• (1903 istanbul -16 mayıs 1984 istanbul) istanbul erkek lisesi’ni bitirdi.
    berlin'de tiyatro ve müzik öğrenimi gördü. (1921-1925), yurda döndükten sonra genellikle istanbul şehir tiyatrosunda aktör, rejisör ve istanbul konservatuarında öğretmen (1951-1961) olarak çalıştı.
    ilk şiirini servetifünun - uyanış dergisinde (1926) yayınladı.
    döneminin öncü şairlerindendir.
    varlık, çığır, şadırvan gibi dergilerde göründü (1939 - 71). şiir kitapları: s.o.s. (1931), koas (1934), açıl kilidim açıl (1940), mau mau (1962), üç anadolu (1964).
  • karım beni aldatırsa filmindeki halleri ile gönlümüze taht kurmuştur.fütürizm ,dadaizm etkileşimli şiirlerini sevgi yumağı yaptık,öylece o yumakla yerlerde yuvarlandık. ülke topraklarında yürümüşlüğü bulunan en önemli adamlardan biri bana kalırsa.
  • bin kisilik sairdir o. her siirinde yeni bir ercument behzat lav bulursunuz. bir tane de "ondan bu beklenirdi" diyebileceginiz siiri yoktur. her biri ayri bir surprizdir cunku her birinde ayri bir sair yatar. belki de bu yuzden onun eserlerini okurken siz de cogul hissedersiniz. kilit bir kere acildiktan sonra aksi zordur.
  • sabahattin kudret aksal'a benzettiğim değerli ağır şair.
  • kendi kaleminden hayat hikayesinde yazdigi gibi tiyatro oyunculugu meslegini de icra etmis yazar ve sairdir:

