• (bkz: aphanisis)
  • galler'de doğan, almanya'da büyüyen,

    karl marx 'ın yaşadığı dönemde yaşamış olan, köklü bir aileden gelen, önce iyi bir şair olan,

    ama sonrasında, irlanda'lı feargus o'conner ile tanışınca chartistler'in safına geçen,

    kendisini tümüyle emekçilerin hakları için mücadeleye adayan güzel adam.

    o dönem bir dizi engeli aşarak, ingiltere'de "halk gazetesi"ni (people's paper) çıkartmıştır. gazetenin 1. sayısı mayıs 1852'de çıkmıştır. marx, gazetenin yayın faaliyetinde etkin bir şekilde yer almıştır.

    ernest jones, 1852 yılında ayrıca yirmi bin elin sevinç çığlıkları arasında parlamento'ya seçilmiştir, ilk turda. ancak daha sonrasında, seçme hakkına sahip, seçmenlik sıfatı taşıyan varlıklı şehirlilerin aleyhine kullandıkları beş yüz oy ile seçimi kaybetmiştir.

    yine de o gün ingiliz işçilerinin unutamadıkları olağanüstü bir gün olmuştur.

    çünkü jones, mükemmel bir konuşma yapmıştır.

    işte o konuşmayı ben de şimdi buraya yazmak istiyorum dostlar:

    "seçmenler ve seçemeyenler!

    buraya, büyük ve törensel bir bayram vesilesiyle toplandınız. bugün karşınızda iki sistemin temsilcileri duruyor ve siz, yedi yıl boyunca yönetecek olanların kim olacağına karar vereceksiniz. uzun sayılmayacak bu sürenin tamamı yedi yıl! siz, yirmi bin kişi, bugün, iradenizi ortaya koyarak, belki de yarın beş yüz kişinin geçersiz sayacağı bir karar alacaksınız! evet, karşınızda iki sistemin temsilcileri duruyor.

    solumda whig'lerin, tory'lerin ve para babalarının durduğu doğru ama özünde aralarında hiçbir fark yok. zengin işadamı diyor ki, ucuza alın pahalı satın. tory'ler diyor ki, pahalıya alın ve daha da pahalı satın. işçiler açısından ikisi de aynı derecede kötü... emek: işte tüm zenginliklerin yaratıcısı. bir tek tohumun filize dönüşmesi, bir parça kumaşın dokunması için bile insan emek sarf etmek zorunda. emek de kiralanan bir maldır; mademki her tür zenginliği emek yaratıyor, onu her şeyden önce satın almak gerekir! 'ucuza alın ucuza alın!' emek, en ucuz fiyattan satın alınıyor. ama ardından: 'pahalı satın, pahalı satın!' nedir satılan? emeğin ürünleri.. işveren, emeği ucuza satın alıyor ardından malları satıyor ve üstelik kar elde etmek zorunda. o, işçinin ta kendisini satıyor ve sonuçta, işverenler ve emeğini kiralayanlar arasındaki her anlaşma, işveren tarafından hilekarca tertiplenmiş bir dolandırıcılıktır. böylece, emek, sürekli zarara uğramaktan ötürü gittikçe aşağılara düşüyor, sermaye ise, durmadan yaptığı hilelerden ötürü gittikçe yükseliyor. .."

    ....

    "şeker üzerindeki gümrüğün ve malt vergisinin kaldırılması aleyhine kim oy kullandı?" diye sorarak devam ediyordu jones.

    "whig'ler! işte oradalar ! kahrolsunlar! işçilerin gece mesailerinin kısaltılması, fabrikalardaki örgücülerin durumunun incelenmesi, reşit olmayanların iş saatlerinin sabah altıdan önce başlamasının yasaklanması, yoksul, hamile kadınlara yardım edilmesi, işgününün on saatle sınırlandırılması aleyhine kim oy kullandı? whig'ler. işte oradalar! kahrolsunlar! tanrı ve insanlık adına kahrolsunlar! halifax vatandaşları! ingiltere vatandaşları! karşınızda iki sistem duruyor. yargılayın ve seçin!"
  • "psikanalizin kurucusu neden telepatiye ilgi duymamalıymış ya da duymayacakmış ki? bu diyelim ki psikanalitik bakış açısından freud'un karakteri hakkında bize ne söyleyebilir? jones freud'a bu konuda sorular sormaya başladığında freud 7 mart 1926'da bir mektupla şöyle cevaplar:

    eğer biri günaha girmemle ilgili seni eleştirirse telepatiye bağlılığımın yahudiliğimin, [puro] içmem ve diğer şeyler gibi şahsi bir meselem olduğu karşılığını vermekte serbestsin ve telepati konusu, psikanaliz açısından esas önemde değil.

    bu cümle çarpıcı derecede incelikli ve karmaşıktır. (...) jones, telepatiye ilgi duyan bir adamın (jones'un tabiriyle) takipçisi olmanın kendisi hakkında ne gösterebilecefi konusunda son derece endişeliydi." adam phillips - freud olmak bir psikanalistin gelişimi

    "aslında anna'nın gözü ernest jones'un metresi lou kann'dan başkasını görmez. ill reddettiği adam olan ernest jones hayatının sonunda hep anna'ya aşık olduğunu söyleyecektir." isabelle mons - ruhun kadınları

    "freud'un lise sıralarında sophokles'in grekçe yazdığı kral oidipus'tan almancaya yaptığı 23 dizelik bir çevirisinin bugün bile kusursuz, hatta mükemmel olduğu görülür. bunlara ek, onun olağanüstü güzel ingilizcesi de dillere destandır. ernest jones'a göre, freud bir ara, on yıl boyunca sadece ingilizce literatür okumuştur." serol teber - bilimsel bir peri masalı

    "ancak, olayları çok yakından bilen ernest jones'un da vurguladığı gibi, gerçekte freud, kokainin insan bedeninde -ve bizzat kendisinde- oluşturduğu genel etkiyle çok ilgilenmiş, lokal uyuşturucu yanını pek önemsememiştir. kokaini, kendisinin de kullanabileceği geleceğin mucizevi anti-melankoli ilacı olarak düşünmüştür." serol teber - bilimsel bir peri masalı
  • 1912 yılında insanoğlunun tuz saplantısı üzerine bir deneme yayınlamıştır. ona göre tuza olan saplantımız bilinçaltında cinsellik ile bağlantılıydı. teorisini desteklemek için habeşlilerin gelen misafire yalaması için bir parça kaya tuzu ikram ettiği tuhaf bir adetten söz ediyordu...
hesabın var mı? giriş yap