*

  • ''bir şarkısın sen'' programındaki ''kahverengi gözlerin'' performansıyla, hafızalarımıza kazınan süper velet.

    bu şarkıyı söylerken, şarkıya ve orkestraya olan hakimiyetiyle, seyirciyi coşturmasıyla ve kendine özgü danslarıyla nice ''yıldızım'' diye geçinen zibididen daha başarılı. sanki bu işlere ömrünü vermiş edalarıyla, hiç utangaç olmamasıyla da süper sempatik ve şirin duruyor bu velet.

    keşke böyle bir kızım olsa diyorum kendi kendime.

    linkini de vereyim;

    http://www.izlesene.com/…kahverengi-gozlerin/887181
  • yalnız kullar şarkısında arkasındaki 3 kişilik grupla birlikte sergilediği performans öyle nefis, öyle tatlı ki, insan seyretmeye doyamıyor. yahu bizim apartmanda olsa böyle şirin mi şirin, yetenekli bi' kızcağız, her can sıkıntısında gelse, o söylese, biz dinlesek:)

    (bkz: ver ver ver ver ver allahım ver)
  • zeynep özkaya'nın küçüklüğüyle şaşılası benzerliğe sahip cimcime.
  • şirin falan olmayan, büyük taklidi yapmaya çalışıp beceremeyince insanların şirin addettiği, sesini de hiç beğenmediğim sözde fındık kurdu. hadi ordan!!

    keşke çocuk gibi davranıp, sesini kalınlaştırmadan, büyüklere öykünmeden şarkı söylese. gerçi bu programda* hiç bir çocuk, çocuk gibi davranmamakta, çocuk gibi şarkı söylememektedir.
  • şarkı söylerken hiperaktif çocuk moduna giriyor.
  • bu kız hakkında bir şeyler yazmak istiyorum kaç haftadır. eleştirsem, çoçuklar böyle şeylere alet edilmemeli desem de izliyorum işte yarışmayı. bazen ağlıyorum falan duygulanıp, yaşlılığıma dalalet olsa. bir çoğunun sesi güzel değil aslında. yani bu büyük ihtimalle yaşlarının küçük olması ve seslerinin daha oturmamasıyla alakalı olmalı. yoksa müzik otoritesi falan da değilim hani. şarkılara hakimiyetlerine bakıldığında şaşmıyor da değilim. neyse konumuz berna şimdi. bu kızın sesi hele ki hiç güzel değil bana göre. rahatsız ediyor zaman zaman. çünkü sesini falan kalınlaştırıyor, oynuyor. ama bir okadar da yakışıyor ki haspama. böyle dans edişi kısık kısık gözleriyle gülümseyişi. çok sevimli oluyor şarkısı başladığında, ekrana kilitliyor. kızarak izletiyor kendisini. allah nazar etmesin ufaklığa.
  • 20 haziran akşamı resmen connie talbot'un eline vermiştir.
    büyüğüm ben tripleri çok zorlama ve lâkin. yetenekli sadece, o kadar.

    edit: lan düşündüm de şimdi eline vermek falan....?

    ha bunları halen çocuk olarak görebiliyor muyuz, onu da düşünmek gerek tabii, bu saatten sonra popüler kültürün içinde zorla ve zorlukla büyüyecek kafacıklara dönecekler. fakat gene de eline vermek ne lan hayvanın evladı! yarrağımın kurma kolu seni!
  • çok hırslı bir çocuk.. bu çocuğu görünce ilkokul yıllarıma ait, sınıfta hep sesi çıkan, dikkat çekmeye çalışan, herşeye atlayan kız çocuğu imgeleri zihnimde bulunduğu yerden zıplayıp geliyor, cinlerim tepeme çıkıyor.. etrafımızda koca koca insanlarda gördüğümüz hırs, kendini belli etme, bir iş yaparken mütevazı olmak yerine "ben bu işi yapıyorum" diye bağıra bağıra iş yapma gibi özellikler daha 11 yaşında olan bu çocukta da var. onu o programa çıkaranları çocuğun karakterine olabilecek muhtemel olumsuz etkilerden dolayı eleştiremiyorum, zaten bu hırsla nerede olsa karakteri böyle yönlenecek (o ortamın da olumsuz etkileri inkar edilemez elbette). yani ha televizyona çıkmış, ha sınıfta tahtaya çıkmış.. ne olur, ilerde başarılı olur elbet. akranları arasında kıskançlık oluşturur sevilmez belki, gücünden beslenen bir iki yalaka dostu olur, kendinden büyükler tarafından da çalışkan becerikli olduğu için sevilir. ama gerek yok bu kadar hırsa, rahatsız edici olmadan da, tevazuyla da başarılı olabilir bir insan.
hesabın var mı? giriş yap