    15 kasim 1903'te istanbul'da sehzadebasi'nda letafet apartmaninin bozdogan kemerine bakan kosesinde (simdi 16 mart sehitler caddesi) dogdum. dedem olan miralay mahmut rasit'i minderine oturmus mevlana'dan hayyam'dan parcalar okur halde hatirliyorum. arapça, farsça bilir, bu dillerden ceviriler yapardi.
    kendisi canakkale mevki-i mustahkem kumandanligi, emekli olduktan sonra da muhendishane-i berri-i humayun'da riyaziye hocaligi yapmisti. cok uyanik bir adamdi: babam bingazi'de sahra topcu kumandani iken beni atinin terkisine alip gezdirirdi. bes yaslarindaydim. babam atta giderken bir elinde ufak bir sahra nargilesi, oteki elinde divani, bana bir seyler anlatirdi. sairdi babam: tanzimat donemine kadar olan siirimizi yakindan izlemis, ondan sonrasina imkan bulamamisti. elimizdeki divanindan bu anlasiliyor. aslinda iki divani var. biri annemin elyazisiyla temize cekilmistir, bende durur. beni bingazi'de cizvit ana okuluna verdiler. papazlarda okudum. oradan kalma bir italyanca kulak dolgunlugum vardir. kizkardesim de bingazi'de dogmustur. italyan gemileri gelip libya'ya dayaninca ordan istanbul'a geldik. sanirim 1911 yillari. bu arada istanbul'la bingazi arasinda birkac kere gidip geldigimiz olmustur.
    dayim (aslinda annemin kizkardesinin oglu) arif yakovali cok alafranga bir adamdi. halit fahri'nin arkadasiymis. kendisi cagin zarif adamlarindan biriydi; salon adami. bozdogan kemeri yakininda bes katli buyuk bir konaklari vardi. babasi haci arif bey, konak yapilip da eve tasinacaklari gece hafiyelerin jurnaliyle bir gece alinip fizan'a suruluyor. dayim servet-i funun edebiyatini cok iyi bilirdi. aruzda bir cesit dil arinmasi yolunda calismalari vardi. halit fahri'nin dayim oldukten sonra yayinladigi baykus piyesinde bu nitelikte misralar gordum. onlari cok daha once kendisi bana okumustu. beni siire iten daha cok dayim olmustur diyebilirim. ticaret amaciyla zonguldak'a gitmek icin bir ufak gemi kiralamisti. o gece bahcelerine bir hirsiz girmis, hirsizi yakalamak icin bahceye inince hirsiz korkarak kendisini vurmus.
    babam sonradan serez'e ataniyor. cok iyi hatirliyorum. 1907-1908 yillari; sultan resat tahttaydi. orda sunnet oldum. sonra trene bindirdiler; serez'den istanbul'a dedemin yanina geldim. beni assomption okuluna yazdirdi dedem. uc yil okudum orada. daha sonra, nedense ordan alarak hadika-yi mesveret mektebine verdi. hakki suha'nin mektebin bahcesinde top oynadigini hatirliyorum. o, o siralar 19 yasinda filan vardi. bir yil okudum bu okulda. 1912'de balkan savasi doneminde oldu babam. 1913'te dedem beni bu kez istanbul sultanisi'ne yazdirdi.
    sonradan birinci dunya savasi baslayinca yabanci okullar kapatildi, bizim okul da simdiki saint benoit'nin yerine geldi. ve ben devlet hesabina okumaya basladim. hakki tarik us, sakir seden, emin ali, ihsan raif hanimin kocasi, haluk nihat pepeyi hocalarimdi. nurettin artam da ust siniflarda ogrenciydi. sonradan misir'a savasa gitti. ilk tiyatro deneylerimiz ya da esinlerimiz bu okulda basladi. mesut cemil kiz rollerine cikardi. halil vedat firatli ve resat semsettin sirer, hep ayni siniftaydik. hilmi ziya bizden iki-uc sinif ilerideydi. nurettin artam'in sinifinda.
    once italyanca, sonra fransizca; daha sonra da alman hocalar... dil yonunden bir karmasa icindeydim. annem bana ayrica bir alman hoca tutmustu. o donemde (1916-1917 yillari) strauss'un, emmerich karlman'in operetlerini seyrettigimi hatirliyorum. cardas furstin'ler, kralicelerin incileri, sen dullar vb. 1919'da darulbedayi'e girmeden once baska bir tiyatronun actigi sinava girdim. benimle birlikte saziye (moral), emin belig'de sinava katilmisti. ben rasit riza'nin oynadigi bir oyundaki bir tiradi okuyunca begendiler. (hepimiz rasit riza'ya hayrandik). ''sonucu bildiririz''dendi, meger ilan etmisler, bir gun sinav kurulundan mehmet rauf'a rastladim, o soyledi kazandigimi. ancak patronumuz sonradan bu isin coluk cocukla yurumeyecegini anlamis olacak ki bizim provalarini yaptigimiz oyunlara rasit riza, onnik binemeciyan'i angaje etmis. acikta kaldik tabii. o tiyatro bir sure darulbedayi'den aldigi oyuncularla yasamasini surdururken, ben artik oraya ugramaz olmustum. sadi beyin ve edebiyat hocam resat nuri beyin araciligiyla ibnurrefik ahmet nuri beyle tanistirildim. birkac gun sonra da darulbedayi kadrosuna girdim. o cagda darulbedayi yonetici kadrosu arasinda savni bey (belediye meclis uyesi), refik halid bey, munir nigar bey (kayseri gulleri'nin cevirmeni) bulunuyordu. resat nuri bey kadroya girer girmez beni kendi adapte ettigi bir fransiz komedisinde oynatti: bahar hastaligi. toy bir papaz comezini canlandirdim. rolun geregi olan sikilganliga kendi gercek sikilganligimi fazlaca aktarmis olacagim ki basarili kabul edildim. toyluk da var tabii. bir yil kadar sonra anneannemi kandirdim (dedem de karsi cikmadi), 21 doneminde almanya'ya gittim. ben keman dersleri de almistim daha once. berlin'de stern muzik konservatuari'na yazildim. ayrica reinhardt akademi'nin derslerine de devam ettim. bes yil kadar almanya'da kaldim. donunce yine darulbedayi'e girdim. baykus'u oynadim. eliza binemeciyan'la birlikte oynadik.
    1925-26 donemi ertugrul muhsin ve arkadaslari: ferah tiyatrosu
    1927-30 yeniden darulbedayi. ibsen'in hortlaklar'i (neyyire neyir'le), matmazel julie (bedia muvahhid ve halide piskin'le), yine bedia'yla capek'in rur'u, deyyus (ertugrul muhsin konstruktif bir reji anlayisiyla sahneye koymustu. partonerim bedia. bu oyunu turkce'ye ben cevirmistim.), tolstoy'un zifaf marsi (neyyire neyir'le).
    1930-35 yillari arasinda gazetelerde gece sekreterligi yaptim. ceviriler yaptim. dergilerde yazdim. ankara postasi, karim beni aldatirsa ve bir millet uyaniyor filmlerini muhsin'in rejisorlugunde oynadim. s.o.s. ve kaos, sehir tiyatrosu'ndan ayrildigim donemlerde cikmistir.
    muhattar hanimla evlendim. darulbedayi'den ayrildigim zaman turk akademi tiyatrosu (tat) adli bir tiyatro grubu kurdum, ertugrul sadi ile birlikte. olanaksizliklar yuzunden kapandi. vakit, hareket, aksam gazetelerinde calistim.
    1935'te matbuat umum mudurlugu'nce acilan spikerlik yarismasini kazanarak baskente gittim. orada ayrica yayin sefligi gorevini de ustlenerek 1943'e kadar calistim. bu sure icinde halkevleri rejisorlugune de atandim. rasit riza'da rejisordu. 1935-47 yillari arasinda bu gorevin gereklerini yerine getirdim. 1947'de halkevlerinde ihtisas kadrolari lagvedilince yeniden sehir tiyatrosu'na dondum. 1950'de istanbul konservatuvari'nda tiyatro ve bale bolumlerini kurmakla gorevlendirildim.
    1950-62 donemi icinde konservatuvar'in bu iki bolumune rezzan abidinoglu, burhan toprak da katildi. bu donemde oynadigim buyuk kompozisyon rolleri: ertugrul muhsin'in rejisorlugunde cahide sonku ile ruy blas, othello'da ''iago'' (cahide sonku ve huseyin kemal ile), don juan, hile ve sevgi (bu oyundaki rolumden dolayi bonn hukumeti tarafindan f.k.gokay araciligiyla bir madalya verildi; ayrica schiller fonundan almanya'da konderanslar vermek uzere cagirildim. ancak, siyasal nedenlerle olacak, pasaport vermediler), saygili yosma, peer gynt, tarlakusu. bu arada danton'u oynamak uzere hazirlandik, sakincali bulundu, sahneye konmadi. o oyunda ben robespierre'i oynayacaktim. talat, danton'du. ayni oyun cok once muhsin tarafindan sahneye konulmak uzereyken yasaklanmisti.
    ankara halkevi'nde filarmonik orkestradan ayrilmis bir ekibin muzigiyle makbet'i sahneye koydum. cevirisini de ben yaptim. makbet rolunu ben oynadim.

