• apolitika'nın nisan '95 sayısında şu sözüyle kapağa oturmuştur:

    "bizim istediğimiz anarşist devrim yalnızca tek bir sınıfın çıkarı ve özgürlüğe kavuşması içindir. bu sınıf ekonomik, politik ve moral bakımdan tutsak edilmiş tüm insanların sınıfıdır."
  • "kimin hakli kimin haksiz olduguna, kimin gerçege daha yakin durduguna hiç kimse kesin olarak karar veremez.özgürlük iyiyi bulmak için yegane aractir ve yanilma özgürlügünün olmadığı yerde özgürlük yoktur" demiştir. kaos yayınlarından çıkan, bir italyan anarşisti-malatesta-hayatı ve düşünceleri adlı kitabı mevcuttur
  • nestor mahno ile yazışmalarından bir örnek için:

    malatesta'nin nestor makhno'nun mektubuna yaniti:
    http://struggle.ws/turkey/t_malatesta.html
  • 1921'de şunu yazmış:

    "..every new idea and institution, all progress and every revolution have always been the work of minorities. it is our aspiration and our aim that everyone should become socially conscious and effective; but to achieve this end, it is necessary to provide all with the means of life and for development, and it is therefore necessary to destroy with violence, since one cannot do otherwise, the violence which denies these means to the workers.."

    götümden uydurmuyorsam çevirisi aşağı yukarı şöyle (uyduruyorsam haber ediverin):

    "..her yeni fikir ve kurum, tüm ilerleme ve devrimler, her zaman azınlıkların çabalarıyla gerçekleşmiştir. bizim arzumuz ve amacımız şudur ki, herkes toplumsal olarak bilinçli ve etkin olmalıdır; ancak bu gayeye ulasmak icin herkese yaşama ve gelişme olanaklarını temin etmek gerekir, ve bu yüzden, başka türlü yapılamayacağı için, bu imkanları işçilere temin etmeyen şiddeti, şiddetle yok etmek gereklidir.."
    http://flag.blackened.net/…malatesta/rev_haste.html

    edit: draper'dan daha iyi öneri geldi, değiştirdim.
  • ''aynen aramızdaki en iyilerimizin sahip olduğu gibi, samimi bir şekilde genel iyilik'den [etkilenerek] hareketlenen başka bazı insanlar, partiler ve düşünce okulları vardır. fakat anarşistleri diğerlerinden ayıran şey gerçekte onların insan ilişkilerindeki şiddete [karşı] olan nefretleridir... ama o zaman, anarşistlerin, ilan edilmiş nihai amaçlarına ters olmasına rağmen, neden bugünkü (faşizme karşı) mücadelede şiddeti savundukları ve kullandıkları sorulabilir.

    bu eleştiriler o kadar ileri bir noktaya varmakta ki, çok azı iyi niyetle ve çoğunluğu kötü niyetle [olmak üzere], bazıları anarşizmin ayırd edici özelliğinin gerçekte şiddet olduğuna inanmışlardır. soru sıkıntı verici gibi gözükebilir, ama bir kaç kelime ile cevaplanabilir. iki insanın barış içinde yaşaması için her ikisinin de barışı arzulaması gerekir; eğer birisi diğerini, kendisi için çalışmaya ve hizmet etmeye mecbur kılmak amacı ile şiddet kullanmakta ısrar ederse, işte o zaman diğeri, insan olarak onurunu korumak ve sefil bir köle durumuna düşürülmemek istiyorsa, barışa olan düşkünlüğüne rağmen uygun araçlarla güce karşı koymaya mecbur olacaktır.''

