• uzun süren bir paylaşımın son bulması sonucunda elinizde kalan değersiz miraslardır bu hediyeler. onsuz hiçbir anlamı yoktur, bununla birlikte acil yok edilmeleri icap etmektedir.
    unutturmaz, sürekli bitmek tükenmeyen bir nostalji yaşatır. herbirinin ayrı bir yeri ve hatırası vardır. peki saygı mı duymak gerekir geçmişe, hatıralara, hediyelere...???

    hayır, kurtulmak icap eder! ama niye?

    çünkü, büyük bir dalganın sizi çok çok uzaklara süreklediğini hisstiğiniz anda, tekrar başka bir dalganın sizi kıyıya, en başa atması gibi bir etki gösterir ondan size kalan değersiz miraslar.

    kurtulmak icap eder, ama nasıl?

    aslında bunun için büyük boy bir kaç tane çöp poşeti, ve ayıracağınız 5-10 dakika yeterken nedir sizi engelleyen? sebebi çoktur, sebebi yoktur. o gideli çok olmuştur. artık ulaşılmazınız, arkasından bakakaldığınız sessiz bir çığlıktır.
    onun bir merhabası sizin için dünyalara bedelken, ondan size kalan bu son mirasları yok etmek mantıklı mıdır?

    evet, kurtulmak icap eder, ama ne zaman?

    hemen yok edilmeleri gerekmektedir.

    "aşktan yana şansım yok
    ağlıyorum derdim çok
    aşkımı kaybetmişim
    sordum sordum bulan yok"

    zorda olsa bu karar verilir. elleriniz titreye titreye odanıza dalarsınız, çöp poşetinin ağzı açılır ve teker teker doldurursunuz içine, arada gözlerinizin dolması gayet insani olsa da daha cesur ve kararlı olmanız lazımdır. 5-10 dakikada bitecek eylem 5 saatinizi alsa da artık başarmışsınızdır. büyük bir adımdır bu.

    ikinci aşama ise çöp poşetini çöplüğe yollama safhasıdır.
    o kadar ağır gelirki kahrolası poşet, sanki bütün dünyanın derdini taşıyormuşsunuz gibi bi his yaşatır.
    ve merdivenler, bitmek tükenmeyen merdivenler, belkide adımlarınızı geri geri attığınız için bitmemektedirler.
    bunca zorluktan sonra sokağa ulaşırsınız;

    "sokaklarda ne ararsın?
    beni kimden sorarsın?
    ben düştüm aşk ateşine
    sende düşme yanarsın"

    ve bu dünyanın yükünden kurtulursunuz. içinizde büyük bir iş başarmanın sevinci ile, daha boş ama daha huzurlu odanıza koşarsınız. bir süre anın tadını çıkardıktan sonra o bekleyiş başlar. saat 7'ye yaklaşmaktadır. biraz sonra çöpçüler gelip, bu değersiz mirası ebediyete gömeceklerdir.
    pencereye koşarsınız, bir yandan çöpçüleri beklerken bir yandan nelerden vazgeçtiğinizi düşünürsünüz. onunla geçen beş yılın koleksiyonu artık çöptedir.

    "dün gece çok aradım
    aradım bulamadım"

    milyonlarca mektup, binlerce resim, yüzlerce kıyafet, onlarca kalp, çeşit çeşit küçük ama değerli hediyeler...
    ve bunlar kafanızda bölük pörçük şekillenirken çöp kamyonun sesiyle irkilirsiniz. sokağın başına gelmiştir bile, ağır ağır konteynera yaklaşmaktadır. bu çaresizlik hali an içinde karasızlık haline dönüşür.

    "kör olası çöpçüler aşkımı süpürmüşler"

    hayıııır... hala vakit vardır. az önce 1 saatte inemediğiniz merdivenlerden inmeniz 1 dakikadan az bir zaman tutmuştur. çöpçüyle aynı anda elinizi atarsınız konteynera... ve kurtarırsınız mirası. savaşı kazanmışsınızdır.
    artık elinizde koca bir miras vardır.
    içinizdeki karmaşa son bulmuştur. aslında bu yenilginin destanıdır.
    o sizi yine mağlup etmiştir, yine ezip geçmiştir.

