• yeni dışişleri bakan yardımcısı. sedat önal ve yavuz selim kıran ile birlikte bugün dışişleri bakan yardımcılığına atanan 3 isimden birisidir.
  • zamanında "prepare" kelimesine karşı kadim bir savaşa girmiş kişi.

    çünkü bu kelimeyi bu şekilde yanlış telaffuz edebilmek için (pripırey, prıperey) ya daha önceden hiç duymamış olmak, ya da bu kelimeyle kişisel bir husumet yaşamak lazım.

    daha önceden duymamış olamaz herhalde, avrupa birliği nezdinde türkiye'nin daimi temsilcisi sonuçta. di mi?

    ağlanacak haline gülen kişi.

    edit: ab'den sorumlu dışişleri bakan yardımcısıymış. uyarı için vitali daraselia'ya teşekkürler.
  • mükemmel ingilizcesiyle göz dolduran, dışişleri bakanlığımızın nadide isimlerinden birisi. gerisinin durumu da malum zaten.

    link
  • faruk bey tartışmasız şu an hariciye'deki en liyakatli diplomatlarımızdan birisi. türkiye'nin avrupa ekonomik entegrasyonu'na üye olma yolunda en ciddi çabayı gösteren diplomatlarımızdan. hariciye'yi yakından takip eden herkes bilir.

    her ne kadar ulusal ajans'tan hibe alarak hak kazandığım erasmus öğrenci değişim programı'na italya konsolosluğu'nun vize vermemesinden dolayı yaşadığım mağduriyeti anlatmak için kendisine ulaşmaya çalışıp ulaşamamış olsam da işini iyi yaptığını düşündüğüm ve gerçekten türkiye'nin avrupa vizyonuna sahip olmasını isteyen bir diplomat. keşke sesimi duysaydı, erasmus için vize alamayan ilk ve tek kişi olmuştum ülkede.
  • ıngilizce konuşamayan akp'li diplomat olarak bilinir.

    (bkz: prepare)
  • irak basra baskonsolosu iken tanistigimiz diplomattir. isid ciktigi zaman, bir gece ansizin baskonsoloslugun terkedilerek kuveyt'e kacilmasi muhtemelen sicilindeki tek ofsayt durumdur.

    bu tedbir talimati muhtemelen ahmet davutoglu'ndan gelmisti ama yine de kendisinin karsi cikip sehrini terketmemesi gerektigine inanirim ben. basra'nin o kadar zaruri bir durumu yoktu. isid gelemezdi, bunu biliyorduk. ancak yerel halkin turkiye hukumetine olan tepkisinden cekinildi. iste bu kritik noktada orada saglam durarak oradaki lokal dengeleri dost oldugumuza ikna etmesi gereken kisiydi.

    ayrica bu baskonsoloslugun kuveyt'e kacirildigi anda sadece basra'da onbinlerce turkiye vatandasi ne yapacagini bilemez sekilde devletinin ona sahip cikacagina inaniyordu. orada can havlindeki vatandaslarin, tv altyazisindan diplamatlarimizin sehirden kacirildigini ogrenmesi buyuk bir kaos yasatmistir.

    yolu acik olsun yine de. is bilmeyenler icinde yine iyi yetismis bir diplomattir. o zamanki hatasini gencligine vereyim.

    edit: yolu acik olsun dedim, hatasini tecrubesizlige verdim ama fatih tezcan gibilerin tweetlerini retweet yaparak kendini savunacak kadar kucuk dusunebilecegini tahmin etmezdim. ayinesi istir kisinin diyerek kendini savunma ihtiyaci duymamasi gereken bir pozisyonda zaten. gozumde daha degerli kalirdi. demek ki gencliginden degilmis hatalari, liyakatsizliktenmis derim ben de. yazik.
  • haksızca eleştirilen büyükelçi. kendisinin cv'sini alta bırakıyorum. ankara sbf sonrasında fransa ve ıngiltere'de eğitimine devam etmiş ve 90'lı yıllardan beri de dışişleri nezdinde görev almaktadır.

    aksansız yabancı dil konuşmak hiçbir görev ve pozisyon için zorunluluk değildir. ulusal bir şirketin yurt dışı operasyonlarının başındaki bir kişi olarak birçok uluslararası toplantıya katıldım ve bürokratlar dahil pek çok insanın aksanlı, garip ingilizcelerine maruz kaldım.

    üstelik, tek bir sekans üzerinden bir insan eleştiriliyor. çok goygoy seviyorsanız aynı pozisyonda olan ve neye istinaden dışişlerine atandığı belli olmayan genç beyefendi eleştirilebilir.

    http://www.mfa.gov.tr/faruk-kaymakci.tr.mfa
  • yorgunluktan kaynaklı dil sürçmesini dile dolamak nedir. daha akpartinin adı yokken dışişlerine girmiş bir bürokrat. paraşütle gelmemiş, yani bir merve kavakçı yada sair yandaşlar gibi değil. iktidar değişse yerinden olmayacak usül erkan bilen nadir bürokratlardan. fetöcü yada müzmin cahil muhaliflerin dillerine dolamayacağı kadar başarıları ortadadır.

    hiç unutmam 17 ağustos depreminde bir grup arkadaşla kocaeline yardıma gitmiştik. yardıma gelen ekipler vilayetin önünde konuşlanmış görev bekliyorduk. bir ara bi nümayiş oldu. kalabalık hareketlendi. korumalar vs ortalarında bir adam. yanımızda ki çadırda japon ekipler vardı. sonradan vali olduğunu anladığımız bir adam yanında ki büyükbaş efendiyi dışişleri bakan müsteşarımız bilmem kim diye takdim etti. lakin japon’lar türkçe bilecek halleri yok. bizim müsteşar efendi “velkam efendim velkam” yahu ingilizce bilen yok mu demez mi. vali de bize bakıyor yalvaran gözlerle.

    yani ecevit hükümetinin dışişleri müsteşarını da gördük bu vesileyle. o yüzden mal bulmuş mağribi gibi bir dil sürçmesini dilinize dolamadan yüz kere düşünün derim.
  • https://twitter.com/…tatus/1223560119532822528?s=21

    adam önündeki ingilizce metni okuyamıyor. bazı andavallar da adamı eleştirmeden önce cv’sine bakın diyorlar. neymiş efendim adam kariyer diplomatmış, ingiltere’de master yapmış falan... o zaman durum daha da fecaat. devlet bu adama yıllarca yatırım yapmış, binlerce dolar masraf yaparak mastera göndermiş ve adam hala dili sökememiş.

    bu kadar eğitimi taksimli sakız çiğneyen dayı alsa kağıdı bu adamdan daha iyi okurdu. devlet seni yüksek lisansa yurtdışına burslu olarak göndersin, yıllarca yurtdışına görevlere göndersin, sonuç olarak bm toplantısında lise hazırlık ingilizcesinden hallice konuş...

    adamın cv’si dolu olduğu için eleştirilmesine karşı çıkanlar bilal erdoğan’ın cv’sine baksınlar; harvard yazıyor. cv tek başına liyakat göstergesi değildir!
hesabın var mı? giriş yap