• masonluğa benzeyen, onun gibi etrafı efsanelerle çevrili hareket. madde madde inceleyelim:

    1) masonluğa herkesi kabul etmezler diye bilinir. cemaatin kapıları herkese açık gibi görünse de aslında pek de öyle olmadığını kısa bir temasla bile fark etmek mümkündür. dine ya da toplumsal-siyasi meselelere bakışınız belli kabul edilebilir çizgiler arasında bir pencereye düşmüyorsa ya da siz onları cemaatle temas içinde olduğunuz süreç içinde bu pencereye doğru kaydırmıyorsanız pek de dahil olmuyorsunuz bu yapıya, bağlar zayıflatılıyor.

    2) masonluğun öğretisinin büyük bir kısmına aslında çeşitli yazılı belgeler aracılığıyla ulaşmak mümkündür ama yalnız dahililere aşikar olan, haricilere kapalı olan bir kısmı da vardır. basılı materyalle yapılan fikir yayma faaliyetinin yanında cemaatin yalnız sohbetlerde aktarılan, biz haricilerin pek de vakıf olamadığımız, olamayacağımız bir saklı tarafı varmış gibi.

    3) masonluğun tanımlanmış ritüelleri, toplantıların belli bir düzeni vardır. cemaat evlerindeki toplantıların da benzer bir şekilde bir akışı var. enteresan bir diğer benzerlik masonlarda toplantı sonunda kardeş sofrası varken, cemaat evlerinde de toplantının sonunda meşhur maklube törenlerinin olması.

    4) masonlukta aşamalar mevcuttur, çırak ustalığa doğru yavaş yavaş ilerler. cemaatin yeni gelenlerine şakirt deniyor bildiğimiz kadarıyla; öğrenci anlamına geldiği gibi çırak anlamına da gelen bir sözcük (tdk öyle diyor). şakirtler de yavaş yavaş abiliğe, ustalığa doğru ilerliyorlar.

    5) her iki öğretinin de pek çok meseleyi açıklamakta kullandıkları, kimi ezoterik anlamlarla da yüklenmiş kavramlardan oluşan birer jargonu var. ışık sözcüğünün her iki sistemde de merkezi bir yere oturması en hoş benzerliklerden biri.

    6) toplum uzunca bir zaman masonların her işin başını tutmaya uğraştıkları, her şeyi kontrol ettikleri fikriyle yaşadı, hangi taşı kaldırsak mason çıktı adeta altından (!), özellikle orduyu ele geçirme emelleri bu noktada önemli iddialardan oldu, paraysa her daim mutlaka onların kontrolündeydi aynı fikre göre. kendi aralarına gireni zengin ediyor, kimin yükselip kimin yerinde sayacağına karar veriyorlardı, ipler hep onların elindeydi. benzer iddialar giderek artan bir inandırıcılık ve delillerle desteklenirlik içinde cemaat için de dile getirilir oldu.

    daha pek çok benzerlik bulunur aranırsa, sadede geleyim.

    yıllarca masonluk tarzı kapalı ya da yarı açık bir örgütlenmenin yalnızca kendi menfaati için çalışabileceğine inanan muhafazakar ve güzel türk insanı, yapıca ona çok benzeyen cemaatin amaçlarının daha başka türlü olduğunu neden düşünür acaba? buna gerçekten inanır mı? ya da masonluğu kendisine uzak görür ve orada toplanacak iktidardan kendine pay düşmeyeceğine inanır da cemaati daha ulaşılabilir mi görür? bu işte bir pragmatizm, bir ekmek hesabı mı vardır acaba? masonlar yalnızca reşit olmuş ve kendi parasını kazanan özgür bireyleri kabul ederken bunu memleketin parlak çocuklarının birer birer ele geçirilmesi olarak gören memleketim insanı cemaat daha 10 yaşında çocukları okulları-dersaneleriyle devşirirken buna yalnızca eğitim seferberliği-hayırseverlik gözüyle bakacak iyi niyetliliği -gerçeğe körlüğü? bilmezden gelmeyi?- nereden bulur acaba?

    her iki oluşuma da daha nesnel bakmanın vakti geldi galiba. ne olup ne olmadıklarını, etkinliklerini anlamak, kamu yararıyla olan ilişkilerini anlamak gerek. yoksa böyle yaşar gideriz, bu mahallenin çocukları locaya, öbür mahallenin çocukları cemaate hesabı daha çok yıllar görürüz.

    not: mason olmadığı gibi, cemaate de mensup olmayan; her iki cenahtan da insanlar tanımış, uzun uzun konuşmuş, ikisini de bilmeye gayret etmiş sıradan bir vatandaş olarak yazdım bunları.
  • (bkz: haliç'te yaşayan simonlar dün devlet bugün cemaat/@patavat)

    "fethullahçılık bir dini inanç vs. kökeni değildir. fethullahçı bir general, cemaat içi itaat mekanizmasının dışında, o askeri makama orta 2. sınıftan itibaren hazırlanmamış, kendi başına ailesi ile karar verip asker olmuş biri ise, cemaate itaati bağlılığı askeri liseler harp okulları ve 30 yıllık kariyeri boyunca izlenmemiş, sadakatini sağlayacak şekilde etki altında tutulmamış salt dindar ve cemaat sempatizanı ise, yani ordu içinde bir klik üyesi değilse, ordunun kendi idari şeması dışında bir organizasyonun hedefleri dahilinde bir fonksiyon icra etmiyor, bu çerçevede emir alıp vermiyor, adam kayırmıyor, ayak kaydırmıyor, bir iletişim ağı içinde değil ise fethulllahçı değildir zaten. "fethullahçı" bir inanç kimliği mensubu değil örgüt üyesidir. örgütün hedefi de tam da içinde bulunduğu kurumların ele geçirilmesi ve devletin nihai kontrolüdür. yani nakşibendi tarikatı veya greenpeace üyesi generalden durumu farklıdır. bunu demokratik yollarla, siyasi parti ile değil, nihai fonksiyonu şiddet tekelini ve yaptırımını elinde bulundurmak olan ordu polis ve yargı kurumlarına hakim olma yoluyla yapmak istemektedir.

    bunları çıkardığınızda ben de fethullahçı olabilirim dini inancı, bunu yaymayı kafama taksam, öyle bir hayat sürmek istesem. fethullahçının da başkasının da hakkıdır dinini yaymak. bunun için örgütlü hareket etmek vs. de. ancak şiddet tekeli demek olan devlet kurumları içinde standart prosedürler dışında kadrolaşmak ve paralel yapılar kurmak anayasal düzeni şiddet yoluyla yıkma teşebbüsü demektir. burada birilerinin buna dur demesi gerekir. tam da ergenekon operasyonunun temeli olan hukuki gerekçelerle."
  • fetö; kendisiyle kardeş olanların, onlarla yatıp kalkanların, onlarla birlik olanların, onları sevenlerin, ona hasret duyanların, ondan icazet almak için ayağına gidenlerin dışında herkes oldu. fetö ağababaları olanlar, millete iftira atıyor.
  • fetullahçılık=siyasal islamcılık=atatürk düşmanlığı

    her dinci güruh gibi bu yavşaklar da atatürk'e, modernizme ve aslında hümanizmin ta kendisine düşmandır.

    yine din pazarlamacısı yavşaklarda karakteristik olarak görülen bir diğer haslet de, dün götüne derin dil darbeleri attıkları "hoca-şeyh-üstad" vs dedikleri dümbükleri bugün satarken de atatürkçülük düşmanlığı yapmalarıdır.

    dili kahverengi, nefesi bok kokan böylesi dürzüleri kaale almamak ehvendir. zira dışkıyla beslenen bu mazaratların, dün fetullah gülen denen pezevenge saygıyla diz çökmüşken, bugün de başka türlü hainliklere diz çökmediklerinin garantisi yoktur.
hesabın var mı? giriş yap