    çok çok büyük bir dalganın sizi uzaklara süreklediğini hissettiğiniz anda, tekrar başka bir dalga sizi kıyıya, en başa atmıştır...
  • tolga yarman haklıysa, gayet gerekli bir hareket bu. ışık hızından 4 kat hızlı diyor, duran cisimlerle etkileşim diyor, bağıl manyetik alan diyor.. evde eski ne varsa atalım derim. etkileşime giriyor şerefsizler..
  • atılmaz...atılmaz çünkü o senin eski can'ındır,çok sevmişindir,feci bağlanmışındır,her gördüğünde,her kokladığında,her giydiğinde can'ı içine almışındır çünkü berabersinizdir artık.
    atılır...artık o can falan değildir.nefret edersin,o koku,o kıyafet,o saat artık senin için ne yazıkki bi anlam ifade etmez.**
  • atmamak bi nevi yeni olana ihanettir... ama hediye psp yada ps3 gibi bişeyse biraz sıkar..
  • kodaman sevgilisinden hediye ferrariyi atıp, villayı yakan, katamaranı da batıran kadın gerçek aşkı hakediyordur..
  • atmak değil de, ayrılma çok ani gerçekleşmemişse, götürüp elden sahibine* teslim etmek daha çok acı çekmenize sebep olur, bilginize. *
  • son derece anlamsız bir harekettir. bas bas "unutamıyorum lan seni, kabullenemiyorum işte, hayııır.." diye bağırmaktır. içi hırs dolu, gözü kararmış tiplerin "ona ait hiçbir şeyi görmek istemiyorum!!" tribidir ki yenilesidir!

    ardından gelen muhtemel replik: (bkz: allah belanı versin)

    tavsiye: fear leads to anger, anger leads to hate, hate leads to suffering! dememişler boşuna anam babam, geç bunları.
  • bence yapmak gerekli bir yerden sonra. ben de 3 ay önce taşınırken attım iyi oldu. hem de tek sevgilide kalmadım sdlkfjdskflsdkj attım kimden ne kalmışsa. bazamın sandığı boşaldı. normalde çilekli cappy kutularını biriktiren bir insandım. hala 10 koli eşyam varsa, 6'sı kesinlikle hiç kullanmayacağım ama anısı olan (çoğu da nedir neredendir hatırlamam) ıvır zıvır hatıralarla doludur. üstünde bebek resmi olan parfümlü hatıra defterim var benim sdlfkjdlflk. atmaya kıyamam hiçbir şeyi. öyle bir insanım. o yüzden nasıl yaptım kısmını açmam gerekirse, "eski sevgililerden kalan hediyeleri çöpe atan insan yoktur, çöpe attıran eski sevgililer vardır." diyebilirim. gençliğimin erken döneminde patır patır sevgili değiştiren biriydim. annelerinin yetiştirdiği çocuklarda şeytan tüyü olduğundan kolay oluyor bu. işte yaş biraz artıp hayat görüşü oturmaya başlayınca, nispeten uzun ve ciddi ilişkilere girmeye başladım. iç güzelliğine önem verip, muşamba gibi kızlara "çok güzelsin" dedim. sonra bakıyorsun bu insanlar kendilerinden tiksineyim diye, gözümde en aşağılık seviyeye insinler diye zaten oldukça çabalamışlar, basitliklerin dibine vurmuşlar. iç güzellik de hikayeymiş. eh, haliyle bu insanlardan kalanlara bakınca da aklımdan geçen şey "öğk" oluyor. en iyisine karşıysa sonsuz bir nötrlük var içimde. benim için zerre değeri kalmamış, herhangi bir şey ifade etmeyen insanların tortularını daha ne diye saklayayım. iki yüzlülük gibi bir şey olur. iyi de olmuş ama, insanın ufkunu açıyor. aynı şekilde isterim ki onlar da atsın. "ama onlar senin de geçmişin, birilerinden bağımsız senin yaşanmışlıkların..." romantizmi de yapılabilir tabii. geçmişimi sikim sdlkjfskldfjks. tıraş işler bunlar. bence birlikte olunan kişiye de saygısızlık. eski sevgililerin gömülmesinden yanayım. çünkü sene itibariyle 26 oldum, çok meme gördüm ve öğrendiğim bir şey varsa, "özel insan" diye bir şey olmadığıdır. tek birisini çok seversin, bir kişiye gerçekten bağlanırsın ama kimse özel değil, bu kötü de değil. en fazla hayatının yaşadığın kısmı kadar kapsamlıdır o "özellik". dünya o kadar kalabalık ki. 40'tan önce birisine "özel" demek, birisini "özel" addetmek gereksiz. gençlikte işleri bu "özel" sanrısı üstüne kurmak da gereksiz oluyor haliyle. çok da samimiyim bu düşüncelerimde. "kahretsinnnn, aklımdasınnnn, ve sen bununnn, farkındasınnn" da değil düşüncelerim, çöpe attığım bu düşüncelerim değil; aklımda, içimde kalmış kimse yok. öyle bir durum olduğunda zaten bütün yüzsüzlüğümle "ühühü sensiz olmuyor" diye kapısında ağlıyorum. aşk böyle bir şey. hediyeleri ve diğer kalanları atmamak bence kişisel gelişimi de engelliyor; ezik malın teki olup çıkıyorsunuz hatıralarda boğulunca. önüne bakmak diye bir şey var ki ben bunun kutsallığına inanıyorum, "pişmaniyeli parmağı gözünüze sokmayın :(((" ile birlikte tebliğ ediyorum. hell yes now i'm moving this way, i'm doing this thing dırınım dırınım beck dinleyin.
hesabın var mı? giriş yap