• başkalarının yanında görmemiş gibi ellerini bırakmama, aşkım, sevgilim demeler sürekli.

    bu aslında kötü giden olayların dışa vurumudur. psikolojik harptır. bak biz ilk günkü gibiyiz, hala sevgili gibiyiz ayakları ama yemezler. çok salak duruma düşüyorsunuz abartmayın.
  • aynı aşortmanı giyip pazar kahvaltısına gitmeleri. birbirlerine ömrüm, sol yanım tarzı süpersonik sıfatlar yapıştırmaları.
    watsap durumlarına x kalp x yapıp baş harflerini yazmaları.
  • birbirlerinin arkalarından atıp tutmaları.
    neye göre seçtiniz birbirinizi? resmen sevmiyorsunuz siz.
    "ben bu adamı parmağımda oynatırım canım"
    "aman özge duymasın sonra koca gün trip atıyor vallahi çekemem"
    iğrençsiniz lan. sizi gördükçe bekarlığa şükreder oldum.
  • bence en itici davranışları evlenmelerinin üstünden 5 yıl geçmesine rağmen facebook profil fotoğraflarının hala düğün öncesinde cektirilmis olan gelinlik ve damatlıklı fotoğrafları olmasıdır.
  • her pazar yediği zıkkımları kocişimle pazar kahvaltısı keyfi diye resim çekim instagram'a atmaları.
  • her mutlu anlarını başkalarının gözüne sokmaya çalışmaları.
    sosyal medyalarını dünyanın en mükemmel çifti fotoğraflarıyla doldurmaları.
    ortak facebook, instagram hesapları kullanmaları.
  • başkalarının yanında birbirlerini eleştirmeleri kadar itici bir hareket olamaz.
  • ortak sosyal medya hesabı açmak, veya birbirlerinin sosyal medya hesaplarına birbirlerinin isimlerini koymaları, kusmuk davranışlardır, net!
  • ayrı veya yan yanayken birbirlerini 3. bir kişiye benim karı ve benim herif olarak tanımlamaları.

    telefon rehberine dahi bu isimle kaydettim zira oturduğum apartmanın yöneticisi mutlu çiftimiz. daim olsun.
  • sürekli çocuklarını övmeleri.
    sürekli çocuktan konuşmaları,
    sürekli çocuk muhabbeti çevirmeleri.

    yemin ederim tiksinti geldi dostlar. vallaha bir gün o çok övdükleri, gürbüz pembe yanaklı bebelerinin üzerine kusacam, kusacam ama el kadar sabiye kıyamıyom valla.

    ahh dostlar bizim de bir bebemiz var, kendisi 1,5 yaşında. bizimkine bakıyom bakıyom bana gayet normal bir insan evladı olarak geliyo. arabasıyla oynuyo, dikkatini ne çekerse ona yöneliyo, eline kalemle defteri karalıyo, öğrendiği şarkıların ilk 2-3 kelimesini melodik söylüyo. onun dışında da pek bi numarası yok. el kadar bebeden ne bekleyecen zaten. arada bi kakasını yapınca "baba kaka" diyo, hepsi bu.

    amma velakin dostlar gel gelelim, bazı ana baba olmuş arkadaşlarımız var ki, yemin ederim canımdan can alıyor. benim bebem de kakası gelince "gaka" diyor, onun ki de "gaga" diyor.ama sanki bizimki bildiğin, umumi tuvalette kimseye aldırmadan çatır çatır sıçan bir emmiymiş de, kendisininki saraylarda altın sıçan piremses sanki mübarek. böyle bir övünmeler bir övünmeler. ulan insan çocuğunun sıçışıyla övünür mü amk.
    çocuk daha sıçar sıçmaz başlıyor bizim at ağızlı anlatmaya;
    -vallahi üstadım, bizim çocuğun diksiyonu çok düzgün, şu kaka deyişteki vurguya bakar mısın, hele o kakasının şekli, etsiz çiğ köfte kıvamında mübarek, hele kokusu hint usulü, köri sosuyla soslanmış tavuğun buram buram kokusu üzerinde.
    işte dostlar, bunun daha cümlesi biter bitmez, kemal sunal'ın kibar feyzo'daki diksiyonuyla "yat da suratına sıçam itoğlu it" diyesim geliyo.

    hele mesela bir de, çocuk, hasbel kader öğrettikleri bir şeyi yaptığında sanki çocukları bir einstein, bir heisenberg reismiş gibi davranıyorlar. lan olm daha 2 dakika önce mutfakta tuzluk yalayan bebe ne ara "çok zeki" oldu..

    işte dostlar bunlar bence evli çiftler arasındaki en itici insanlardır. hayatlarında çocuklarından başka konuşacak bir şeyleri kalmamış, birbirlerinden sıkılmış, sıkılınca da hadi çocuk yapalım diyen çiftlerin davranışlarıdır.

    siz siz olun bunlardan uzak durun.
hesabın var mı? giriş yap