• kariyer açısından bugün itibariyle aykut kocaman'ın kıyaslanamayacak kadar geride olduğu karşılaştırma. ancak uzun vadede durum eşitlenebilir hatta terim geride bile kalabilir.

    (bkz: sahi bi fatih terim vardı ne oldu ona)
  • kariyer ve taktik açısından incelemeden karakterleri kıyaslamak gerekirse eğer aykut kocaman bilmediği bir dilde basın açıklaması yapmayacak kadar kendini bilir ve yapmaz. fatih terim kendisini mükemmel zanneder, tabelanın ingilizcesini bile bilmezken kalkar basın açıklaması yapar nitekim kendi de anlamaz ne dediğini. bu açıdan fatih terim asla kendini geliştiremez zaten geliştiremedi de bi milan yaptı geldi o kadar, aykut ise hala daha kendini geliştiriyor bu durumda her ikisinin limitini alacak olursak

    limit yaş sonsuza giderken fatih terimin teknik direktörlük kapasitesi y=a fonksiyonu gibi sabittir, ancak aykut kocamanın teknik direktörlük kapasıtesi y=ax bile olsa a negatif olmadığı sürece artacaktır***
  • şimdilik kaydıyla fazla iddialı ve hatta anlamsız bir karşılaştırma olarak görünmektedir. terim, onunla karşılaştırılabilir nitelikte sayılabilecek iki türk teknik direktörün bile (şenol güneş, mustafa denizli) açık ara önündedir. bu günden sonra yan gelip yatsa, futbol adına herhangi bir şey yapmasa bile şu ana kadar yaptıklarıyla çoktan efsane hoca nitelemesine hak kazanmıştır.

    illa ki bir kıyaslamaya gidilecekse bu ancak, terim'in ilk dönemleriyle sınırlı kalınarak yapılabilir ve bir iki ortak yön, bir iki de fark bulmanın ötesine geçemez. yine de söz konusu kıyasın geleceği açısından bize ama az, ama çok bir fikir verebilir.

    ortak yanlar olarak benim görebildiklerim şunlar:

    - her ikisi de futbolculuk kariyerlerinde takımlarının bayrak oyuncusu olmayı başarmışlardır. (hoş, fatih terim şampiyon takıma transfer olduktan sonra bütün kariyeri boyunca kupaya hasret kalmasına karşın camiadan tepki görmezken, aykut kocaman sekiz senede kazandırdığı iki şampiyonlğa rağmen kader arkadaşı oğuz çetin'le birlikte takımdan uzaklaştırılmıştır. tek başına bu bile aslında ali şen denen şişirme futbol adamından nefret etmek için yeterli sebeptir de bu başka mevzu)

    - her ikisi de bir ankara takımının başından ayrıldıktan sonra camialarına teknik kontenjandan da olsa geri dönmüşlerdir.

    - ilk sezonlarında iki teknik direktör de devre arasına ciddi pun farkıyla geride girmişler (terim, löw'lü fenerbahçe'nin sekiz, kocaman, güneş'li trabzon'un dokuz puan) ve takımdan gönderilmeleri ciddi olarak gündeme gelmiştir. terim o sezonu şampiyon olarak bitirmeyi başarmıştı (bunda zamanın fener'inin anlamsız sergen yalçın ara transferinin payı yadsınamaz), kocaman da kısa sürede aradaki puan farkını eritmeyi başararak sezon sonunu görmeyi garantiledi. ne olacağını zaman gösterecek. (sezon sonunda trabzon'un şampiyon olmasını isteyen bir fenerbahçeliyim. ama sanki bizim takım daha şanslı gibi)

    - ikisinin de elinde sıradışı bir futbolcu var. hagi'nin -çok sevmeme rağmen- bizim alex'le kıyas götürmeyecek denli nitelikli bir futbolcu olduğunu düşünüyorum. fakat ikisinin de ortak noktaları şu: ikisini de ya oynatmazsınız ya da oyunu onlar üzerine kurarsınız. bir üçüncü seçenek yok. terim bunun hep farkındaydı, kocaman'ın fark etmesi ise biraz zaman aldı.

    aralarındaki farklar ise (yine benim görebildiğim kadarı ile) şunlar:

    - terim (zaman içinde kendine olan güveninin de artmasıyla) maceraya da yeni denemelere de açıktı. ana yapı zamanın modası 3-5-2 üzerine olmakla birlikte, oyun içinde olsun, bazı maçlar için olsun 3-4-3, 4-3-3, 4-4-2, 4-2-4, 4-1-3-2 formasyonlarını denemekten kaçınmadı. kocaman ise 4-2-3-1'e iman etmiş bir görüntü çiziyor ve bu yapının dışına çıkabilecek hamleler denemekte isteksiz duruyor. oysa istanbulspor'da da, ankaraspor'da da daha cesur bir tavra sahip olduğunu biliyoruz. muhtemeldir ki özgüveni arttıkça takımın yapısını daha dinamik hale getirecektir. (bkz: umut taraftarın ekmeği)

