• kitaplara erişimi engellemek gerçek bir çözüm sunmayacaktır. ne kadar mümkün olduğunu ise bu başlıkta tartışmaya gerek yok sanıyorum. çocukları/gençleri bize hoş gelen yöne zorlamak yerine nasıl daha iyi rehberlik edilebilir sorusu üzerine kafa yormanın daha faydalı olacağını düşünüyorum. çocuk gelişimi için ebeveyn rehberliği kritik bir süreç. gençlere doğrudan müdahale etmek yerine ebeveynlerin çocuklara karşı sorumlulukları konusunda bilinçlendirilmesi taraftarıyım.

    ailenin çoçuğa karşı sorumluluğu beslenme, barınma, giyinme gibi temel ihtiyaçlarla sınırlı değil. çocukla kurulan iletişimin yöntemi dahi oldukça önemli olabiliyor. sürekli emir alan, ödül-ceza yöntemleriyle yetiştirilen çocuklar ile karşılıklı diyalog, ortak karar ve rasyonel tartışmalara katılması sağlanarak, kendi aksiyonları sonucunda kendi ödül-ceza sonuçlarına karı cesaretlendirilen çocuklar arasında inanılmaz bir gelişim farkı oluyor.

    çocuğun gelecek tercihlerini yönlendirmek adına ebeveyn tutumu bu noktada önem kazanıyor. ne kadar aykırı olduğu önemli olmaksızın çocuklar kendi düşünce ve davranış sistemlerini oluşturmaya, kendi tercih ettiği dizileri izleme, beğendiği türde kitapları okumaya teşvik edilmeli. bu arada olası iyi-kötü yanları üzerine çocukla, yetişkin bir bireyle konuşur gibi tartışılmalı. bu yöntemle çocuğu tam olarak istediğiniz şekle sokmak mümkün olmayacaktır ama en azından neye, neden inandığınızı anlamasını ve ona göre değerlendirme yapmasını sağlanacaktır.

    çocuk gelişimi konusunda unutulmaması gereken en önemli nokta ise her çocuğun bağımsız yetişkin bireyler olmak üzere olduğudur. o yüzden çocuklara, yaşından bağımsız, olmak üzere oldukları yetişkin bireylermiş gibi yaklaşmak gerekir.
  • internet ortamının kullanımına göre iyi ya da kötü olmasıyla ilgili. aynı internetten mit'den ders alabilirken yine aynı internetten pronografik içerik bulabiliyorsunuz. sanırım ebeveynlere daha fazla iş düşüyor. anne baba bilinçli olmadığı müddetçe çocuklar bu tip içeriğe ilgi duyacaktır kuşkusuz. onları korumak birincil olarak ailenin görevi. bu watpad denen site aslında iyi kullanıldığında güzel bir platform olabilir ama denetlenmesi şart. bu denetimi elbette yekili merciiler yapabilir ama işin önemli kısmı aileye düşüyor. internet filtre programları var. bunları çocuklarınızın bilgisayar, tablet ve telefonlarına kurun lütfen.
  • (bkz: ipek ongun) kitapları.

    edit: bizim ergenlik dönemimizde öyleydi şimdikileri bilemiyorum.
  • yazarlarının "inşallah engellenir toplatılır" diye dua ettiği kitaplar.

    hiç ergen olmamışsınız galiba siz. kötü bir kitabı engellettin, toplattın diyelim, ergenler "ha tamam o zaman okumayayım" mı diyecek "oohaaa olm kitap efsaneymişşşş yasaklanmış falan kesin bulup okumalıyız ve hayatımızın felsefesini oradan çıkartmalıyız çünkü çok tehlikeli kitapmış" mı diyecek?
  • herkese tablet yerine kindle ver. hem yabancı dillerini geliştirmede yardımcı olacak beginner, primary, elementary, intermediate, pre-int gibi kitapları bulabilirler hem de sıradan bir tabletin eğitime kazandıracağı bamya büyüklüğündeki etkiyi fazlasıyla kazandırır.

    not: tablet uygulamasının hâlen devam ettiğini varsayıyorum. bizim burada (kktc) henüz tablet sevgisi yok okullarda.
  • eyvallah
    bestseller
    allah de yeter
    kahraman tazeoglu
    ve bunun gibi edebiyat
    -sanat yoksunu, sıradan ve genele hitap eden yuvarlatılmış saçma sözlerle felsefe-aşk-acıyı derinden anlattığını sanan tüm kitaplar
  • tecavüzcüsüne aşık olan, sadece kuru aşk hikayeleri için binlerce sayfa yazan ve genç kesiminin dönüp dönüp tekrar okuduğu wattpad kitapları kesinlikle bu gruba aittir. yeni nesil kitap kurdu olduğunu düşünüp sikko aşk hikayelerinin farklı türevlerini okumaktan öteye gidemeyen gençlerle doluyor. milyona yakın satan kitaplar bile var bu mecra çıkışlı olup. yayınevleri de bu maddi getiri potansiyelini fark ettikleri için içeriği önemsemeden bu gençlerin kitaplarını basıyorlar. işin ilginci bu yazarların edebiyat parçaladıklarını düşünüyor olması. benim gözlemim bu kadar.
  • net ipek ongun.
  • (bkz: twilight serisi)
    beni zehirledi.
  • yasakçı zihniyete her zaman karşı olmakla birlikte, lise çağında nietzsche kitapları okumanın bünyeye olumsuz etkileri olduğu görüşündeyim. nietzsche'nin deccal, zerdüşt böyle buyurdu gibi kitaplarını lisede okumuş biri olarak, intihara meyilli bir insandım. öss'de ilk yüze girdikten sonra, hedeflediğim başarıyı elde etmiş olduğum durumdayken, o anki aklımla zirvede olduğumu sanarken, intihar etme düşüncelerim vardı. üniversite boyunca da ilk seneler bu böyle devam etti; sonrasında intiharın, zirvede her şeyi elinin tersiyle itmek değil, anlamsız bir acizlik olduğunu düşünmeye başladım; şu an da bana çok uzak bir kavram.
    birkaç sene evvel, lisede okumuş olduğum belli kitapları tekrar okumaya başladım; bunlardan başlıcaları suç ve ceza, zerdüşt böyle buyurdu gibi kitaplardı. şu anki algı düzeyimle, bu kitaplardan pek çok yeni anlam çıkardım. zerdüşt böyle buyurdu kitabını okurken ise, içselleştirdiğim intihar gibi bazı fikirlerin, nietzsche'nin üstün retoriği ile zamanında beynime kazındığını fark ettim. zirvede intihar etmek gibi düşüncelerimin kaynağını fark edişim açısından benim için faydalı oldu; şu anki algı düzeyimle, eleştirel bir yaklaşımla bunları okurken fikirlerimi manipüle edemese de, lisedeki algı düzeyimde beni derinden etkilemişti. bu bağlamda, nietzsche kitaplarının lise çağındaki gençler için erken olduğu görüşündeyim.
hesabın var mı? giriş yap