    "anarchism and violence"
  • anarşizm adına yazmış, düşünmüş önemli teorisyenlerden. kaos yayınlarından çıkan kitaba göre yeri gelmiş tapu filan da yakcak kadar eylem adamlığına soyunmuş malatesta. bir ara kropotkin'e de eleştiri düzmüşlüğü var. sonuç olarak sağlam adammış diyelim.
  • 79. ölüm yıl dönümüdür kendisinin.
  • "insanın vicdanı, kararlılığı ve yapabilecekleri [capacity] sürekli geliştikçe; yeni çevresinin yavaş yavaş değişiminde, arzuların --şekillenmesi ile buyurganlaşması ölçüsünde-- gerçekleşmesinde kendisini ifade etmenin yollarını buldukça, anarşizm de gelişecek ve kendisini ifade etme yollarını bulacaktır; anarşizm ancak yavaş yavaş ortaya çıkabilir --yavaşça, ancak hiç şüphesiz ki yoğunluğu ve yayılması büyüyerek.

    bu nedenle, mesele anarşizm'in bugün, yarın veya gelecek on yüzyıl içinde başarılıp başarılamayacağı meselesi değildir; bizlerin bugün, yarın ve daima anarşizm'e doğru yürümemiz meselesidir." (anarşizme doğru- e.malatesta)
  • 22 temmuz 1932'de hayatını kaybetmiş anarşist, devrimci, italyan.

    örgütlenme üzerine yazdıkları 22 temmuz 2013'te hala geçerli ve bir o kadar da değerlidir.

    "her şeyden önce işbirliği ve dayanışmanın uygulanması olan örgütlenme, sosyal yaşamın doğal ve zorunlu bir şartıdır; ortak bir amaç için çalışan gruplar üzerinde olduğu kadar genel olarak insan toplumu üzerinde de belirli bir etki ve güce sahip olan kaçınılmaz bir gerçektir. insan, kendini toplumdan tecrit ederek yaşamak isteyemeyeceği, istese de yaşayamayacağı için, -aslında insan, toplum dışında ve arkadaşlarıyla işbirliği yapmaksızın kişiliğini geliştiremez, fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarını gideremez- kendisiyle aynı zihniyete ve ortak çıkarlara sahip olanlarla özgür birliktelikler kurmasını olanaklı kılacak sosyal bilince veya araçlara sahip olmayanların, genellikle kendi kişisel çıkarları için başkalarının emeğini sömürme amacıyla bir sınıfın ya da egemen bir grubun kurduğu örgütlenmelere tabi olmaları kaçınılmazdır. kitlelerin küçük bir ayrıcalıklı grup tarafından asırlar boyu baskı altında tutulması, çoğu emekçinin üretmek için, eğlenmek için ve baskı altında tutarak sömürmek isteyenlere karşı savunma ihtiyacı için örgütlenememesinin sonucudur. anarşizm, bu durumu düzeltmek için mevcuttur…

    kendilerini anarşist olarak adlandıranlar -böyle niteleyenler ya da nitelemeyenler- arasında iki farklı görüş mevcuttur: örgütlenme yanlıları ile örgütlenme karşıtları. hemfikir olmayı başaramasak bile, en azından birbirimizi anlamaya çalışalım.

    öncelikle ayrılıkları açıkça belirleyelim, bu konuda üçlü bir ayrımdan bahsedebiliriz: genel olarak bugünün ve geleceğin toplumunun sosyal yaşam şartı ve ilkesi olarak örgütlenme; anarşist hareketin örgütlenmesi; hükümete ve kapitalizme karşı koyabilmek için halk güçlerinin, özellikle çalışanların güçlerinin örgütlenmesi…

    örgütlenmenin karşısında yer alanların temel hatası, örgütlenmenin otoritesiz kurulamayacağına inanmalarıdır.

    bize öyle geliyor ki örgütlenme, yani belirli bir amaç için kurulan ve bu amaca ulaşmak için gereken yapı ve araçlara sahip olan birlik, sosyal yaşamın zorunlu bir yanıdır. kendini toplumdan tecrit eden insan, bir hayvan gibi yaşayamaz, çünkü, tropikal bölgeler ya da insan nüfusunun çok az olduğu zamanlar hariç, yaşaması için ihtiyaç duyduğu yiyeceği bulamaz; ve böyle bir ortamda hayvanların seviyesinin üstüne çıkması imkânsızdır. bu nedenlerle, diğer insanlarla birlikte olan ya da, daha doğrusu, türlerin atalarının evrimi sonucu olarak kendini diğer insanlarla bir birlikteliğin içinde bulan kişi, ya başkalarının isteklerine boyun eğer (köleleştirilir); ya başkalarını kendi isteklerine boyun eğmeye zorlar (otorite olur); ya da herkesin yararına olanı elde etmek için diğer insanlarla kardeşçe anlaşarak yaşar (birlik olur). hiç kimse bu zorunluluktan kaçamaz; örgütlenmeye en şiddetli şekilde karşı çıkanlar sadece içinde yaşadıkları toplumun genel örgütlenmesine maruz kalmazlar, aynı zamanda yaşamlarındaki gönüllü eylemlerinde ve örgütlenmeye karşı başkaldırılarında kendi aralarında birlikler kurarlar, görev paylaşımı yaparlar, aynı düşünceye sahip olanlarla örgütlenerek toplumun kendilerine sağladığı araçları kullanırlar…

    örgütlenme, bir otorite yaratmaktan çok, otoriteden kurtulmanın tek çaresidir; kolektif çalışmada bilinçli ve aktif roller üstlenebileceğimiz ve liderlerin elinde pasif birer alet olmaya son verebileceğimiz tek yoldur.

    fakat bir örgütlenmenin, bireyin faaliyetlerim başkalarının faaliyetleriyle birleştirmeyi zorunlu kıldığı; böylece özgürlüğü ihlâl ettiği ve inisiyatifi engellediği düşünülmektedir. gördüğümüz gibi aslında özgürlüğü engelleyen ve inisiyatifi imkansızlaştıran, insanın kendini toplumdan tecrit ederek güçsüz kılmasıdır. özgürlük soyut bir hak değil, harekete geçme imkânının olmasıdır: bu, bizim aramızda olduğu kadar, tüm toplum için de doğrudur. ve insan hemcinsleriyle işbirliği yoluyla eylemini ve inisiyatif gücünü gösterme imkânı bulabilir.

    bence anarşist bir örgütlenme, bireyler ve gruplar karşısında tam özerkliği ve bağımsızlığı, ve dolayısıyla sorumluluğu; ortak amaçlar için işbirliğine dayalı eylemler yapmak üzere bir araya gelmenin yararlı olduğunu düşünenler arasında özgür anlaşmayı; kabul edilen programa karşıt bir harekette bulunmamayı ve vaadlerin yerine getirilmesini ahlâki bir görev olarak dikkate almalıdır. daha sonra, bu temelde örgütlenmeyi hayata geçirmek için pratik biçimler ve uygun araçlar belirlenir. gruplar, gruplar federasyonu, federasyonlar federasyonu, mitingler, kongreler, komiteler vs. bunun sonucudur. fakat tüm bunlar özgürce yapılmalı, tek tek üyelerin düşünceleri ya da inisiyatifleri kısıtlanmamalıdır, ancak, tecrit durumunda imkânsız ya da etkisiz kalacak çabalar bu durumda kendilerine büyük bir hareket alanı bulurlar. bir anarşist örgütlenmenin kongreleri, temsilci kurum olmanın getirdiği tüm dezavantajlara rağmen …her türden otorite yanlılığından uzaktır, çünkü yasama yetkileri yoktur ve kendi kararlarını başkalarına zorla kabul ettirmezler. kongreler, en aktif yoldaşlar arasında kişisel bağlantılar kurmaya, bu bağlantıları artırmaya; eylem araçları ve yollan üzerine programatik çalışma programlarım teşvik etmeye ve ana noktalarını belirtmeye; bölgesel durumlardan ve acil ihtiyaçlar nedeniyle yapılması gereken faaliyetlerden herkesi haberdar etmeye; dönemin anarşist görüşlerinin çeşitli akımlarını özetleyerek bunlardan bir tür istatistiki sonuç hazırlamaya yardım eder. kongrelerin kararlan bağlayıcı değil, ilgili herkese sunulan öneri, tavsiye ve tekliflerdir; diğerleri tarafından kabul edilmediği sürece de bağlayıcı ve yürütme gücüne sahip olamayacaktır. tayin ettikleri idari organların -irtibat komiteleri, vs.- emir verme yetkisi yoktur, kendilerinden özellikle talep edilen ve onaylananlar hariç, inisiyatif almazlar, kendi görüşlerini dayatma yetkileri yoktur, elbette bir yoldaşlar grubu olarak kendi görüşleri vardır ve bunu yayarlar, fakat bunlar asla örgütlenmenin resmi görüşleri olarak sunulamaz. kongre sonuçlarını, bireylerden ve gruplardan gelen fikir ve önerileri yayımlarlar; gruplar arası ilişkileri ve çeşitli girişimlerde hemfikir olanlar arasındaki işbirliğini kolaylaştırmak amacıyla yararlanmak isteyenler için hareket ederler; herkes istediğiyle ilişki kurmakta ya da özel grupların tayin ettiği diğer komitelerden yararlanmakta özgürdür.

    anarşist bir örgütlenmenin üyeleri tüm fikirlerini ifade edebilir ve kabul edilen ilkelerle çelişmeyen ve diğerlerinin faaliyetlerine müdahale etmeyen her taktiği kullanabilirler. belirli bir örgütlenme, anlaşma nedenleri uyuşmazlık nedenlerinden fazla olduğu sürece devam eder; aksi taktirde dağılır ve daha homojen gruplaşmaların olduğu bir başka örgütlenmenin kurulmasına neden olur.

    elbette bir örgütlenmenin yaşamı ve sürekliliği önümüzdeki uzun mücadelede bir basan koşuludur, dahası, her kurumun içgüdüsel olarak sürekli ve kalıcı olmayı hedeflemesi de çok doğaldır. fakat liberter bir örgütlenmenin sürekliliği, üyelerinin manevi yakınlığının ve kurumlarının sürekli değişen koşullara uyum sağlayabilmesinin bir sonucu olmalıdır. artık faydalı bir amaca hizmet etmeyen bir örgütlenmenin yok olması çok daha elzemdir.

    birbirimizle iyi anlaşmak ve anarşizmin tüm güçlerini güçlü bir harekette birleştirmek elbette bizi mutlu edecektir; fakat biz, üyeleri arasında gerçek bir anlaşma ve duygudaşlık bulunmayan, karşılıklı taviz ve şüphelere dayanan örgütlerin güvenilirliğine inanmıyoruz.

    kötü bir birlik oluşturmaktansa hiç birleşmemek daha iyidir. fakat biz herkesin dostlarıyla birlikte olmasını, tecrit olmuş ve kaybolmuş güç olmamasını isteriz.

    sözlerimizi bitirirken çalışanların hükümet ve işverenlere karşı koymak için oluşturduğu örgütlenmeden söz edeceğiz. …emekçiler, zorbaların örgütlü gücünü dağıtmak için ihtiyaç duydukları ahlâki, iktisadi ve fiziksel gücü bir arada bulamadıkları sürece asla özgürlüklerine kavuşamayacaklardır.