    - terim (bence) türk futbolunun yaptığı en büyük atılımın mimarı olan piontek gibi bir hocayla çalışma imkanı buldu. piontek'ten onun 3-5-2 takıntısı haricinde, futbolun önce bir sistem oyunu olduğu bilgisini de miras olarak aldı. bu sayede zamanın galatasaray'ını birilerinin girdiği, birilerinin çıktığı ve fakat -klasik tabirle- takır takır top oynayan bir takım haline getirdi. aykut kocaman ise bu anlamda -dünya futbolunu kendi çapında takip etmeye çalışıyor olmasına rağmen- şanssız. parreira haricinde -ki erol bulut'lu kemalettin'li bir takımın basit bir 4-1-2-1-2 ile efsane trabzonspor kadrosunun önünde şampiyon olmasını sağlamıştır- bir sistem hocası ile yolu kesişmedi. daum'un kondisyon bombardımanının bile bizim ligi domine etmede yeterli olabileceğini göremedi ve uzun süre altmışıncı dakikadan sonra dökülen bir fenerbahçe izledik ilk yarı.

    - terim, galatasaray'ın başına geldiğinde ümit milli takım, olimpik milli takım tecrübeleri vardı. başarısız ankaragücü macerası göz ardı edilebilir durumdaydı. kocaman'ınsa olmayan malzeme ile mutfakta iyi işler başardığı istanbul ve ankara deneyimleri çok da fikir verir nitelikte değil. onun bu takımlarda yaptığını fazlasıyla ve pek çok takımda yapan yılmaz vural, kasımpaşa örneğiyle kendisine malzeme sağlandığında hiç de iyi bir usta olamadığını gösterdi. umarım aykut aynı yolun yolcusu olmaz.

    - yine yukarıdaki madde ile bağlantılı olarak fatih terim, türk futbolunun altın kuşağı ile beraber çalışma şansı buldu. alt kadrolardan aşina olduğu isimleri galatasaray'da topladı ve kendi de yabancılık çekmedi, futbolcular da. fenerbahçe ümit milli takımın umut vaat eden futbolcularını takıma kazandırma yönünde bir-iki yıl sürdürdüğü politikadan vazgeçmiş görünüyor ve aykut kocaman bu tür bir şansa sahip olamayacak. ama onun da avantajlı tarafı, istediği türk futbolcuyu -hele ki bu yıl şampiyonluk gelirse- mırın kırın etmeden alacak bir yönetime sahip olması.

    iki teknik adamın benzerlikleri, ortak noktaları göz ardı edilebilir "rastlantılar" gibi görünüyor. fakat aralarındaki farklar üzerinden baktığımızda açık ki fatih terim'in başarılı olmak için daha çok sebebi, altyapısı, birikimi vardı ve nitekim oldu da. aykut kocaman'ın benzer bir kariyere sahip olmasını canı gönülden isteyen ve hatta küme düşsek bile aykut kocaman'a iki yıl verelim diyen biri olarak, onun kendini geliştirmek için daha çok çaba sarf etmesi gerektiği sonucuna varıyorum. şu anki durum pek de iç açıcı sayılmaz.
  • biri ''milli takım karşısında boynumuz kıldan ince.'' diyebiliyorken diğeri ''umarım oyuncularımız sağlam döner.'' deme gafletinde bulunur.
  • birini inter'in istediği söylenmektedir, milan-barcelona maçına özel davetli olarak çağrılır ama diğeri fenerbahçe ile sözleşme yeniler.
  • biri çok iyi teknik direktördür, diğeri çok iyi futbolcuydu.
  • biri türkiye tarihinin gelmiş geçmiş en büyük teknik direktörüyken diğeri fenerbahçe dışında hangi takıma giderse gitsin hiçbir başarı yakalayamayacak, taktik görüşü sıfıra yakın bir teknik direktördür. "maç başlasın, alex bişeyler yapar" şeklindeki sarsılmaz taktiği fenerbahçe dışında hiçbir takımda geçerli olamayacağı için, aykut kocaman da başarılı olamaz.

    fenerbahçe'yi kaybettiği 3 futbolcudan sonra zayıflayan kadrosuyla şampiyonluğa oynattığını öne sürerek aykut'u öven arkadaşlar, fenerbahçe'yi buraya getirenin aykut değil alex de souza olduğunu unutmasınlar.
  • birinin hocalığı alex oynadığı kadar sürecektir keza futbolu bıraktığında kovulması 6 ayı geçmez, diğeri türk futbol tarihinin en başarılı teknik direktörüdür.
hesabın var mı? giriş yap