• günahkar.

    kur'ân'da esefle anılan zümredir. her günâhın tevbe* ile affı mümkündür. fâsık, günah işleyenlere değil, günah olduğunu bilerek onu bırakmaya niyeti olmayanlara denir.
  • dini hayatının bütününde uygulayamayan, dini gereklerde sürekliliği olmayan ama sonuna kadar da müslüman olan insandır. bazen olması gerektiği gibi doğru ve dürüst olur bazen de harama ve haksızlığa bulaşır.

    araplar bu kelimeyi fare için de kullanmaktalar, bunun sebebi şurada yatmaktadır: fare çok hızlı hareket ederek oradan oraya girer çıkar durur, kontrol edemezsiniz, muhtemelen kendisi de ne yaptığını bilmiyordur ama yuvasının deliğinden gün boyunca defalarca girer çıkar. işte fasık olan insan da böyledir gün boyunca harama ve sapkınlığa girer çıkar, kötülüğe bulaşma potansiyeli büyüktür, ruhi volatilitesi yüksek insandır. günün birinde kendini çok farklı mecralarda bulabilir.
  • fasık; dinde büyük günahları ve dinin sosyal hakimiyetini tehdit edecek başka günahları açıktan/severek işleyen müslümanları anlatan kategori. zındıkla karıştırılmamalıdır.

    (bkz: zındık)
    (bkz: osmanlı toplumunda zındıklar ve mülhidler)
  • islamdaki büyük günah sorununa getirilmiş mutezili * çözüm. diğer çözümler arasında en akılcı olanıdır.

    büyük günah sorunu, hakem olayı sonucunda hilafeti kaybetmesi üzerinden kurulmuş sonrasında oluşan tartışmalar sayesinde değişik islami felsefi akımların da ortaya çıkmasına neden olmuştur.

    soru basitçe çok büyük bir günah işlemiş olan mümin dinden çıkar midir. allah ve insanın ilişkisini akılcı bir temele oturtan ve özgür iradeyi savunan mutezile; cebap olarak yine akılcı ve semantik bir çözüm ile ne mümin ne kafir olan fasık kavramını ortaya atmıştır.

    (bkz: murcie)
  • su tabancasıyla su fışkırtınca çıkan yansıma sesi.
  • aşağıdaki hadis-i şerife göre bu kişiler hakkında söylenen söz gıybet sayılmaz:

    "ne fasık, ne de günahı açıktan işleyen kimse için söylenen gıybet sayılmaz" (müslim, zühd 52)
  • 'hiç mümin olanla fasık olan bir olur mu? bir olmazlar' secde 18.

    mümin temelde kafir, münafık veya müşriğin sıfatı olduğu halde bu amelleri işleyebilir, böylece fasık olan mümin tevbe etmezse ve allah'ın affına da uğramazsa fıskının cezasını görebilir. fısk bir bakıma küfrün fiili amelini ifade eder, yani el ayak göz dil gibi azaların işlediği yasaklanmış ameller fısktır ve bunları işleyen mümin itikadi yönden imanda ise de işlediği fiil yönüyle fısk içindedir. böyle mümine fasık mümin denir.
  • peygamberse, bu işe mucize denir. evliya ise keramet, salih ise firaset, fâsık ise istidrac, kâfir ise, sihir denir. sihir, cisimlerin fizik özelliklerini, şekillerini değiştirir. maddenin yapısını değiştiremez. mucize ve keramet, ikisini de değiştirebilir.
  • sünni düşmanlığı yapan kimselerdir.
  • belkide islami akımların temelinde yatan problemin adıdır fasık.
    şöyleki, abbasiler döneminde halifenin din ve diyanete aykırı bir çok karar verirken halifeliğini dinen meşru hale getirebilmek adına "ister salih olsun ister fasık, her müslümanın arkasında namaz kılınız" hadisinin olduğunu rivayet ederek fasık kişinin liderliğini caiz kılmışlardır.
    böylece sürekli yalan söyleyen, kul hakkı yiyen, hırsızlık yapan ve zulm eden kişilerin aynı zamanda müslümanların önderi, dünya lideri, ümmetin umudu olduğunu idda etmesi ve müslümanların bunu gayet normal kabul etmesinin önü açılmış olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap