4 entry daha
  • tespit edebildiğim kadarıyla ingilizce'de dört ayrı sözcükle ifade edilen kavram:
    poverty,
    indigence,
    penury
    ve
    pauperism

    imdi,, ben ilki ve sonuncusuna kısaca değinmek istiyorum:
    öncelikle belirtilmesi gereken şudur ki, "poverty"nin kökü "poor" değil; "pauper"dır. gerçi bu "poor"un da kökü "pauper"dır. ancak arada şöyle bir fark var: "poor", soyluların dışındaki herkestir. ya da veblen'in terimcesiyle konuşacak olursak, "aylak sınıf" mensubu olmayan herkes fakirdir; şaşaalı tüketemez* fakat tüketiminin ardındaki saik parasal özentidir.*
    bu konuda mufassal malumat'çün lütfen (bkz: thorstein veblen/@zifir)

    bu, "pauper" denilen adam ise, çok daha kötü durumdadır,, köprü altında yatan, geçimliğini çöp karıştırarak temin eden vs. insanlar için kullanılır. buradan hareketle poor için "fakir, yoksul"; pauper için "düşkün" denmesini önerilebilir.
    ayrıca, "poor"a dünyanın her yerinde, "pauper"a ise -ancak- çok gelişmiş yahut başka bir ifadeyle "merkez"* ülkelerde tesadüf edebileceğimize dikkat çekmek isterim.

    gelelim işin ilgi çekici yanına--
    uzun zaman boyunca siyasîler ve iktisatçılar bu fakir adamların nereden gelmiş olduğuna kafa yormuşlar.*
    mutabık olunan fikir, ilerleme* ve düşkünlüğün* birbirinden ayrı düşünülemeyeceği.

    son üç yüz yılda, her defasında önerilen çözümler (son iki yüz yılda bilhassa sosyalist düşüncede) ise neredeyse ayrıklıksız bir ve hayli dikkat çekici:
    bu adamları yani "fakir" olanları biraraya getirmek ve sıkı bir gözetim ve denetim altında çalıştırmak (farkındaysanız, burada "fakir"ler söz konusu; "düşkün"ler değil zira bu düşkünlerden herkes umudunu kesmiş durumda):

    bakınız efendim, kim, ne önermiş:

    robert owen: (bkz: villages of union)
    françois fourier: (bkz: phalanstéres)
    proudhon: (bkz: banks of exchange)
    louis blanc: (bkz: ateliers nationaux)
    ferdinand lasalle: (bkz: nationale werkstatten)
    stalin: beş yıllık kalkınma planları

    ayrıca en meşhurlarından biri için,,
    jeremy bentham: (bkz: panoptikon)

    fakat bu tasarıların hiçbiri işe yaramamıştır. açıkçası, bunun iktisadî açıdan gizemli bir yanı da yoktur,, ve hatta robinson crusoe'nin yazarının, daniel defoe'nin daha 1704'te, benzer görüşler öne süren bellers ve locke amcalara cevaben yazdığı makalede de belirttiği gibi, çok basit bir nedeni vardır "fakir"leri biraraya getirip işbirliği/kooperasyon yöntemiyle çalıştırmakla "fakir"liğin önüne geçilmesinin nâmümkün olmasının:

    eğer fakirleri kamusal kurumlarda biraraya getirip istihdam eder/çalıştırırsanız bu sefer de özel imalathanelerde işsizlik başgösterecektir. evet: dışlama etkisi'nde bahsediyoruz; ta kendisi! (bkz: crowding-out effect)

    hâsıl-ı kelâm, zordur efendim, "fakirlik"le başa çıkmak; meseledir!
310 entry daha
hesabın var mı? giriş yap