• bir kimsenin düşüncesi ve zihni faaliyetlerinin üzerinden ve sonucunda sahip olduğu haklardır..

    fikri hak buluş niteliği taşırsa patent hakkıdır, yazılan,çizilen,çekilen bir şey özgün bir nitelikteyse ancak buluş değilse telif hakkıdır.

    fikri hakların mali yönü mal varlığı hakları kısmında, manevi yönü ise kişi varlığı haklarında yer alır.
  • maddi olmayan mallar uzerinde sahiplerine tanimis olan mutlak haklara verilen isim...
  • kapitalizmle birlikte, insanın yaratıcı zihinsel faaliyetlerinin de bir fiyatı olması, yani alınır satılır bir meta haline gelmesiyle, insanlığın gündemine girmiş bir kavram. zira eski dönemlerde insanların yaratıcı zihinsel faaliyetleri bir kişiye atfedilmiyordu. eğer özel olarak himaye görmemişse, korunmamışsa bir süre sonra dede korkut hikayeleri gibi anonimleşiyordu. eh bir de bunların elle çoğaltılması işin içine girince, eser sahibi olmanın şerefi dışında insana getirdiği bir kazanç yoktu. bu kavramın gelişmesi için ister istemez öncelikle fikri ürünlerin çoğaltılmasına ve bunun için gerekli teknik cihaza gereksinim vardı. bu da matbaanın icadıyla meydana geldi.

    matbaa bir yazının çok sayıda basılmasına imkan tanıyor, bunun yaygın dağıtımı da bir getiri sağlıyordu. fikri haklar kavramı da önce matbuat hakkı, ya da matbaacının, eseri basanın hakkı olarak belirdi. ingiltere'de 1557 yılında kurulan "londra kitapçılar loncası'da esas itibariyle matbaacıların kendi bastıkları kitabın bir başka matbaaca basılmasına engel olunması ve basılan şeylerin rahat biçimde denetlenmesine olanak tanıyan bir yapılanma oldu. çünkü sadece kitabı basmak değil, kitap basma izni almak da özel ruhsatlarla sağlanıyordu. imtiyaz sahibi için owner of copy, günümüzde copyright olarak bilinen şey de telif hakkı değil, teksir hakkıydı. kimse yazarlara bir para vermeyi düşünmez o zamanlar ama basacak eser kalmayınca ve ciddi bir okur yazar sınıf talebi canlı tutunca matbaacılar çok satan eserler için bir miktar para ödemeyi kabul ederler; tabii matbuat hakkı kapsamında eserin sahibi olmayı da satın alıyorlardı.

    ilk korsan kitap basanlar, aslında günümüzde de olduğu gibi, yerel matbaacıların kendisiydi. çünkü yasalar içeriyi koruyordu, dışarıyı değil. 1858 yılında brüksel'de 15 ülkeden 3000 yazar toplanır, haksız kullanıma önlem alınması için görüşmeler yaparlar. 1878 yılında paris sergisi'nde victor hugo dahil bu alanın hukuku olacak temel düşünceleri koyarlar. 1886 yılında da bern sözleşmesi imzalanır. böylece fikir ve sanat eserlerini korumak için bir tüzel kişilik oluştururlar.

    rahatça anlaşılacağı gibi bu fikri haklar düşüncesi kapitalist ekonominin göbeğinde olmayan toplumlar için bir hayli yabancı bir şey. insan düşüncesi ve onu işleme tarzının bir değer ifade etmesi yabancı, anlaşılması güç bir şey. zaten dünyaya da kapitalist ülkelerce dayatılan bir şey. türkiye'de buna ilişkin bir yasanın çıkması ta 1951 yılında nazilerden kaçıp türkiye'ye yerleşen ernest hirsch'in hazırladığı taslağa göre oluyor.
hesabın var mı? giriş yap