    (ercumend behzad lav, 16 mayis 1984'te istanbul'da oldu ve zincirlikuyu mezarligi'nda topraga verildi.)

    kitaplari: s.o.s. (1931), kaos (1934), karagoz stepte (1940), acil kilidim acil (1940), mau mau (1962), uc anadolu (1964), altin gazap (1971)

    kaynak : butun eserleri - yky
  • antolojilerde, web'de bulunması zor olan "köroğlu'ndan memişe mektup" adlı şiirin şairidir:

    atimla avradim öldü. pusatim kirildi.
    "yeni bir at al
    avrat cok tazelersin
    pusatini da degistir"
    dediler öyle yaptim
    yeni at
    huysuz cikti
    beni yere serdi
    yeni avrat
    soysuz cikti
    esrafla yatti
    yeni pusat ugursuz cikti
    geri tepti beni ele satti
    bunlardan hayir yok dedim yola düzüldüm
    pusat atsiz avratsiz bir yere gittim...."

    burada
    kus adam hayvan sus pus
    bagirismak yasak
    ise karismak yasak
    dur yasak
    otur yasak
    civiyi ses cikarmadan cak
    agir ezgi yürü
    soluk alma
    etliye sütlüye dalma
    senden iyisi yok... "

    yetti canima bu dirlik düzenlik
    özledim soysuz avradi
    huysuz ati ugursuz pusati
    deli gamsiz karayeli
    heybemi sirtladim
    gene silama döndüm memis
  • misafir

    ay:
    boynumda yakalık.

    kuyruklu yıldız:
    boyun bağım.

    gömleğim:
    ipek gece.

    gölde su zambakları açınca, beni bekle,
    sana bu kılıkla misafir geleceğim...
  • (bkz: tokat/@evin)
  • şair ve aktördür. biçim kaygısına önem veren gerçekçi bir şair olması hiç kuşkusuz; onun en önemli özelliğidir. en kaba bildiri şiirlerinde bile biçime ve şairaneliğe verdiği önem hemen göze çarpar. doğan hızlan bu durumu şairin fütürist şairlerden etkilenmesine bağlar ki şairin en sevdiği şairler de yesenin ve mayakovski'dir zaten. yine doğan hızlan, "onun şiirini realizmle açıklamak pek de mümkün değildir; onun şiirine olsa olsa "magic realizm" denilebilir" der.
hesabın var mı? giriş yap