ezgin
-
-
(bkz: harap)
-
1. paraca durumu bozuk olan (kimse).
2. çok cefa görmüş, her çeşit işe girmiş, çok küçük yaşda hayatın zorluklarını görmüş (kimse).
3. yorgun olan (kimse).
kaynak: tdk büyük türkçe sözlük.
işte o nedenle dostum, çiğ delikanlı olma, ezgin delikanlı ol. -
hayat içinde de ezgin olunabilir belki, anneler ise kendi disiplinlerini övmek ve aklamak için "seni ezgin büyütmüştüm, şimdi sefasını sürersin." derler. aynı bapta "işlediğin beneyse, öğrendiğin kendine!" diyerek atarlandıkları, ezgin büyütmeyi ana taşıdıkları olur.
gene de ezgin olmak iyidir, dayanıklı olmakla çok ilintilidir, çileye ve sabıra bariz katkısı vardır, ben hoşnudum. sonu helalleşmeyle bitecek olduktan sonra bütün maceralara ve bokluklara yaşamda yer var. kabul inanılmaz bir düzenek, büyülü tavır.
yorganadam çok güzel açmış, yerli yerine koymuş. ağır antremanlı, olgun demeye de gelir. benim/bizim büyükler de çocuklarına sert yapmalarını, her türlü köy/toprak işinde sakınmadan çalıştırmalarını, her sorumluluğu vermelerini "biz çocuklarımızı ezgin büyütüyoruz." diye sunarlardı. hırslanacak mıyım, gurur mu duyacağımı anlamam bayağı zamanımı aldı. yanlış anlaşılmasın sonradan övünmeye de başladım. yaşasın ezgin çocuklar ve onların kardeşliği. zorluklardan yılmayan, dayanıklı.
[gönülleri kırık, canları ezgin, bedenleri yorgun, kolsuz kanatsız kalmış, hasta ve perişan halde otuz kuş.] feridüddin attar - mantıku't-tayr
(bkz: ezilgen)
(bkz: karaya dereye gelmek)
(bkz: erezil)
(bkz: koygun) -
(bkz: ezginin günlüğü)
-
-
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap