ışık kesildiğinde işlevselliğine başlıyor.

    isa'nın bir sözü var : "karanlıkta oturanlar gerçek (büyük) ışığı görürler" diye. bu yine beyin epifizine yani pineal glande atfediliyor. fakat yukarıda linkini verdiğim resimde de yazılı olduğu gibi bu organcık yaşlandıkça , özellikle günümüz modern dünyasında kireçleniyor ve işlevini yitirmeye başlıyor. bunun en büyük sorumlusu olan kimyasal maddelerden biri de florür ve tabii ki sularımızdaki kireç. ama bir numara florür ya da florid. (florid'in zararlarını şuradan okuyabilirsiniz: http://zencefillik.blogspot.com/…007/07/florid.html)
    bunun da insanın farkındalığını artırmasını tökezletmek için bilinçli olarak koyulan engellerden biri olduğu düşünülüyor.

    tabii; bu kadarla bitmiyor, nedense, evet gerçekten nedense bütün antik dinlerde ve hatta günümüz dinlerinde kozalak ciddi ve muamma bir sembol.

    bakınız papanın asası:
    görsel
    görsel

    bakınız vatikanın orta yerinde duran kocaman kozalak heykeli:
    görsel

    bakınız sümer tanrısının başında. ki sümer kralları, sümerlerin uzaylı tanrıları (ninurta) vb. hepsinin elinde ya da başında bir kozalak var. özellikle kuş gagalı uzaylı tanrı ninurta elindeki kozalağı insanlara veriyor gibi.:
    görsel
    görsel
    görsel

    asur kralı ashurnasirpal (ki asurlular sümerlerden din konusunda etkilenmişlerdir)
    görsel

    budizm:
    görsel

    hint tanrısı şivanın saçı:
    görsel

    yunan tanrısı dionysos:
    görsel

    osiris'in asası:
    görsel

    masonik locanın tavanı:
    görsel

    tam emin olamamakla birlikte nazi simgesinin içinde:
    görsel
    görsel

    almanya-aachen katedralinin girişindeki bronz heykel:
    görsel

    ayrıca vatikan'daki dev kozalak heykeli haricinde italyada birkaç tane daha bunlardan bulunuyor:
    rimini'de: görsel (piazza caour meydanında)
    venezia'da: görsel

    edit: görselleri yenilerken şu aşağıdakileri tekrardan bulamadım. bulunca eklerim.
    sicilya'da: http://imageshack.com/a/img911/2340/rdovk6.jpg
    yine roma: http://imageshack.com/a/img538/6633/v4zbpg.jpg (başlarının üzerinde taşımaları manidar gelmişti)
    san remo: görsel

    aztek tanrısı chicomecoatl (meksika)
    görsel (sol elinde 2 tane kozalak tutuyor)

    bir anlamı var mı bilmiyorum ama almanya'nın augsburg kentinin arması da bu şekilde: görsel
    (fc augsburg'un arması da aynı)

    şehrin yüzyıllardır kullandığı paralara baktığımızda da aynı şeyi görüyoruz: http://www.medievalcoinage.com/…ermany-augsburg.htm

    not: biraz araştırdığımda augsburg mason locasının oldukça ünlü ve güçlü olduğunu gördüm. ki mozart ve ailesi de bu locaya dahilmiş.

    bu heykeller de augsburgtan: görsel

    çok garip olmakla birlikte hitler'in masasındaki kozalak şekilleri: görsel

    kamboçya'daki angkor wat tapınakları:
    görsel

    macaristanda aquincum müzesinde yer alan bir roma dönemi heykeli:
    görsel

    yunanistandaki hand of thyrsus heykeli ve baş parmağındaki kozalak:
    görsel (baş parmak venüs anlamına geliyormuş. venüs pineal gland ilişkisine bakmak lazım)

    thyrsus'un elindeki pineal asa: görsel
    (şekil 400lü yıllardan kalma bir vazodan alıntı. vazo ve müze için: http://museu.gulbenkian.pt/…gues/english/index.html) (edit: adres göçmüş maalesef)

    yine yunanistandan eski bir lahit: görsel

    biraz da yenilerden örnek verelim:

    londra'nın göbeğine inşa edilen gherkin binası: görsel

    herkes bu binayı penise benzetip dalga geçiyor ama şeklini geçtim pencere yapısı bile kozalaksı. ayrıca şehrin ve elbette ülkenin finans merkezinin tam ortasına bir anda yapıldığını da söylemek gerekiyor.

