• birisi bir şey ikram ettiğinde otomatikman yok ben istemiyorum demektir. halbuki başkalarının elindekileri görünce bakakalan çocuklardandır o insan.

    sonradan kazanıyor insan, parası da oluyor, imkanı da. ama bir iz mutlaka kalıyor.
  • birisi para birimini dolar olarak söylediğinde onu direkt olarak tl'ye çevirip karşılığını bulmaya çalışmak. sonrasında sanki bu kadar kur farkını ilk kez duyuyor gibi şaşırmak.
  • biranın lüks olması
  • kalıp çikolatayı açınca asla direk ısırarak yiyememek. mutlaka elle kırarak küçük parçalar haline getirip hatta damakta yavaşça emerek, eritip tüketmek.
  • yemegin yaninda icecek istememek/isteyememektir. ulan hala isteyemiyorum. cebimde param var o kola sanki dunya para gibi geliyor, paket yaptirip marketten mi alsam diyorum. gereksiz masraf diyorum, icmesen olcen mi diyorum.
    burdan yemegin yaninda icecek almayanlara sesleniyorum, olum o almadiginiz kolayla apartman falan alamiyorsunuz, kolaya gitmese baska seye gidiyor, biliyorum ogrenciler falan da okuyor ama icin amina kodumun kolasini bak ben icmedim, ferrarim yok.
  • paran olsa dahi magnum ve pringellsa elinin gitmemesi
  • eğer zengin olduysa, zenginliğinin ilk 5 yılı içinde (bkz: sonradan görme) olduğunu iki görüşmede anlarsınız.

    5 yıl sonra fakir olduğu günleri hatırlamayacak ve sonradan görme triplerden sıyrılmış olacaktır
  • paylaşmak.
  • tabakta yemek bırakmamak. hiçbir gıdayı israf etmemek.

    sayesinde şimdi kilo vermeye çalışıyoruz.
  • her şeyi, pilavı makarnayı bile ekmekle yemek.
hesabın var mı? giriş yap