• deliduman romanını eleştirenleri hırpalamakla tehdit eden emrah serbes ve şahsı üzerinden bütün maço edebi kişiliklere haddini bildirir açık bir mektup yayınlamışlar. böylece varlıklarından haberdar olduk. şükür.

    yüreğinizden, kaleminizin mürekkebinden öperim.

    --- alıntı ---

    emrah serbes’e ve maço edebiyat dünyasına açık mektup

    nitelikli edebiyat eleştirisi, nesnel ölçütler koyabilecek ödül jürilerinden yoksun, hatır gönül ilişkileri, cinsiyetçi dedikodularla bezeli edebiyat dünyasında, romanları hakkında eleştiri yazanları fiziksel şiddetle tehdit eden bir yazar eksikti, çok şükür o da oldu. nasıl mı?

    emrah serbes, boks yapıyor. emrah aynaya bakıyor.

    19 ağustos 2015’te kanaltürk’te yayınlanan “bunu konuşalım” programında “romanımı herhangi bir nedenle hırpalarlarsa, ben de onları hırpalarım; yazı yazmam gerçekten hırpalarım. ondan sonra her aynaya baktıklarında beni hatırlarlar” yorumunu yaptı.

    deliduman üzerine kadın eleştirmenler tarafından yazılan eleştirilerde, romanın özellikle maço diline vurgu yapılırken, boksör yazarı tarafından hırpalanmakla tehdit edilmek ironiden öte bir şeydir.

    emrah oğlum aynaya bak! kumu döv.

    kalemden de kelamdan da kumu yeterince dövdüğüne kani olana dek uzak dur.

    çünkü aslanım, bundan böyle feminist edebiyatçılar olarak söz’ümüzü sizin gibilere kaptırmaya niyetimiz yok.

    emrah’ın dili, memlekette akademide de uzantılarını bulacağımız, edebiyat dünyasının bir temsilidir. aynada kendini hırpalayan biçare erkekliğin biyografisidir.

    tüm ezilenlere aynayla başka bir ilişki, başka bir dil lazım. bir firar şart.

    bizim de ağzımızı bozmamızda fayda var.

    türkiye’deki edebiyat dünyasında ataerkil iktidar çarkına eleştirel bakan, özgürlükçü kadın, gay, trans, queer yazarlar, geçmişten bu yana hegemonik erkekliği benimseyen erkekler ve bunların işbirlikçileri kadın, gay yazarlar, eleştirmenler ve okurlar tarafından maddi manevi hırpalanıyor zaten. bin bir bedel ödüyor.

    biz de kum torbasına vuralım madem çünkü öfkemiz daha az değil.

    fatma aliye, halide edip, suat derviş, sevim burak, leyla erbil, sevgi soysal, tezer özlü, latife tekin ve daha pek çok kadın yazar tüm bu şiddete direndi ve hegemonik erkekliğin dışında kalan kadınların, ibnelerin, dönmelerin, orospuların, yoksulların, engellilerin ve doğanın deneyimlerini anlatan özgürlükçü bir dili ilmek ilmek ördü. örgünün şişleri ellerimize, yüreklerimize battı zaman zaman. kan revan içindeki kadın/trans/queer yazarlar bilir bunu.

    maalesef, “kol kırılır yen içinde kalır” duruşu sergileyenler, maço dili sineye çekenler, ataerkiye direnenlerin yalnız ve güçsüz kalmasına, maço dilin şiddetinin artmasına katkıda bulundu ve bulunmaya devam ediyor.

    ilişkileri girift, mafyatik ve oldukça kirli bu dünyanın temizlenmesi ve özgürlükçü bir dilin güçlenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

    piyasa yazarlığını, despotik kurallarını kabul etmiyoruz, her türlü faşizmle kanımızın son damlasına kadar mücadele edeceğiz diye haykıranlar, cinsiyetçi dili ve mekanizmayı sorgulamadan içselleştirip, içinde konumlananlar, davalarının içtenliğine, bütüncüllüğüne hakikaten inanıyorlar mı?

    yaratıcı öfkenin adresi hegemonya ve tahakküm ilişkileridir.

    deli-kanlılık ne sınıfa bakar, ne cinsiyete ne de bedenin mükemmel gücüne...

    yürektedir ve kalemimizin mürekkebindedir.

    buyurun meydan! tüm romanları, eleştirmenleri, ödül jürilerini, yayınevi ve dergi editörlüklerini, dergi kadrolarını, dergi kapaklarına taşınan isimleri, köşeleri kapmış yazarları, sempozyumları, panel konuşmacılarını, soruşturmaları, röportajları mercek altına alıyoruz.

    cinsiyetçi, şiddet içeren, egemen erkek zihniyetin ötekilerine düşman, maço dili ifşa ediyoruz. hırpalayın da görelim bakalım.

    --- alıntı ---

    haberin linki
  • feminik bunyeyim. mucadele etmemiz gereken oyle cok sey var ki, emrah serbesin romanlarindaki "seksist dil" (ki kendisinin romanlarindan seksizm tadi almamis insanim) herhalde listenin en asagilarinda yer alirdi, velev ki olsaydi bile *

    kaldi ki kurgusal istir roman isi. karakterler mi yargilaniyor, naapiliyor anlamis degilim (aradim bulamadim, emrah serbes'in "fururum kirarim" tadinda cevap verdigi elestiri metnini bilen bulan paslayiversin hayrina)

    bu tartisma bi cesit gulben-hulya bayikligina ilerlemeden kesin bence lan.
    ayni taraftayiz ve birbirimizi yemeden ilgilenmemiz gereken cok daha acil gundemlerimiz var.
    kila tuye takilmayalim

    edik. adam aciklama yapmis
    https://pbs.twimg.com/…ia/cn1qh7mweaazfcc.jpg:large

    anlayamadim diyor. ben de anlayamadim valla
  • bir feminist olarak -emin olamadığım- varlığından hicap duyduğum oluşum. nedenlerinden kısaca bahsedeyim.

    öncelikle ülkede yazar-çizer tayfasının her toplumsal olay sonrasında sığ bir metin kaleme alıp bir isim altında toplanması durumundan gına geldi. sokakta, toplumsal mücadeleler alanında varlığı olmayan, bugüne dek kendine dair bir özeleştiri vermemiş, eleştirdiği sığlığın büyük ihtimalle parçası olan tiplerin bu yüzsüzlüğü katlanılır değil.

    bir diğer eleştiri, madem feminist yazarlar olarak bir araya geldiniz, kendinizi ifşa edeceğiniz ilk eylem bu mu allesen, emrah serbes'e saldırmak? kadın cinayetlerine karşı, siyasi iktidarın kadın düşmanı politikalarına karşı ya da geçelim bunları, edebiyatta elbette e.serbes'le başlamamış ve onunla da bitmeyecek kadim eril dil meselesine karşı bir söz söylemek değil de bu mu gerçekten?

    bir diğer eleştiri, feminist hareketin dil/söylem meselesini politik bir gündem haline getirmesi hayati önem taşıyan bir şey. ama hareketin kendisinin salt söylem analizi üzerinden şekillenmesinde bir hata var. küfür avına çıkana kadar kat edilecek nice yol var. tabi hayatını geçirdiğin mekanlar ve sınıfsal pozisyonun itibariyle, sadece kendi durduğun yeri kerteriz alırsan, bu yolu göremezsin.

    bir diğer eleştiri, feminist edebiyatçılar platformundaki sevgili kadınlar, bugüne kadar türkiye'de akademinin sınırlarını bir tık olsun aşan bir feminist edebiyat/feminist kuram/feminist eleştiri nedir çalışması yaptınız mı?dergi dosyasından bahsetmiyorum, bunu edebi bir gündem haline getirdiniz mi? örneğin feminist eleştiri, eril küfürü ve erkek egemen söylemi lanetlemekten ibaret midir? ya da kimi çevrelerce son derece cinsiyetçi bulunan metinlerin, esasen bir tersinleme olabileceği iddialarına ne cevap veriyorsunuz? hiç.

    kusura bakmayın ama bu koşullar altında emrah serbes'e laf sokmak için kurduğunuz platform, sadece serbes'in pozisyonunu meşrulaştırıyor. başarılar dilemeyeceğim.
hesabın var mı? giriş yap