• (bkz: tövbe de)
  • o kadar çok hata var ki. hangisini duzeltmeli de , yazıyı adam etmeli..

    dağlama hadisesi kanuni döneminde olmuştur. daglama emrini veren lütfi paşa , bu olay nedeniyle karısının adamlarından hallice dayak yemiş, hatta ve hatta yine aynı olayı duyan ve deliren kanuninin de hışmına uğramış, vezirlikten ücra bir yere sopalanarak sktiredilmistir.

    devletin bu daglama rezilligine tepkisi son derece sert ve en üst düzeyden olmuştur.

    keza koca osmanlıda bilinen bir tane recm var. onda da tüm şartlar oluşmuş. yani içine girerken görüp şehadet edenler var. tarafların zinayi kabulü ve ikrari var. o nedenle tecziye uygulanmış.. haricinde recm yok. bilinmeyen binlerce gibi bir ifade de olsa olsa tarih cahili birine ait olur zaten..

    islam fikhinda bile zanilere verilen cezanın pek çok şartı ve şekli hükümleri varken, osmanlıda bu cezanın uygulanmayacagini herhalde azıcık din tarih bilen herkes de bilir. o nedenledirki cezalar hayli hafiftir.

    türkiye cumhuriyeti devleti ile osmanlı emperyal devleti arasında o kadar da uçurum yok. o zaman zinaya ve zaniye ne kadar müsamaha varsa, şimdi de aynısı var.
  • içindeki klasik skocax usulü 'kendi malumunu ilam etme' azmini; müthiş girift tarihsel farklılıkları silindir gibi tekdüzeleştirmekten ve bu sayede mevcut (ön)yargıları tahkim etmekten başka çok da bir şeye yaramayan bakış açısını filan geçerek başlığın güzelliğine, zihin sinemasında oynattığı görüntülerin canlılığına gelmek istiyorum. o kadar güzel bir başlık olmuş ki, deminden beri gözümün önüne, ahlak zabıtası gibi parklarda yiyişen çiftleri kovalayan, elindeki sopayla hınzırca dürten; şu leyla ile mecnun dizisinin bir bölümünde leyla ile mecnun'un birbirine kavuşması dünyaya büyük felaketler getirdiği için ikisinin arasına girmeye çalışan sakallı dede gibi bir fatih görüntüsü geliyor.
  • bir an için fatih belediyesinin ceza kesip fiili olarak şeriata geçtiğimizi zannetmeme yol açmış tartışmadır.
  • --- alıntı ---

    "cumhuriyetin ve kemalizmin onlara bahşettiği laik/seküler, medeni, insancıl ortamda sultan ahmet meydanında bir kadının sırf sevdiği ile sevişti diye suratının kaya parçaları ile dağıtılmasını, dişlerinin kırılmasını, gözlerine sivri taşların saplanmasını ve kafa tasının karpuz gibi kırılmasını izlemek gibi çok büyük travmaları yaşamdan büyümüş olmalarına şükretmiyorlar mı? bu kadar mı vefasızlar? bu kadar mı kadir kıymet bilmezler?"
    --- alıntı ---

    eğer şükretme kriteri yukarda bahsi geçen hadise gibi travmatik olaylara şahit olmadan büyümüş olmak ise, şu an içinde yaşamakta olduğumuz laik/seküler, medeni, insancıl ortamın çok daha boktan olduğunu söyleyebiliriz (dikkat: bu durum, ortamın biçiminden kaynaklanıyor demiyorum).
    hassas bünyeli insanlar televizyon izlemekten, internette sörf yapmaktan korkar vaziyette; engelleyemedikleri ve engelleyemeyecekleri bir vahşete, acımasızlığa, zulme şahit olmaktan. ve bu yüzden neredeyse hergün irili ufaklı travmalar yaşıyorlar zaten.
    şükretme kriteri "travma yaşamadan büyümek" olamaz.

    nasıl ki vatandaşlarımızın yaşadığı travmalar şu an içinde bulunduğumuz ortamın şekil ve şemalinden kaynaklanmıyor ise, fatih zamanında yaşanan travmalar da o zamanki ortamın şekil ve şemalinden kaynaklanmıyordu dememiz mümkün.

    bunun dışında;
    kur'an'da recm/taşlayarak adam/kadın öldürme diye bir ceza biçimi yok. hatta bu konu uzun yıllardır ekşi sözlükte bile tartışılagelmiştir. aha (bkz: recm).

    --- alıntı ---

    "eğer zinayı yapanlar aileleri tarafından himaye edilen genç insanlar ya da ergenlerse ailelerinin ceza vermesi ya da karışmasına bir şey dediğim yok."

    "elbette aileler çocuklarının evlilik dışı sevişmemelerini isteyebilirler. buna karışmak benim haddime değil. buna bir laf dediğim yok."
    --- alıntı ---

    o zaman şunu sormak lazım:
    eğer bir anne-baba genç çocuğunun zina etmesini istemezlerse, ancak devletin o genç çocuğa ceza vermesini ve verilecek cezayı uygun bulurlarsa ne olacak? yani bir nevi devlet genç çocuğa ailesinin yerine ceza veriyor durumunda olursa?
    o zaman ne denilecek?
    "haddime değil" mi yoksa "bundan devlete ne" mi?
hesabın var mı? giriş yap