ertan yılmaz *
-
aynı zamanda kimi sinema kitaplarının çevirmendir.
örnek: bir film nasıl okunur, oğlak yayınları -
sigarayı ve çok sevdiği pirzolayı da bırakabilecek kadar iradeli bi insandır.
-
yky 'den çıkan son şiir kitabında (bkz: iyiyim) çok iyi şiirlerinin yanısıra çok arabesk şiirlerininde olduğu şair. şiiriyle ilgili tüm olumlu düşüncelerimi ve haklı ününü(asya ve söyle adlı kitapları ilk kitaplar olması açısından gerçekten iyi kitaplardı) benim gözümde yerle bir etmiş şairdir.
-
"insan sonuç için yaşamaz. insan hep nedendir. neden aşktır sevgilim"
(kırmızı mektup) -
"tren görmemiş bir çocukla horoz görmemiş bir çocuk aynıdır.
biri ne kadar köylüyse diğeri o kadar köysüzdür" -
antrakt sinema kitapları dizisinden çıkan ve bildiğim kadarıyla artık baskısı bulunamayan kitabının tam ismi amerikan sinemasında savaş ve vietnam filmleri olan akademisyen. 68 ve sinema konulu bir söyleşide kendisini dinleme olanağı bulduğumuzda deu sinema tv öğrencilerini kıskandığımızı anımsıyorum.
-
sigaraya tekrar başlayalı oldukça zaman olmuş, pirzolaya da eskisi gibi olmasa da devam eden dost-hoca.
şu sıralar boş zamanlarında kitap çevirmektedir. 1 ay da 1 kitap çevirdiğine şahitliğim vardır. -
kendisi ile konuşurken bile siz sanki yazdığı şiirleri okuyormuşsunuz gibi hissettiren şair.her tür ve kıvamda insanı kendine çekebilecek şiir yoksunu ve anlamsızlığı ile büyümüş ben gibi insanları da bu çekim kuvvetine dahil olmasını sağlayan arkadaş.bir de izmir gibi güzel bir şehri bırakıp,istanbul gibi herkesin ve herşeyin aynı olduğu memlekete göç etmeseymiş,sanki daha iyi olacakmış dedirtir bazı bazı.
en güzel şiirlerinden biri için şöyle buyrun;
ben gidiyorum portakal / ertan yilmaz
elma ve başka şeyler de bırakıyorum
pastane dolabında aynı pastayı göstermiştik
böyle başlamıştı her şey, ocaktı…
belki burada kalamayabilirsin daha
hem amerika’yı sevmek için artık siyah bir nedenimiz var
bütün bağımsızlıklar buna değil miydi
böyle başlamamış mıydı dünyayı sevmek
korkunçtu düşünmek bir kargaşayı
ve unutulmazlıklar en çok akdeniz’e yakışıyordu…
geniş ağızlı ince kadehlerde sönebilir kalın gece
eski bir şarkıymışçasına dinlediğimiz akarsu
benim şimdi şiir dilim, kalkıp gitmeyi aklına koymuş
böyle sürmüyor diye işini gücünü bırakmış
böylesinden çok şey ummayacak, ılıksa kış, ılıktır
yani işin içinden çıkılamayınca dünyayı dünyaya bırakmalı
her şeyi kendisinde aramalı
her izi silmek adına önce saatimi attım…
güzeldi, her şey için teşekkürler
akşam yemeği gibi bitmemeliydi bunca şey
anladığım o ki yaşadığın ne varsa daha önce yaşanmış
ilk sen değilmişsin yani böylesi bir ayrılığı yasal ve geçersiz kılan
nasıldı istanbul, hiç tartışılmaz güzeldi
nasıldı özlem özlem bir başka şehirde yaşamak
bir dağ büyüklüğünde sevmek seni
doruğuna merak her terk ediş…
daha yaralı ne kadar durabilirim
sanırım tükeniyor yeniden insan, böyle olmamalıydı
vitrin anlamları çıkartmamalıydık bundan
bu kadar ciddiye almamalıydık deltaları
bence ikimiz de sütten çıkmış inek değiliz
bence şimdi gülümseten bir nedendi o rengarenk çocuklar.
nil’e çizdiğim deniz, yalnızlığa böylece beyazlık
sakin, huzurlu, bu nedenle kemanla bomba düeti…
bir neden arıyorken her şeye, üstüne düşen fotoğrafın
her aşk filminde olan ayrılık, yapraksız ağaçlar göster yeter
başına vanilyalı bir şeyler koy, beyazlar anlar
bir neden arıyorsan eğer, her şeye verilen sevginin nedeniyse
daha önceden vurmalılar girmeli ki kırılsın ortalık.
seni sanki bir yerden anımsıyorum, aynı pastaydı gösterdiğimiz…
kitap-lık, şubat 2009, sayı:124 -
şiirleri,şairliği yetmezmiş gibi eline aldığı kamerayla kare kare şiir yazan kısa metrajlı-uzun etkili anları izleyene bırakan aziz arkadaşım. kısa filmleri için şöyle buyrun;
istanbul gözün arkada kalmasın
izmir hangi rüzgar attı -
ertan yılmaz ile karıştırılıp aslında (bkz: vacit ertan yılmaz) diye konuşulacak olan hocamızda bu konuda yer almakta ;)
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap