• degerli okuyucular; monsieur robert*** olmadigima gore izin verirseniz "erkegin ozu"nu direkt tanimlamiyorum.

    (basta eksi sozluk 3 yasinda zirvesi olmak uzere) hayatin icinden bircok aktivitede insanlar, birbirlerini, koklamak suretiyle tanimaya calisirlar.
    bayanlar soz konusu oldugunda, guzel kokmanin sirri bazi genetik ayrintilarda gizlidir. icimizdeki irlandalilar bu konuda dogustan sansli olurlar, rnalarinda apayri bir kod tasirlar.
    erkeklerin kokularina gectigimizde ise, beylerin (genetik degil de) duruslarindan gelen bir kokuya sahip olduklarini belirtebiliriz. bu nedenle de bir erkek her an ayni sekilde kokmayabilir.

    tum bayanlarin (kendilerinin veya annelerinin) irlandali olmamasi, tum beylerin de "durmayi" bilememesi; insanlari yapay kokular uretip bunlari surmeye itmistir. kokular genelde organik maddelerden uretilirler; vanilya, portakal, tarcin gibi. ote yandan bir koku vardir ki, erkegin ozunu icerir: brut.

    faberge tarafindan satisa sunulan, bayanlari gunaha davet eden brut; dogustan yetenekli bir elemaninin olagandisi kooperasyonuyla uretilir. faberge'nin parfum uretimi konusunda uzmanlasmadigini, hatta (parfum sektorundeki) bircok rakibinin aksine bir haute couture firmasi bile olmadigini biliyoruz; bu durumda faberge'nin bu sektore girmesinin elinde cheja gibi "dogustan erkegin ozu" bir elemana sahip olmasindan kaynaklandigini tahmin etmek guc degildir. brut, cheja'nin vucut salgilarindan uretilen, 1.6% erkegin ozudur. kozmetik magazanizda ve marketinizde israrla arayiniz.

    son olarak, kaliteyi dusurmek istemiyorum ama, brut parfumu bize tanitan celest bu kokunun "siker eleman"'a ait oldugunu belirtmis; hatta bu "eleman" hakkinda bilgi vermekten de eksik kalmamis. bahsi gecen "eleman"in cheja oldugunu iddia etmek abestir, zira biz kendisinin yazar kimligiyle ilgileniyoruz.

    lutfen (bkz: chejanin yazar kimligi).
  • doksanlı yılların bir rezil hitap tarzı da buydu ve mahallemizde bir nesil bir birine "naber lan erkeğin özü" diye hitap etti.

    bu hitabın muhatabını taşak malzemesi yapmaktaki başarısı en çok mahalle delikanlısının bir kızla buluşup dolaştığı anda diğer arkadaşlarına yakalanması sırasında vuku bulurdu. buy durumlarda şanssız abaza çoğunluk şanslı gence, kızınn da duyacağı şekilde, "vay be erkeğin özüne bak be, heyt hobarey, koçumsun..." diye tazahüratta bulunurdu.

    unutulmuş olması umut vericidir.
  • (bkz: alo eva) *
  • brut reklamıyla girmişti hayatımıza bu tamlama.

    - brut... erkeğin özü... hadi sür...
  • meraklısı için

    (bkz: hali saha maci sonrasi soyunma odasi)
  • bu kavrama bambaşka bir bakış açısı da 1968 yapımı barbarella adlı filmde bulunuyor. dünyayı kurtaran adamdan sonra gelmiş geçmiş en kütük repliklerin bulunduğu, jane fonda'nın pamela anderson kılıklı olduğu zamanlardan kalma olan bu filmde barbarella bir zevk bahçesi-komedi müzesi gibi bir yere düşer. burada kocaman cam bir fanusun içine çırıl bir adam suyun içinde yumurta kaynatılır gibi baya bildiğin fokurdamaktadır. yumurta yerine adamı kaynatıyorlar diye düşündüğünüz anda elinde adamın olduğu fanusa bağlı nargile benzeri bir aparatı tüttüren bir uzay kadını???, barbarella'ya elindeki zımbırtıyı uzatarak buyurur;

    - erkeyin özü...al iççç!!

    adam fanusun içinde fokur fokur debelenirken, o erkekten çıkan ne varsa bi güzel esansiyel bir hale getirilmiştir ve içilebilmektedir. suyunu da sıksaydınız bari.

    işte gençler, erkeyin özü budur!
  • sanki erkeği portakal sıkma makinasında sıkarak çıkarılan suyundan yapılmış bir parfüm gibi bir imaj bırakan reklam motto'su.
  • testosterondur,alalım testosteronu yok duruşmuş yok fizikmiş hiçbir anlam ifade etmez.
hesabın var mı? giriş yap