• kristof magnusson'un 2006 - 2007 sezonunda almanya'da sergilenmeye başlayan oyunu. sibel arslan yeşilay türkçeye çevirdi ve garajistanbul'da okuma tiyatrosu olarak sahnelendi.
  • antalya devlet tiyatrosu'nda ocak ayında oynanmaya başlayan, kadınların alışveriş tutkusunu erkek gözü ile anlatan, kristof magnusson'un yazdığı pek sevimli oyun.
  • kusura bakmayın ama, bok gibi oyun. tek kelimeyle: bok.

    şimdi öncelikle antalya'da oynanan halinde hala s. aslan yeşilay çevirisi midir emin değilim ama öyleyse de kararım aynı: kötü çeviri. çok kötü hem de ya şaşırmamak elde değil.

    basit bir örnek: bizim dilimizde insanların meslekleri söylenirken cinsiyetleri bilinmez ama bir çok dilde böyle değil, almancada da öyle. o halde "avukat" dendiği zaman onun kadın olduğunu belirtmek için "kadın avukat geliyor" denmemelidir. kadın avukat nedir yahu? kadın doktor, kadın öğretmen, kadın anam gibi bir şey. "avukat hanım geliyor" denebilirdi en basitinden. bunun gibi bir dolu sırıtan hata vardı kulak tırmaladı.

    oyunculara, emeğe saygısızlık etmek istemiyorum ama vallahi oyuncular da çok kötüydü yav. sürekli replik unutmak, dil sürçmesi filan da değil takıldığım ha, oynayamamaktı bariz.
    oyuncuların daha önceki performanslarından habersiz olduğum için oyundan mı, yaşlarından mı yoksa genel halleri mi bilemem.

    ha oyunun komik olmamasını ve inandırıcılıktan uzak saçma kurgusunu saymıyorum bile.
    pöf.
  • ne çevirisi, ne de içeriğiyle kötülenmeyi hiç hak etmiyor.
    bi testosteron değil belki ama happy center'da mallrats havası var.
    hamburglu magnussondan, çok eğlenceli bi kapitalist orta sınıf/evlilik eleştirisi.
  • devlet tiyatroları istanbul'un sitesinden anladığım kadarıyla nisan ayında turneye gelen oyun. bu sayfa eklenmiş fakat henüz tarihleri belli değil gibi gözüküyor.

    http://istdt.gov.tr/erkek-parki
  • 26 nisan salı akşamı taksim küçük sahne'de ilk gösterimini yapacak olan istanbul devlet tiyatrosu'nun yeni oyunu. saydam yeniay yönetmenliğinde izleyeceğimiz erkek parkının oyuncuları ise ilkay akdağlı, süleyman atanısev, burak karaman ve ali çelik. özellikle süleyman atanısev performansını heyecanla beklemekteyiz. küçük sahnedeki diğer gösterim tarihleri ise 27-28-29 ve 30 nisan olarak belirlenmiş.
  • 28 nisan 2016 tarihinde küçük sahne'de izlediğim ve çok hoşuma gitmiş oyundur. oyuncuların her biri birbirinden güzel performans sergiledi.
  • özel bir topluluk olan tiyatro alesta'nın ardından istanbul devlet tiyatrosu tarafından geçtiğimiz ay itibariyle sahnelenmeye başlanan oyun. http://kultursanat.halkbank.com.tr/…rkek-parki/5537
  • nedense beğenmedim demeyeceğim, sebepleri belli aslında. oyun yükselip alçalmak yerine düz bir seyirde ilerliyor. sürekli diyaloglarla anlatılmaya çalışılıp ana fikre bir türlü ulaşılamıyor. inandırıcılık konusunda da eksikleri var. tek iyi yanı alışveriş merkezlerinin gürültüsünü, o rahatsız edici sesini, kaosu oyunun aralarında ve başlangıcında yaşatabilmesi. evet gerçekten rahatsız edici bir sesti, bu anlamda da oldukça iyi bir seçimdi. ayrıca tiyatro seyircisine de ilk kez anlam veremedim. o kadar basit şeylere abartı bir şekilde gülenler, sanki sinemadaymış gibi her karanlık ortamı "romantizmle" doldurmayı fırsat bilenler... her şey gibi bunu da ucuzlaştırmamak lazım. bana göre tiyatro oyunları seyirciyle, atmosferle de etkilenen, akışına bunu da dahil edebilen ortamlar olduğu için, bu durum oyunu daha da kötüleştirdi benim gözümde.
  • istanbul devlet tiyatrosu yorumuyla iki perde ve ara dahil 2 saat süren amerikan havalı fakat alman menşeili oyun. (helmut, helga, lars, mario'nun bıyıkları hatta eröl'e rağmen tereddüt etmedim değil.)

    oyunun konusu; her biri adeta mutsuz evlilik temsilcisi olan üç eski arkadaşın bir alışveriş merkezinin kazan dairesini kendilerine bir tür mahzen adeta bir erkek sığınağı haline getirmeleri üzerine kurulu. evliliklerindeki temel çatışma noktasını eşlerinin alışveriş tutkusu oluşturan ve o güne kadar çözümü itaatle karışık inandırıcı yalanlarda bulan bu üç kafadar mahzende erkeklerin "iç dünyasını" bütün görkemiyle! ortaya koyarken, aralarına bir dördüncünün katılması ve yeni bir mücadele yöntemi önermesiyle çözülme başlar. akabinde duygular, sırlar, yalanlar, itiraflar ve bütün kirli çamaşırlar ortaya dökülür.

    tüketim toplumunun da bolca yerildiği oyunda iç dünyalara dair yer yer güldüren tespitler yapılmakla birlikte pek öyle derine inildiği söylenemez. öyle ki sıkılmadan izlenip sürenin büyük kısmında eğlenildiği halde çıkışta oyundan geriye pek bir şey kalmıyor.

    oyunculuklarda samimiyetle birlikte yer yer teklemeler yer yer de paslaşma sıkıntıları görünüyor. daha oturmuş olmasını beklerdim. burak karaman (lars) ve sanırım en son sessizlik oyununda izlediğim süleyman atanısev (eroll) sahnedeki rahatlıklarıyla biraz daha öne çıkıyorlar. karakterlerinin etkisiyle daha baskın ve daha bezgin olan ali çelik (mario) ve ilkay akdağlı (helmut) da ekibi tamamlıyor. oyunun en başarılı kısmı ise beylerin neredeyse ahıra çevirdikleri kazan dairesi dekoru. behlüldane tor iyi iş çıkartmış yine.
hesabın var mı? giriş yap