*

  • aslında bu ülkede bir fenerbahçe gerçeği vardır ve derinlemesine analiz edildiğinde elimize bu ülkedeki önemli sayıdaki bir kitlenin sosyopsikolojik durumları hakkında sağlam doneler verecek bir olgudur bu.

    genelde mağdurdurlar. zaten bütün arabesk tipler bu mağdur edebiyatı damarından bahsederler. alın size zırlayan arabeskçiler ve höykürmelerindeki tema.

    şanlı bir geçmişleri vardır. alın size mazideki muhteşem fenerbahse ve osmanlıların torunu şanlı türkler.

    paranoyaktırlar.kendileri dışındaki herkes düşmanlarıdır ve bunların kötülüğü için çalışırlar. gerçek ve sanal birçok düşmanları vardır. satılmış mhk, gs'li federasyon ve hatta gs'li uefa başkanı. tabi ulus bazında da herkes türke düşmandır. üç tarafımız deniz, dört tarafımız düşmanla çevrilidir ve herkes bizi bölmek vatanımızı elimizden almak için uğraşıyor.

    eziktirler. bu o kadar açık ve barizdir ki üzerinde durmak bile gereksizdir.

    sosyolojik boyutlarını ve yansımalarını bir tarafa bırakıp fenerbahse özelinde değerlendirmeler yapacak olursak:

    her zaman iddia ediyorum, istisnalar hariç bu fenerbahse camiası taraftarıyla, futbolcusuyla, yönetimiyle bir at gözlüklü her şeyi kendine yontan insanlar yığınıdır. genel olarak dışarıya yansıyan görünüm budur. daha evrimsel gelişimini tamamlayamamış, vahşi içgüdüleriyle hareket eden, duygularını şiddetle dışa vuran, barbarlık aşamasında kalmış bir sürü holiganı barındırır.

    fenerbahçenin genel profili budur. istisnai olarak galatasarayda da bazı istisnalar olabilmektedir. örneğin bir metropol magandasının gs'nin başına geçmesi bir örnektir. ama bu paragraf başında da değindiğim gibi istisnai bir arızadır. fenerbahçede ise düzgün birini görmek istisnadır. erol userler, ali senler, ve aziz yıldırımlar buna örnektir. belli bir yekün tutan önemli sayıdaki taraftarları ise psikoloji ve psikiyatri derslerinde tüm hastalıkların semptomlarını bariz olarak yansıtan sujeler olarak değerlendirilebilirler.

    aslında daha çoook gider bu...
  • tek kelimelik bir özet için
    (bkz: eziklik)
  • sosyoloji konusunda en ufak bir bilgi kırıntısına sahip olan da bilir ki tümevarım metodu ile bazı sonuçlara ulaşılabilir. elbette ulaşılan sonuçlar mutlak doğrudur denemez ve aksi, geçerli karşısavlar ortaya atmakla kanıtlanabilir. çünkü burada tümevarımda gözlemi yapan ve sonrasında yargısını ortaya koyan kişi bir takım verilerden hareket etmiştir ve bir kitleyi değerlendirirken genel durumunu gözönüne alması pek doğaldır. öznel bir düşünce olarak addedilebilir ama fb camiasının genel durumu gerekli ve yeterli doneleri fazlasıyla vermektedir. ayrıca temel bilgilere yeterli iq'ya sahip olan herkes bu tarz değerlendirme ve analizlere girişebilir. sosyolog olmayana sosyolojik saptama yapmayı yasaklamak bir anlamda ortaçağ skolastik felsefesinin yansımasıdır. burada denebilecek olan "sen kimsin de sosyolog olmadan böyle tahliller yapıyorsun?" yerine eğer hata varsa "şu şu nedenlerle hatalısın" diye bilimsel yanıt vermektir. bu mantığa sahip insanların ortaçağ din adamlarının incilin diğer dillere çevrilmesini yasaklaması gibi her bilim dalı hakkındaki bilgilere diğer insanların ulaşmasını engellemeye çalışmak güdüsü 21. yy'ye yakışmamaktadır.
  • fenerbahçe ideolojisinin gündeme geldiği bugünlerde bu konuda kafa yoracak ilim irfan erbabına doneler verebilecek sosyopsikoloji. ideoloji dedikleri şey çok bayağı bir sosyopsikolojinin üzerinde temelleniyor ne yazık ki. bu sosyopsikolojinin ideolojisinden kan çıkar, vahşet çıkar, ezikliğe övgü çıkar.
  • neredeyse aradan bir ay geçtikten sonra onulmaz yaraların depreşmesi sonucu tekrar gündeme taşınılmış olgu. ne yapalım kurtlanmış bir yara iflah olmaz. acıyoruz sadece.
  • gidişatı itibari ile kafalarda, boğulan birinin suyun yüzeyine saldığı kabarcıkların resminin de çizilmesine aracı olduğu da bir realitedir bu entriler zincirlemesinin. tanrıya hiçbir organizmayı sindirim sorunlu yaratmaması için dua etmekten başka yapacağımız birşey yok. aslında üzülüyoruz haliyle. çünkü insanız, duyarlıyız.
  • (bkz: suyun yüzeyinden hala kabarcık geliyor)
    sözkonusu kabarcıklar kesilse bile takriben bir ay sonra içe atılan bazı ezikliklerin depreşmesi ve baskılaması sonucu tekrar gelmeyeceğinin garantisini kimse veremez. önerim, ihtiyacı olanlar için en yakın nörolog, psikiyatr ve psikologtur. hepsinin birarada konsüldasyon yapmaları faydalı olabilir kanaatindeyim.
hesabın var mı? giriş yap