• 14 mart prömiyerli dot'un yeni oyunu.

    interaktif olacak, ilginç konseptli bir performans izleyeceğiz.
  • dot'un mart 2014'de sahnelenmeye başlayan yeni oyunu.
  • modern seçim sistemini eleştiren, bunu yaparken seyircilerin oylarıyla yön değiştiren fakat yönelim nasıl olursa olsun sonucun her zaman aynı çıktığını/çıkacağını, kişilerin değil çoğunluğun kazanacağını söyleyen zamanlaması manidar dot oyunudur. oyun boyunca kendinizi onun bir parçası gibi hissedeceğinizin, dikkatinizin hiç dağılmayacağının ve gerçekten eğleneceğinizin garantisini verebilirim. bir de ibrahim selim, gizem erdem ve serkan altunorak'a şahane performansları, doğallıkları ve samimiyetleri için bir kez daha teşekkür ederim.

    oyun broşüründe yer alan tanıtım yazısını da paylaşalım.

    "dövüş gecesi, seyircinin oylarıyla yol alan ve yön değiştiren bir "demokratik sistem simülasyonu". modern seçim sisteminin çetrefilli yapısını ve tuzaklarını keşfetmeye çalışan oyun, “neye göre oy veririz?”, “bizi belli bir adaya oy vermeye iten şey nedir?”, “seçmen ve adaylar arasındaki ilişkinin derininde ne yatar?” gibi seçim sürecine dair kritik sorulara cevap arıyor. oyun, seçmenin “çoğunluk” ve “azınlık” fikirleriyle olan ilişkisini kurcalarken, çoğunluğun kurmaya meyilli olduğu tahakküme dair de söz söylüyor.

    hanımefendiler ve beyefendiler
    dövüş gecesi başlıyor!"
  • makas oyunları1 ve 2'den sonra bana iyi geldi. oyun değişik bir tarzda. interaktif olaylarda kendimi çok rahat hissedip eğlenirim. yani olay eğlenceli olmasa da ben eğlenirim. ama bu interaktif oyun zaten yeterince zevkli ve eğlenceliydi. düşünmek isteyenlere de buyrun düşünün diye bir sürü konu veriyor. sorularıyla düşünmeni de sağlıyor. bir ara fazla mı öğüt veriyorlar acaba diye düşündüğüm oldu ama konu gereği bu normal bir şey tabi.
    gizem'e, ibrahim'e, tabi ki tuğrul'a, ece'ye, sadece ikinci veya üçüncü görüşüm olsa bile mert'e bu oyun ile hayran olmadım. onlara daha önce hayran olmuştum zaten. severek seyrettim. serkan'a çoğunluğu oluşturan genç kızlar hayran benimle işi yok. şaka lan şaka iyiydi o da.
    madem hep oylamadan gidiyoruz o halde benim oyum ağzım açık, pür dikkat seyrettiğim tarzdaki dot oyunlarına. ama evet-hayırlı bir referandumda "dövüş gecesine" de tatava yapmaz "evet"i basıp geçerim.

    ezcümle yine mutlu döndük beşiktaştan.
  • 'interaktif olmaktan', izleyicinin boynuna oy verme düğmesi asmayı anlayan ve bu sığ sularda devam edip nihayete eren oyun. oyuncular değil oyunun kontrolünü kaybetme fikrinden, izleyicinin herhangi bir müdahelesinin ortamı interaktifleştirmesinden ve oyunu yaşayan bir şeye çevirmesinden bile inanılmaz korkuyorlar. soru sorulursa mazallah, arada karakterden çıkıp sizi tersliyebiliyorlar. oraya 'temsili demokrasinin faşizmle ilişkisine bakacak interaktif bir oyun yaptık' dediler diye gidiyorsunuz. 'oyun içinde oyun' meselesinden, belli bir teslimiyet içindesiniz zaten. bu gönüllü teslimiyetinize kıymet verileceğini, saygı duyulacağını ve bununla birlikte kafa açacak derinlikte bir şey tecrübe edeceğiniz umuyorsunuz. e ne de olsa oyun interaktif. güya çoğulcu demokrasi aday profilleri için seçilmiş tiplerin, birbirini tutmayan, devamlılık arz etmeyen replikleri, olamayan karakterleri, zaten güveninizi anında hazmediyor. oyun süreci sürekli manipüle ediliyor. izleyicinin gerçek anlamda ne olup bittiğini anladığında, tam da artık sürece dahil olabileceği o an geldiğinde, apar topar oyun bitiveriyor. aman ilginç bir şey çıkmasın diye herkes kabuğunda takılıyor. yani 100 oyuna da gitseniz aynı şey oluyor. aynı süreçler, aynı şekilde, aynı konuşmalarla yaşanıyor. ben etik olarak bu tavrı çok problemli buluyorum. oyunculuk, sahne tasarımı, metin falan konuşmadan çok önce dot'çulara şunu sormak isterim: faşizmle ilgili eleştiri ortamı yaratma iddiası olanlar, bu ortamı faşistçe yaratmışlarsa, söyledikleri sözün inandırıcılığı ve geçerliliği nedir?
  • 23-24-25 mayıs'ta ankara stüdyocer'de sahnelenecektir.
  • dot'un denemeye devam ettiği oyun ... türkiye'de öncüsü olduğu in-yer-face'ın devamında belki farklı şeyler deneme, belki farklı deneyim belki de bir challenge olarak sergilediği oyunlara baktığımızda; beautiful burnout, punk rock, yellow moon ve belki a play for two .... ama bunların hiç biri ile karşılaştıramayacağımız bir oyun olmuş ya da başka bir deyişle olamamışfight night .... sabun köpüğü olmuş. eğlenceli bir buçuk saat için verilen 60 tl ve ağızda kalan sadece hoşluk ...

    işin tuhafı ne biliyor musunuz, oyunculukları ile bırakın alkışlarımı gönlümüzü kazanmış olan ece dizdar, gizem erdem, ibrahim selim, mert öner, serkan altunorak, tuğrul tülek'ı oyunlarda oynatmış olması. bu sevdicekler olmasa olurdu ... çünkü oyunculuk ne yazık ki interaktifliğin arkasında silikleşmiş.

    ek: ah bir de gizem dönüşümlü olarak sevgili pınar töre ile dönüşümlü oynuyormuş ... bir vah daha !
  • karşısında kendimi tiyatro oyunu seyretmiş hissetmediğim seyirlik...

    yerel seçim dönemine denk getirilmesi ve seçmek, seçim, hak, çoğunluk, kazanmak, kaybetmek kavramları üzerine birkaç vurucu/düşündürücü aforizma sarfı dışında köpük olup uçmaya mahkum.

    tabii orijinalindeki "göstermelik dövüş" konsepti bize uyarlanamadığından (zira aşina olduğumuz, kültürümüzde yer alan bir şey değil), en önemli yanı olan "sahtelik, sahici olmama, danışıklılık" hali eksik kalıyor. dot'u hafifleten işlerden biri olarak makas oyunları'nın yanına, onunla aynı rafa kaldırılıyor...
hesabın var mı? giriş yap