    günümüzde eylem ve propaganda için örgütlenmenin gerekliliğini kabul etmelerine rağmen, anarşist mücadele metotlarını izlemeyen ve anarşizmi amaç edinmemiş tüm örgütlenmelere düşman olan anarşistler dün olduğu gibi bugün de var… bu yoldaşlar, radikal bir devrimden daha az önemli bir amaç için örgütlenen tüm güçlerin, devrimi kendilerinden yoksun bıraktığına inanırlar. buna karşılık biz, onların bu yaklaşımının anarşist hareketi sürekli kısırlığa mahkûm ettiğini düşünüyoruz ve deneyimlerimiz de bu görüşümüzü doğrulamıştır. propagandamızı yürütmek için insanların arasında olmamız gerekiyor; işçiler, yoldaşlarını, özellikle fikirlerimizi anlayan ve kabul edenleri ancak işçi birliklerinde bulurlar. istediğimiz propagandayı birliğin dışında yürütmek mümkün olsa bile, bu propaganda emekçi halk üzerinde dikkate değer bir etki bırakamaz. eğitimli, soyut düşünme yeteneğine ve kuramsal coşkuya sahip az sayıda birey bir yana, işçiler anarşizme bir hamlede ulaşamazlar. sözde anarşist değil, inanmış bir anarşist olmak için, yoldaşlarla dayanışma duygusunun hissedilmesi, ortak çıkarların savunulmasında işbirliğinin öğrenilmesi ve patronlara ve patronları destekleyen hükümete karşı mücadele ederek patronların ve hükümetlerin işe yaramaz parazitler olduğunun, emekçilerin ülke ekonomisini kendi çabalarıyla düzene koyabileceklerinin farkına varılması gerekir. ve emekçiler bunu anladıklarında kendilerini öyle adlandırmasalar bile anarşist olurlar.

    dahası, halka ait tüm örgütlenmeleri harekete geçirmek bizim temel fikirlerimizin mantıksal bir gereğidir ve bu nedenle programımızın bütünleyici bir parçası olmalıdır.

    fikirlerini kabul ettirmek için güç sahibi olmayı amaçlayan otoriter bir parti, halkın kendi kendine faaliyet gösteremeyen, biçimlenmemiş ve kolayca hakimiyet altına alınabilecek bir kütle olarak kalmasında çıkar görür. ve bunun ardından mantıksal olarak, iktidarı ele geçirmek için ihtiyaç duyduğu örgütlerden başka örgütlenmelerin varlığını istememesi gelir: iktidarı yasal yollarla ele geçirmek istiyorsa seçim örgütlenmeleri; şiddet eylemine dayandırıyorsa askeri örgütlenme.

    fakat, biz anarşistler insanları özgürlüğe kavuşturmak istemiyoruz; insanların kendilerini özgürlüklerine kavuşturmalarını istiyoruz. yukarıdan gelen ve zorbalıkla kabul ettirilen hiçbir şeyin iyi olduğuna inanmıyoruz; halk topluluklarından doğan, halkın gelişme evresine denk düşen ve halk ilerledikçe ilerleyen yeni bir yaşam tarzı istiyoruz. bu nedenle tüm ilgi ve düşüncelerin bilinçli bir örgütlenmeyle ifade bulmasını ve sahip olduğu önem oranında komünal yaşam -üzerinde bir etkisinin olması gerektiğini düşünüyoruz.

    biz, mevcut sosyal örgütlenmeye karşı mücadele etme ve herkese özgürlük ve mutluluk sağlayacak yeni bir toplumun ortaya çıkışının karşısına dikilecek engelleri yok etme görevini üstlendik. bu amaca ulaşmak için kendimizi bir parti içerisinde teşkilatlandırarak sayımızı ve gücümüzü mümkün olduğunca artırmaya çalışıyoruz. fakat eğer örgütlenen tek parti bizimki olsaydı; eğer emekçiler, birbirleriyle ilgisi ya da ilişkisi olmayan, sadece ortak bir zincirle bağlı yalnız bireyler olarak kalsalardı; eğer biz bir grup içinde örgütlenmiş anarşistler olmamıza karşın, diğer emekçilerle birlikte örgütlenmiş emekçiler olmasaydık, hiçbir şey başaramazdık ya da daha kötüsü kendimizi başkalarına zorla kabul ettirmiş olurduk. … ve o zaman bu, anarşinin zaferi değil, bizim zaferimiz olurdu. bu durumda, bizler kendimizi anarşist olarak adlandırmaya devam etsek de, genelin iyiliği söz konusu olduğunda gerçekte tüm hükümranlar kadar güçlü hükümranlar oluruz.

    "
hesabın var mı? giriş yap