    bunlar da bristol'dan.
    görsel
    görsel

    whitehall building, new york city
    görsel

    (manzikert dostumuzun eklemesiyle) dolmabahçe sarayı'nın duvarları (hala duruyorlar, görebilirsiniz.):
    görsel

    bu konuyu araştırmaya çalışırken denk geldiğim diger bana ilginç konulardan birisi fransız düşünür, yazar voltaire'in de beyin epifizine kafayı takmış olması, hatta bu organcığın sırrını çözmek için bir çok otopsi yapması.

    bundan da önemlisi: vatikan'ın ortasında kozalak heykelinin işi ne?

    bu bezden 3 adet hormon salgılanıyor: melatonin, pinolin ve dimetiltriptamin (dmt). en önemlisi olan melatonin'e geçmeden önce dimetiltriptamin'e bakalım. dimetiltriptamin çok ilginç bir hormon. şamanlarda ayahuasca denilen bir iksirin yapımında kullanılıyor, bu iksir ise ruhsal alemle bağınızı güçlendiriyor. hormonu ise bitkilerden elde ediyorlar. elde ettikleri bitkiler ise şunlar: phalaris arundinacea (yem kanyaşı), psychotria viridis, phalaris spp. (kuş otu), acacia spp. (akasya), arundo donax (kargı kamışı) ve desmanthus illinoiensis.

    ayrıca epifiz bezinin deniz seviyesinde çok az, yükseklere çıktıkça ise çok fazla hormon salgıladığı bilimsel bir gerçek. ki bu yüzden tarih boyunca tüm ibadethaneler olabildiğinde yükseğe yapılmış. yani ibdaethanelerin yükseğe yapılmasının sebebi matematiksel olarak tanrıya yakın olmak değil ama bir nevi bu hormonun da yardımıyla üst bilinçlerle daha fazla iletişimde bulunmak.

    ki tibet manastırlarından tutun da hristiyan manastırlarının da yüksek yerlere yapılması bu yüzden. bu hormonun salgılanımını artırmak.

    ve ayrıca muhammed'in riyazete yüksek ve karanlık bir mağarada çekilmesi, ilk orada emir alması, musa'nın tanrıyla konuşmak için dağa çıkması da bana göre bu yüzden.

    karanlık ayriyeten çok önemli. çünkü epifizin en önemli salgısı olan melatonin sadece karanlıkta salgılanıyor. gece 11 ile sabah 5 arası en yüksek düzeyine ulaşıyor. ki çoğu dinde sabaha karşı ya da gece ibadetinin önemi bu yüzden. bu hormonun salgılanımı ne kadar yüksekse ruhsal alemlerle bağ o kadar güçleniyor. ve ibadet için bu yüzden gecenin en karanlık ve salgının en çok olduğu an seçiliyor.

    melatonin en büyük faydası ise kanserden koruması. kör insanların kansere yakalanmama sebebi de bu. çünkü sürekli karanlık içinde oldukları için melatonin üretimleri çok fazla.

    bir bilimsel araştırma da göstermiş ki gece vardiyasında çalışanların kansere yakalanma oranı diğerlerine göre çok fazla.

    kısaca bu bez ve salgıladıkları çok büyük bir önem arzediyor bana göre.

    ---------------------------------------------------------------------------------
    ve ayrıca:

    (bkz: melatonin/@mordevrim)
    (bkz: dimetiltriptamin/@mordevrim)
    (bkz: triptofan/@mordevrim)
    (bkz: dhea/@mordevrim)
    (bkz: ayahuasca/@mordevrim)
    (bkz: http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=#22269619)
    (bkz: http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=#22162723)
    (bkz: (bkz: #17109328))
hesabın var mı? giriş yap